Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül’ün önceki akşam verdiği son resepsiyonun özeti, “Ailece kırgınlar” şeklinde anlatılabilir.

        Kırgın oldukları da, bugüne kadar bir zamanlar birlikte hareket ettikleri yol arkadaşları.

        Bu kırgınlığın öyle kolay geçmeyeceğini de Hayrünnisa Gül’ün “Bizim camia” diye nitelediği kesime yolladığı mesajlarda bulmak olası.

        Özellikle de “Şimdi ben de susuyorum, ben de susmayacağım, asıl intifadayı ben başlatacağım” ve “Daha bugün 7 tablo astım; eğer buraya (Köşk) zarar verecek davranışları olursa karşılarında beni bulurlar” diye başlayıp gerisini getirdiği cümleleri.

        Cumhurbaşkanı’nın devlet adamı ve diplomatik kapsam içinde bıraktıklarıyla bütünleştiğinde, Gül’ün politik yaşama dönmesiyle mücadeleye de başlayacağı şeklinde okunabilir.

        Mücadelesinin zemininin de Ertuğrul Osmanoğlu ile arasında geçen konuşmayı aktararak “Hepsinden daha AK Partiliyim” mesajını yolladığı parti zemini olacağı kesin.

        DIŞİŞLERİ DESTEĞİ

        Yeni siyasi hayatının merkezi de eski Cumhurbaşkanlarının aksine İstanbul.

        Resepsiyondaki sohbetlerde aktarıldığı kadarıyla, muhtemeldir ki kardeşine ait bir büroyu kullanacak.

        Ayrıca Gül için devlet protokolünde de yeni uygulamaya gidilmiş, Dışişleri Bakanlığı, Cumhurbaşkanlığı’ndaki uygulamaya benzer şekilde Gül’e kendi kadrosundan bir ismi “özel büro yöneticisi” olarak atamış.

        Bu görev için de Türkiye’nin NATO Daimi Temsilciliği görevinden yeni dönen Onur Şaylan seçilmiş.

        Şaylan resepsiyon ile ısınma turlarına başladı ve Gül’ün yanı başında bulundu.

        MESAJ ARDI

        Gelelim Gül’ün mesajlarına...

        Öncelikle bugün yapılacak AK Parti MYK öncesi Ahmet Davutoğlu’nun adını Başbakan olarak açıkladı.

        İyi bir siyasi manevra ile hem eğilim yoklamaları sonrası ismin belli olacağı algısını yıktı hem de “Siyasete ve devlet adamlığına ben kazandırdım” diyerek Davutoğlu’na sahip çıkarken “Ben de sürecin içindeyim, benim dışımda belirlenmiyor” mesajını verdi.

        3 yıla yakın süredir, çalışma arkadaşları üzerinden veya doğrudan yönelen, “Bizim cenah” dediği AK Parti içinden gelen sözlere bundan sonra sessiz kalmayacağını da açıkladı.

        TBMM’de 367 krizi çıkması sonrası gidilen seçimin sonucu Cumhurbaşkanı seçildiğini anımsatıp “Ben de halkoyuyla geldim” mesajını verdi.

        Cumhurbaşkanlığı’nda bulunduğu süre içinde Anayasa’ya bağlı kaldığını, tarafsızlığından da ödün vermediğini vurgularken, çalışma arkadaşlarına da sonuna kadar sahip çıktı.

        YÖNETEN KONUM

        Şimdi soru şu: “Gül siyasette tekrar yöneten konumuna gelebilir mi?”

        Buna yanıt verebilmek için Ahmet Davutoğlu’nun Başbakanlık ve teşkilat üzerindeki başarısını görmek gerekiyor.

        Ayrıca Erdoğan’ın kamuoyunun gündemini aylarca işgal edecek vilayetlere teşekkür gezileri buna eklenmeli.

        Bugüne kadar “Başbakanlık sistemi” ile ülkeyi yöneten Erdoğan’ın bundan böyle “Cumhurbaşkanlığı sistemini” uygulayacağı da unutulmamalı.

        Böyle bir zeminde parti teşkilatını ve kamuoyunu etkileme gücü ile kendisine yönelecek teveccühler Gül’ün gelecekteki konumunu da tayin edecek.

        Diğer Yazılar