Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        MARDİN

        SURİYE bayrağının gönderde durduğu sınırın öte yanında duvara sırtını dayamış 2’si çocuk 4 kişi var.

        Geçiş yapmak için gelmişler, ancak mesai bittiği için ertesi güne kadar orada beklemelerini sürdüreceklermiş.

        Şenyurt Sınır Kapısı’nın Türkiye tarafında da benzer bir tablo hâkim.

        3 genç birbirlerine sokulmuş şekilde bir köşeye sığınmış uyuyor.

        AB Delegasyonu tarafından düzenlenen 21. AB-Türkiye Gazeteciler Konferansı nedeniyle bölgede bulunan Türk ve yabancı birkaç gazeteci yanlarına vardığımızda irkilip uykulu gözlerle toparlanıyorlar.

        ACI SELİ

        Şenyurt’un da bağlı olduğu Kızıltepe ve beldeleri mülteci kaynıyor.

        İnsanlar bir şekilde evlerinin bir odasını açmış, yıkılmaya yüz tutmuş kerpiç evlerin duvarına çorak sürüp sığınmacılara vermiş.

        Kaçıp gelen ailenin erkeğine neden kampta kalmak istemediklerini soruyorum, “Çalışıp aileme bakmak istiyorum; hamallık yapıyorum” diyor.

        Kapısını açan vicdanlı isimlerden biri de hemşire Nadire Demircan...

        Beslenmesi pahalı “çölyak” hastası işsiz eşinin de maaşına baktığına aldırmadan 4 kişilik aileye evinin bir odasını vermiş.

        “Kazancım az olabilir, paylaşırız; biz onlara evimizi değil yüreğimizi açtık” dediğinde gözlerim doluyor.

        Acı seli basmış bölgede insanlık salgını yaşanıyor...

        IŞİD KAPILARI

        Kampların durumu ise çok iyi; bu konuda önemli deneyime ulaşılmış.

        Başarının altında imzası olanlardan Koordinatör Vali Veysel Dalmaz’la Midyat Kampı’nda sohbet ediyoruz.

        Vali Dalmaz’ı sığınmacılar kendilerinden biri kabul etmiş; ağabey ve baba gibi davranıyor; o da yüksünmeden hepsini dinliyor.

        Vali, gelişlerin devam ettiğini, 22 kampta 220 bin insana ulaşıldığını söylüyor.

        “Bir milyon kişi geldi, daha ne kadar gelir bilmiyoruz” diyor.

        Bir arkadaşımız bazı gümrük kapılarının neden kapalı olduğunu, o bölgede olanların sıkıntı yaşadığını söylüyor.

        Vali Dalmaz, gerçekçi tavrıyla şu yanıtı veriyor:

        “Diğer tarafa yardımın güvenliği olmadığı için kapalı. Kapalı olan kapıların üçünde IŞİD var; nasıl bela olduğunu gördünüz; açalım da daha da güçlenmelerine destek mi olalım?”

        Vali Dalmaz’ın sözünü ettiği Karkamış’ın karşısındaki Cerablus ve Akçakale’nin karşısındaki Tel Abyad; bir de Türkmen bölgesindeki demiryolu kapısı Çobanbey...

        Bölgede kiminle konuşursanız hemen her şeyi biliyor, gelecekte olanları öngörüyor.

        Nitekim yardım heyetinde çalışan bir akademisyen dostum iki gün önce İran’ın, Irak hükümetinden talep gelmesi halinde asker göndermeye hazır olduğunu açıklayacağını söylüyor.

        İddiası dün gerçekleşiyor, başka bilgiler de aktarıyor.

        Örneğin, IŞİD’in arkasındaki Sünni Körfez ittifakından söz ediyor; “Demokrasi alevinin aşağı ineceğini gördüler, IŞİD’i kullanıp blokaj yaptılar” diyor.

        “Putin’in Kırım taktiği mi?” diyorum, “Hem de koalisyon yaparak” yanıtını veriyor.

        8 YILDA ALAMADI

        Irak Başbakanı Maliki’nin yeni bir manevra yapacağından söz edip ekliyor:

        “Uluslararası güç çağrısında bulundu, yanıt alamadı; şimdi bölgesel güç çağrıda bulunacak, ona da kimse yanıt vermez. Sonra komşulardan güç isteyecek. Maliki’ye tepkisi süren Türkiye zaten destek vermez. Suriye malum, geriye IŞİD’in arkasındaki Suudi Arabistan ile İran kalıyor.”

        Gülümsüyor, “Tam 8 yıl savaşıp giremediği Bağdat’a İran mumlu davet mektubuyla girecek” diyor.

        Tam ayrılacakken bir soru daha yöneltiyor:

        “İşin bir de kuzeyi var; Kuzey Irak’ı yanına almayan Türkiye sınırında daha büyük belayla karşılaşır mı? Ya da Türkiye’nin yanında olmadığı ortamda Kürt bölgesi ne yapar?”

        Yeni bir göç dalgasının bu kez Irak’tan gelme olasılığına karşı hazırlıklı olmak için el sallayıp uzaklaşıyor.

        Diğer Yazılar