Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SAVCILARIN soruşturmalarına düzen getirmek isteyen iktidarın, vali yardımcılarını adli kolluk sorumlusu yapmasında hiçbir sakınca yok.

        Hukukta da engel hüküm yok.

        Çünkü CMK 164-165’e göre emniyet, jandarma, gümrük, sahil güvenlik mensupları görevi üstlenmekle yükümlü.

        Dolayısıyla güvenlik teşkilatı valiye bağlı olduğuna göre, vali yardımcısı adli kolluk sorumlusu olabilir.

        Mahiyetindeki il emniyet müdürü veya komutandan aşağı doğru sıralanan güvenlikle ilgili memurlar da adli kolluk görevlisi olur.

        Daha önce de yazdım, sanki bugünleri görmüş gibi kısa süre önce piyasaya çıkan “Suç Muhakemesi Hukuku” kitabında, Prof. Dr. Vahit Bıçak da bu gelişmelere işaret ediyor.

        Prof. Dr. Bıçak dünkü sohbetimizde de “Vali yardımcısının sorumlu olmasında engel yok” dedi.

        AMİR KİM?

        Ancak asıl sorun olduktan sonra başlıyor...

        Çünkü hukukun evrensel kuralına göre, adaletin şövalyesi hâkim ve savcıların üzerinde bir güç olamaz.

        Dolayısıyla, idari kolluk görevini yerine getiren yürütmenin mensubu vali yardımcısı, savcının amiri haline gelemez.

        Bu hukukun genel kuralı güçler ayrılığı kadar, “hâkim ve savcı teminatına” da aykırıdır.

        O takdirde ne olacak, sistem nasıl işleyecek?

        Prof. Dr. Bıçak, 2008’de benzer tartışmanın yaşandığını, Adalet Bakanlığı’nın genelgeyle sorunu çözdüğünü söyledi.

        Genelge, “Adli kolluk sorumluluğunu üstlenmese bile il emniyet müdürü, jandarma veya sahil güvenlik komutanı ile gümrük müdürünün de adli kolluktan doğan işlemler nedeniyle haklarındaki değerlendirme raporu ve sicil notlarının savcılar tarafından verileceğine” hükmediyor.

        Yani “Güvenlik görevi dışındaki adli kolluk işlemlerinde sicil amirleri savcıdır” diyor.

        Şimdi seviye yükselecek ve vali yardımcısının adli kolluktan doğan işlemlerinde de sicil amiri savcılar olacak.

        Vali yardımcısının, “Savcının acele hallerde verdiği sözlü emrin yazılı hale getirilmesini beklemeden gereğini yerine getirme başarısı” da “dosyayı ne kadar sürede tamamladığı” da sicil raporunda bulunacak.

        Yani vali yardımcısı bazı dosyaları öteleme, erteleme, soruşturmaları geciktirme gibi eyleme girerse, savcı hakkında yasal işlem yapabilecek.

        Yargılanmalarına izin verilecek yer de HSYK olacak.

        Mevcut yasanın bu hükümleri değiştirilemez mi?

        Prof. Dr. Bıçak’ın şu yanıtı netti: “Yönetmeliğin Danıştay’dan dönmesine benzer süreç bu kez de Anayasa Mahkemesi’nde yaşanır. Güçler ayrılığı ilkesine aykırılık oluşur.”

        ÜÇ BAŞLI EJDERHA

        Prof. Dr. Bıçak, çözümün bir süredir Meclis’te Anayasa değişikliği çerçevesinde tartışılan HSYK’nın, hâkimler ve savcılar olarak iki yapıya bölünmesinden geçtiğini söyledi.

        “Hatta aralarındaki geçiş engellenmeli, savcı hâkimliğe, hâkim de savcılığa geçememeli” dedi.

        Aslında bütün sorun, rasyonel modern devlet veya bürokrasi işlerliğinin uzun yıllardır oturamamasından kaynaklanıyor.

        Thomas Hobbes’in 1651’de yazdığı Leviathan (Ejderha) eserindeki üç başlı ejderhanın başları aralarında savaşırken, halkın rahat etmesini sağlayan devlet sistemi işlemiyor.

        İrrasyonel davranışlar, toplum sözleşmesinin önüne set çekiyor.

        Diğer Yazılar