Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ADINI dün koyduğumuz gibi, “Cumhurbaşkanlığı sistemi”nin ilk adımı dün atıldı.

        Bundan sonrasının yol haritasını da hem seçilmiş Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem de AK Parti Genel Başkanı seçilen Davutoğlu açıkladı.

        Her iki konuşmanın bütünü için “Yeni dönemin manifestosu” demek olası.

        Çünkü toplumsal siyasal hareketin temel savları üzerinde yükselen sütunların oluşturduğu, “Yeni Türkiye” adı verilen yapının, sistem değişikliği öngördüğünü Erdoğan söyledi:

        “Bugün, Türkiye’nin özüne döndüğü gündür. Bugün yeni Türkiye’nin doğum günüdür. Yeni Türkiye yeni bir siyasete, yeni bir sosyolojiye, yeni bir ekonomiye tekabül etmektedir...”

        SALONUN HAVASI

        Yeni sistemin ortaya konulan yol haritasına geçmeden önce dünkü kongre salonundaki havayı aktarmak gerekirse...

        Salonun her bir köşesinde, ruhunda, cümlesinde Erdoğan vardı.

        Yeni Genel Başkan Davutoğlu ise salonda kürsünün sağ tarafında Erdoğan ile birlikte çekilmiş fotoğrafıyla küçük bir pankartta yer aldı.

        Yeni yapılan bir salon olmasına karşın, havalandırmanın yetersizliği dolayısıyla sırılsıklam kalmış delegenin de sonucu belli kongrede bunlarla ilgilenecek hali yoktu.

        Böyle bir zeminde Davutoğlu, konuşmasıyla iyi bir performans çıkardı.

        Her ne kadar konuşmasının sonuna doğru salonda boşalmalar olsa da 9 maddede sıraladığı yeni döneminin yol haritası, Erdoğan’ın konuşmasının devamı niteliğindeydi.

        Erdoğan’ın yolundan gideceğini söyledi, “Bu bir veda değil, vefa kongresi” vurgusuyla da bağlılığını ilan etti.

        Kendisi için “Siyasete ve devlet yönetimine ben kazandırdım” diyen, görevi bugün sona erecek Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e herhangi bir gönderme yapmadı, adını da anmadı.

        23 NİSAN 1920

        Gelelim yeni dönemin manifestosunun mihenk taşlarına.

        Buna ilişkin en çok veri Erdoğan’ın konuşmasında vardı.

        Yeni bir siyaset sosyolojisinin hâkim olacağını belirtmekle kalmadı, yeni sisteme direnenlere “Nasıl badirelerden geçerek bugünlere geldiğimizi anlamanızı istiyoruz” diyerek karşı çıkmamalarını önerdi.

        En önemli vurgusunu da “AK Parti 23 Nisan 1920’de tezahür eden Türkiye tablosunu yaşatmaya çalışan bir partidir” diye açık şekilde ortaya koyup ekledi:

        “Yeni bir Türkiye kurulurken, Türkiye 23 Nisan 1920’deki özüyle ve ruhuyla yeniden kucaklaşırken, eski küslükleri, dargınlıkları, gerilimleri, kamplaşma ve kutuplaşmaları bir kenara bırakalım diyoruz.”

        29 Ekim 1923’te kurulan Cumhuriyet’le ilgili de şöyle dedi:

        “AK Parti 29 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’ni büyütmeye, yüceltmeye, onun davasını muhafaza etmeye ve yaşatmaya çalışan bir partidir.”

        Yani birine özü ve ruhuyla bir bütün olarak her fırsatta sahip çıktıklarını ve bundan sonra da onun yolundan gideceklerini söylerken, diğerinin “davasını muhafaza edeceğini” açıkladı.

        Peki, neydi iki Meclis arasındaki fark?

        1920 Meclis’i etnik, dinsel, çoğulcu yapıya sahipken, 1923 Meclis’i ise “ulus devlet” modeline geçilip dini, etnik ve mezhepsel yapıdan uzaklaşan, 91 yıldır uygulanan Cumhuriyet oldu.

        Bugün ise “Cumhurbaşkanlığı sistemi” ile yeni bir dönemin kapısı da aralandı.

        Kalıcılığına ise 2015 Haziran’ında karar verilecek.

        Diğer Yazılar