Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAZI meslekî birliklerin üyeleri, siyasî yahut ideolojik grupların mensupları, sivil toplum örgütlerinin veya platformların militanları gazetelere sık sık toplu e-mailler gönderirler.

        Bu maillerde metin aynıdır, yani bir kişi tarafından kaleme alınmış, sonra o grubun üyelerine gönderilmiştir ve grupların mensupları da gazetelere, yazarlara, vesaireye aldıkları mesajı aynen yollarlar. Toplu halde gelen mesajların bazılarındaki talepler haklıdır ama kimi mesaj da en uç ideolojik söylem içerisindeki sloganlarla yüklüdür.

        Atamaları yapılmamış olan branş öğretmelerinden, son haftalarda yine böyle haklı bir talebi gündeme getirmeye çalışan mesajlar geldi. Mesajlarında 2014 Eylül’ündeki atamalarda uğradıkları mağduriyeti, yani kadroya alınmamalarını basına, yetkililere ve kamuoyuna duyurmak maksadıyla eşleri, çocukları, aileleri ve emekli meslekdaşları ile Ankara’da biraraya geleceklerini duyurdular...

        TAHTA, TEBEŞİR VE SANDALYE...

        Öğretmenler taleplerinde gayet haklılar, zira devlet okullar açmış, “Bu okulları bitirince öğretmen olacaksınız” diye öğrenci almış, senelerce okumuşlar, pedagojik formasyon eğitimi görmüşler, diploma sahibi olmuşlar ama atamaları yapılmamış! Her sene bir-iki defa “Bu ilkbaharda atanıyorsunuz, tayininiz önümüzdeki sonbaharda tamam” gibisinden vaadlerle oyalanmışlar ve Ankara’dan bir ses çıkmayınca da çareyi seslerini basında duyurmaya çalışmakta bulmuşlar...

        Millî eğitim politikamız senelerden buyana diplomalı sayısını arttırmak temeline dayalıdır; eğitimde kalite değil diplomalı adedi önemlidir; kasaba lisesi gibi kurulan yeni üniversitelerde edebiyat, tarih, fizik kimya, matematik, vesaire bölümleri açılmakta ve binlerce mezun verilmektedir.

        Bu bölümleri açmak kolaydır; zira şöyle böyle bir bina, bir tahta, bir-iki parça tebeşir, bir tahta silgisi, birkaç masa ve sandalye ile o dalın diplomalı ve unvanlı bir de uzmanı bulundu mu, iş tamam demektir. Fakülte, bölüm, ana bilim dalı, yahut her ne ise artık kurulmuştur ve öğrenci alınıp yetiştirilmesinde beis yok demektir.

        Ama böyle eğitim merkezlerinde çok daha ciddî tedrisat gerektiren öteki branşlar, meselâ tıp eğitimi verilemez; zira tıp tedrisatına bir masa ile iki tebeşir kâfi gelmemekte, ciddî yatırıma ve hocaya ihtiyaç göstermektedir. Dolayısı ile tarih, edebiyat, matematik, vesaire gibi alanlar diplomalı sayısını arttırma ve sonrasında da işsizler ordusuna dahil etme ameliyesinin vasıtası olmaktadır.

        GELECEK NESLİN DRAMI

        Tekrar söyleyeyim: Atanmaları yapılmamış olan öğretmenler etrafı mesaj bombardımanına tutmakta ve seslerini duyurabilmek için toplanmakta gayet haklıdırlar...

        Amaaaa...

        Toplu halde gönderdikleri e-mailleri ciddî bir şekilde gözden geçirdiğinizde şaşırır, “Acaba bu mesajları hakikaten öğretmenler mi yoksa öğretmenlikle alâkası olmayan başkaları mı göndermişler?” diye düşünmeden edemezsiniz...

        Zira mesajları yazanlar ve gönderenler maalesef Türkçe’den ve imlâdan nasiplerini almamışlardır! Büyük ve küçük harflerin nerede kullanılacağını bilmemektedirler, “dahi” anlamına gelen “de” ve “da” eki ile soru “mu”sunu ve “mi”sini birbirine karıştırmışlardır, kelimeler telâffuz ettikleri şekilde, yani yanlış yazılmıştır ve meramlarını anlatmakta, yani ifadede maalesef acz içerisindedirler!

        Öğretmen adaylarının senelerden buyana uğradıkları mağduriyetin artık son bulmasını istemek nasıl haklı bir talep ise, o adaylardan Türkçe’yi doğru dürüst yazmalarını beklemek de acı ama aynı şekilde haklı bir taleptir...

        Gelecek nesillerin imlâları böylesine bozuk hocaların eline düşmeleri ihtimalini düşünmek bile insanı ürpertiyor...

        Diğer Yazılar