Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TALÂT Halman vefat etti...

        Hayatı boyunca hem dünya edebiyatının ve özellikle de şiirin Türkiye’de bilinmesi, hem de Türk Edebiyatı’nın dünyanın dört bir tarafında tanınması için çalışmış, cildler dolusu tercümeler yapmıştı, Allah rahmet eylesin...

        Talât Bey ile en son üstad Prof. Halil İnalcık için Ankara’da, Bilkent Üniversitesi’nde verilen doğum günü partisinde beraber olmuş, uzun ve dopdolu bir sohbete dalmıştık...

        Halman’ın vefatının ardından gazetelerde hayatı anlatıldı, bazı eserlerinin isimleri verildi ve Kültür Bakanlığı yapmış olduğu da yazıldı ama bakanlığı sırasında yaşanan, o günlerin Türkiyesi’nin haftalarca gündeminde kalan ve Talât Bey’in de koltuğuna mâlolan bir hadiseden, “Itrî Gecesi” faciasından hiç bahsedilmedi...

        Bu kültür faciasını daha önce yazmıştım, kısaca hatırlatayım:

        12 Mart darbesinden sonra başbakan olan Nihat Erim, Amerika’daki üniversitelerde Türk Edebiyatı hocalığı yapan Talât Halman’ı Kültür Bakanlığı’na getirmişti.

        O senelerin Türkiye’si bir tuhaftı, Türk Müziği’nin hem eğitimi, hem de devletin resmî konser salonlarında icrası yasaktı...

        21 Ocak 1935 günü Kültür Bakanı

        Abidin Özmen ile ilgili haber.

        BAKANLIKTAN OLMUŞTU

        Talât Halman belki bu saçmalığa son vermek, belki de bir ilki hayata geçirmek istediğinden olacak, bestekâr İsmail Baha Sürelsan’dan Ankara’daki Devlet Konser Salonu’nda bir “Itrî Konseri” vermesini istedi.

        Haberin duyulması üzerine, başkentin göbeğine koskoca bir bomba düşmüş gibi oldu! Bir kesim ayağa kalktı, “Atatürk’ün mirası olan senfoni orkestrasına mahsus salonda teksesli alaturka müzik yapılamaz” diye tutturdu. Ardından, Milliyet Gazetesi’nde devlet sanatçısı kemancı Suna Kan’ın Talât Halman’a hitaben kaleme aldığı ve “Devlet Konser Salonu’nda böyle bir konser verildiği takdirde devlet sanatçılığı unvânını iade edeceğim” dediği bir açık mektup yayınlandı..

        Neticede çağdaşlığın sadece çoksesli musiki dinlemek ile yakalanabileceğine inanan kesimin dediği oldu, Itrî Konseri iptal edildi; Başbakan Nihat Erim hadiseden birkaç hafta sonra hükümette değişiklik yaptı, Talât Bey’e görev vermedi ve Halman Amerika’ya döndü!

        Kültür tarihimizin bu utanç dolu sayfası bir yana, meselenin bir başka tarafı daha var...

        Talât Halman’ın vefatının ardından hemen her gazetede ve TV’de rahmetlinin “Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı” olduğu yazıldı ve söylendi.

        29 Haziran 1935’te çıkan Kültür

        Bakanı Saffet Arıkan haberi.

        1935’İN İKİ GAZETE HABERİ

        Bu köşede, Cumhuriyet Gazetesi’nde 1935’te çıkmış iki haberin kupürünü görüyorsunuz...

        Haberlerin ilki o senenin Ocak’ında, diğeri de Haziran’ında yayınlanmış ve her ikisinde de hem Kültür Bakanlığı’ndan, hem de ardarda göreve gelmiş iki Kültür Bakanı’ndan bahsediliyor. Abidin Özmen’den ve Saffet Arıkan’dan...

        Bu, 1971’de Kültür Bakanlığı’na getirilen rahmetli Talât Halman’ın Türkiye’nin ilk Kültür Bakanı olmadığı ve aynı bakanlığın bizde o tarihten 30 küsur sene önce de vârolduğu demektir...

        Tek parti döneminde gerçi Millî Eğitim Bakanlığı’nın yahut eski ismi ile Maarif’in adı bir ara “Kültür Bakanlığı” olmuştur ve o zamanın kültür bakanları aslında “maarif vekili”dirler ama bu, “Kültür Bakanlığı” kavramının Türkiye’de 1970’lerden önce de mevcut olması demektir...

        Osmanlıca konusunda günlerden buyana ahkâm kesen ama yeni harflerle yayınlanmış gazetelerimize bile göz atma zahmetine katlanamayan güzide yazarlarımıza ithaf olunur!

        Diğer Yazılar