Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TBMM’de dün daha farklı hava hâkimdi...

        AK Parti grubunda daha önce var olan, basın mensuplarının görev yaptığı localara bile girmelerine engel kalabalıklar yoktu.

        Milletvekilleri de geçmişte olduğu gibi parti grubuna önceden gelip yer kapma veya danışmanlarını yollayıp yer tutma çabasına girmedi.

        Uzun yıllar sonra, sade, bir o kadar da koşuşturması olmayan grup toplantısına tanıklık edildi.

        Zaten AK Parti Genel Başkanı, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun grup konuşmasındaki tavrı da bu yöndeydi.

        Sakin, ancak kararlı duruş sergiledi. Bundan sonrasına ilişkin yönetim üslubunun sınırlarını da net koydu.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilişkisinin hiçbir şekilde etkilenemeyeceğini söylerken, milletvekillerine “Muhatabınız da benim” mesajını şu sözlerle verdi:

        “Gördüğünüz yanlış bir husus olursa konuşmanız gereken kişi benim. Hiçbir şekilde kulis, fitne, fraksiyon sokmayacağız. Bu kadroların içine ‘şucular bucular’ anlayışını sirayet ettirmeyeceğiz.”

        Bunların dışında AK Parti Grup kürsüsünün vazgeçilmez unsuru haline gelen prompter da kalktı; yerine kırmızı kaplı defter geldi.

        İPİN İKİ UCU

        Grup toplantısının öncesinde gerçekleşen kabine toplantısında bakanların belirlenen yeni görev alanları da dikkat çekiciydi.

        Özellikle de çözüm sürecinin koordinasyonuna getirilen model.

        Çünkü Hükümet Sözcüsü Arınç, Terörle Mücadele Koordinasyon Kurulu kendisine bağlanmış olsa da sürecin doğrudan Başbakan Davutoğlu’nun koordinesinde yürüyeceğini açıkladı.

        Yakın geçmişte PKK ile görüşmeleri doğrudan yürüteceği açıklanan Kamu Güvenliği Müsteşarlığı (KGM) da İçişleri Bakanlığı’na bağlandı.

        Böylece kurulduğu günden bu yana Başbakanlık ile İçişleri arasında mekik dokuyan KGM’de de başa dönüldü.

        İçişleri Bakanlığı da tekrar iki müsteşarlı yapıya ulaştı.

        Oysa yakın geçmişte bu yapılanmanın fayda değil sıkıntı getirdiği, bizzat konuyla ilgili kişiler tarafından dile getirilmişti.

        Çünkü İçişleri Bakanlığı, terörle mücadele eden güvenlik birimlerinin başında bulunuyor.

        Yani ipin iki ucundan birini çeken tarafta güvenlik birimleri, diğerinde HDP ve PKK bulunuyor.

        Sürecin ilerlemesi için de ipe bir üçüncü tarafın müdahalesine ihtiyaç duyuyor.

        YOL HARİTASI

        O zaman üçüncü taraf kim olacak?

        HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken, tüm yetkilerin Başbakan’da toplanmış olmasını memnuniyetle karşıladıklarını bildirdi, “Başbakan’ın bizi veya eşbaşkanlarımızı muhatap alacak olması sevindirici” dedi.

        Ancak Başbakan’ın bu yoğun tempoda, haftada üç kez taraflarla bir araya gelip süreci değerlendirme şansı ne kadar olabilir?

        Buna bakarak müzakerelerin de en son cuma günü HDP heyetiyle gerçekleştiği gibi İçişleri Bakanı Efkan Âla’nın uhdesinde yürüyeceği söylenebilir.

        Ayrıca dün hükümet programında da belirtildiği gibi, çözüm süreci “devlet politikası” haline geldi.

        Açıklaması bu ayın sonuna ötelenen çözümün yol haritasının güzergâhı da programda şu cümleyle çizildi:

        “Çözüm süreci kapsamında yeni yol haritasının hedeflerini; terörün bitmesi, silahsızlandırma, toplumsal hayata kazandırma ve demokratik siyasete katılımın önünü açma şeklinde koyacağız.”

        İzleyip göreceğiz...

        Diğer Yazılar