Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        SICAK yaz günüydü...

        Ekonomi Servis Şefim Yavuz Gökmen'e şöyle demiştim:

        "Özal yanındaki birine, 'Bu gibi riskli kararları benim gibi gözü karalar alabilir' dedi. Ekonomide önemli kararlar geliyor..."

        Her zamanki gibi başını geriye attı, o muhteşem içten gülümsemesiyle aniden toparlandı...

        "Keçi... Kalk gidiyoruz..."

        Kısa sürede Başbakanlık Konutu'na vardık...

        Korumalara, "Semra Hanım bekliyor" deyip geçtik.

        Semra Özal'a yeni aldığı küçük teybi gösterdi, hünerlerini anlattı.

        "Turgut Bey'in de görmesini istiyorum" diyerek girişte solda, Özal'ın karikatürleriyle dolu odaya geçip oturdu.

        Saatler sonra Özal geldiğinde bizim içeri alınmamız olay oldu. Yavuz Ağabey, sessizlikte otomatik duran küçük teybi gösterip "Sizde bundan yok... " diyerek Özal'ın sinirini yatıştırmayı bildi.

        Özal teyple oynarken, biz sormaya başladık...

        Temmuzun son gününün gece yarısıydı...

        O gün, 11 Ağustos 1989'da yayınlanacak 32 Sayılı Karar'ın detaylarına vakıftık.

        Türkiye, "karma ekonomi" olarak bilinen devletçi ekonomiden çıkıp "serbest piyasa ekonomisine" geçiyordu.

        Bırakın en küçük bir yazıyı, 11 gün birbirimizle dahi konuşmadan bekledik.

        Kararname açıklandığında herkes ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, tüm detayı dosya haber halinde veren bizdik...

        YENİ EKONOMİK PAKET

        Şimdi 25 yıl öncesini anımsatan gelişmeler yaşıyorum.

        "Kurallı serbest piyasa" ekonomisine geçileceğinden söz ediliyor.

        Demokratikleşme ile yargı sistemine ilişkin yeni yapılanma paketlerinin içinde yer alacağı belirtiliyor.

        Peki, nedir "kurallı serbest piyasa"?

        Yanıt şöyle oldu:

        "Tanım Sayın Ali Babacan'a ait... Ekonomide saydamlığı, şeffaf denetimi, bakanların yetkisinde olması gereken konularda, yetkilerin neden başkalarına verildiğini sorgulayıp ekonominin ihtiyacı olan yeni yapılanmaları süratle hayata geçireceğiz..."

        Yani...

        "Bizim gibi kayıt dışının fazla olduğu ekonomilerde kayıt dışına çıkılırken sistem kendini güncellemez; o nedenle bazı yanlış uygulamalar kabullenilmiş gerçek haline gelir; onların yeniden tanımlanması gerekiyordu, tanımlayacağız... "

        TOBIN VERGİSİ

        Spekülatif saldırı veya panik nedeniyle, ani sermaye hareketlerinin yaratacağı büyük etkiyi mevcut politikalar dışında çözecek makaniz-malara ihtiyaç duyulduğundan söz edildi.

        Yurtdışına büyük hacimli ani sermaye aktarımlarının, faiz ve kur dalgalanmalarında yaşanacak kırılmaların yaratacağı ağır etkinin hafifletilmesi gerektiği vurgulandı.

        Bunun Şili ve Malezya'da da denendiğini söyledim; "Onlarınki gibi değil, bize özgü yeni bir sistem" dedi.

        Nobel ödüllü iktisatçı James Tobin'in teoremi olan, AB'nin de 2013'te uygulamaya koyduğu, spekülatif amaçlı sınır ötesi döviz hareketlerine verginin gelip gelmeyeceğini sordum.

        "Henüz çalışıyoruz" yanıtı verildi.

        Anladığım o ki, özerk kurumlar ve Merkez Bankası'nda siyasi erkin kararını güçlendiren önlemler kesin geliyor.

        Ötesini bekleyip göreceğiz...

        Bir şövalye daha kaydı

        TÜRK siyasi hayatından bir şövalye daha kaydı...

        İnsan Hakları Üst Kurulu uygulamasını getiren, işkenceye cezayı kurumsallaştıran, "camdan karakolları" yaratan kişiydi...

        İnsan haklarının, siyasetin şövalyesiydi... Bu bile soyadı gibi yücelmesine yeter...

        Hak yolun açık, mekânın ışıkla dolsun Rüştü Kazım Yücelen...

        Diğer Yazılar