Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Pazarcı Esnafı Çalıştayı’nda gündeme gelen “esnafın içindeki çürük elmalar” asırlar boyunca hep vârolmuş, yasaklara, dayak cezalarına, hattâ kulaktan çivilemelere rağmen esnafın az da olsa bir bölümünün sahtekârlığının önüne geçilememişti.

        Geçen gün pazarcı esnafının dertlerinin ele alındığı çalıştayın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, esnafa “Aralarındaki çürük elmaları ayıklayıp yola öyle devam etmeleri” tavsiyesinde bulundu. Eski kanunnâmelere baktığınızda bu tavsiyenin benzerlerini sık sık görürdünüz ama türlü cezalara, falakaya ve hattâ kulağından dükkânının duvarına çivilemeye rağmen, esnafın bir kesimini alışkanlıklarından vazgeçirmek asırlar boyunca mümkün olamamıştı!

        CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan geçen gün pazarcı esnafının meselelerinin ele alınacağı çalıştayın açılışında konuştu, “Esnaf ve sanatkâr sadece ticaret erbabı değildir. Toplumu aydınlatan ve toplumu inşa eden kesimdir” dedi ve esnafa “Aralarındaki çürük elmaları ayıklayıp yola öyle devam etmeleri” tavsiyesinde bulundu.

        Konuşmasında “Sebzenin iyisini öne, çürük çarığı arkaya koyup çürükleri elçabukluğuyla müşteriye verirsen olmaz” diyen Erdoğan’ın konuşması, bana eski yüzyılların esnafla ilgili kanunnâmelerini hatırlattı.

        ÇARESİ HİÇ BULUNAMADI

        Devlet, esnafın halkı kandırmasının önüne geçebilmek için asırlar boyunca uğraşmış ama ne kadar kanun çıkarılırsa çıkarılsın, esnafın bir kısmının halkı kandırmasına bir türlü engel olunamamıştı. Kanunnâmelerde ağır para cezalarının yanısıra dayak da vardı, müşteriye kalitesiz veya eksik mal veren, devletin belirlediği fiyatın üzerinde satanlar ibret olması için çarşının ortasında falakaya yatırılır, hattâ suçu daha da ağır olanlar kulaklarından dükkânlarının kapısına çivilenirdi ama halk gene de kandırılırdı!

        ASIRLARCA AYNI KALDI

        Malların devletin belirlediği fiyatın üzerinde satılıp satılmadığının denetlenmesi, padişahın vekili olan veziriazamın başta gelen göreviydi. Veziriazamlar, çarşamba günleri konaklarındaki divan toplantısının ardından yanlarına İstanbul kadısı ile “muhtesip” denen zabıta müdürünü de alarak esnafı denetler, karaborsacılık yapan, pahalı ve kalitesiz mal satanları hemen orada falakaya yatırırdı. Denetimini zaman zaman bizzat padişahın yaptığı da olurdu.

        Ama, İstanbul esnafının bir kesimi bütün bu çabalara rağmen istenen çizgiye bir türlü getirilemedi, üstelik bugün Cumhurbaşkanı bile aynı şikâyetleri dile getirdiğine göre, asırlar boyunca değişen hiçbir şey yok!

        Bu sayfadaki kutuda, Osmanlı zamanındaki değişik esnaf kanunnâmelerinin bazı kısımları maddeler hâlinde yeralıyor. Okuduktan sonra, asırlar boyunca birçok şeyin hiç değişmemiş olduğunu göreceksiniz...

        PAÇADA KIL, CARİYEDE BOYA, BÖREKTE DE KOYUNDAN BAŞKA ET ASLA OLMAYACAK!

        BELİRLENMİŞ fiyatlara muhalefet edenlerin ve eksik satanların haklarından gelinip, sebze ve ette eksik olursa bir kilosuna bir akçe ve diğer mallardan olursa yarım kilosuna bir akçe ceza alına.

        Esircilerin, sattıkları kadınları makyaj ile ve süslü elbiselerle güzelleştirmeleri yasaktır. Cariyelerin yüzüne beyaz veya kızıl renkli boya sürülmeyecek, satılmalarından önce güzelleştirilmeyeceklerdir. Satıldıkları sırada üzerlerinde bulunan elbise de geri alınmayacaktır.

        Kazancıların eski bakır kullanarak işi ucuza getirmeleri yasaktır. Kazancıların teftişinde bu duruma dikkat edilecek ve eski bakır kullanan çıkarsa kazanları kafasına geçirilerek çarşıda dolaştırılacaklardır. Sirke ve yoğurt satan esnaftan da malına su katan tespit edilirse malları kafasına geçirilecektir.

        Muhtesip, esnaftan eksik ve bozuk mal satanları kontrol etmezse veyahut satıcılar ile işbirliği yapıp vazifesini ihmal ederse, kadı onun hakkından gele.

        Ekmekçilerin ekmeği, pidecilerin pidesi, çörekçilerin çöreği her daim kontrol edilecektir. Hamuru çiğ, kara ve ekşi ve nizamî ağırlığından eksik olanları kadı cezalandırır ve her yarım kiloda bir akçe ceza alır. Bunların un eleklerinin sık olması lazımdır. Eğer hamuru çiğ kalmışsa, ekşi veya unu kepekli ise satıcılar cezalandırılır. Fırıncılar un gelmemesi ihtimaline karşı ihtiyaçları olan bir aylık miktarı depolarında bulundurmalıdırlar.

        HEM DAYAK HEM PARA

        Kasaplar, koyun ve keçi etini ayırd etmeli ve birbirine karıştırmamalıdırlar. Narh üzerinden muamele yapmalı ve et fiyatlarını fazla veya eksik göstermemelidirler. Keza, koyun ve diğer hayvanların kesiminde besiliyi ayırıp zayıf ve işe yaramayanı kesmemelidirler. Halka et yetiştirmekte nazlanan ve bahaneler bulan kasap tutuklanacaktır. Kasabın müşteriye iyi davranması ve hayvanın neresinden et istiyorsa o kısmından vermesi, türlü bahaneler bulmaması lâzımdır. Eti şayet belirlenmiş fiyatın üzerinde satarsa mahkeme kendisine gereken cezayı verdikten sonra ayrıca her yarım kilo et karşılığında bir akçe ceza alınacaktır.

        HRİSTİYAN YASAĞI

        Börekçiler, yaptıkları böreklerin çeşitlerine göre içine konulacak et miktarını önceden belirlenmiş ölçülere göre ayarlamalıdırlar. Doruklu böreğinin içerisine 280 dirhem koyun eti konur, meyanesi soğanla yapılmaz, koyun etinden başka bir et kullanılmaz, soğanı çok, eti az olamaz. Börekler hiçbir zaman içi boş şekilde satılamazlar. Bu kanunda emredilenlerin aksini yapanlar, kadı tarafından cezalandırılır. Böreği yapanın elbisesi ile hamuru da temiz olmalı ve börekte bozuk yağ kullanmamalıdır.

        Aşçıların pişirdiği etler çiğ olmamalı, yemeklerini fazla tuzlu veya tuzsuz yapmamalıdırlar. Yemek pişiren kazanlar kalaylı, taslar eski ve işe yaramayan cinsten olmamalıdır. Aşçı yamaklarının bellerine bağladıkları örtüler ve önlükler de temiz olmalıdır.

        Lokantalarda Hristiyanlar çalışamazlar.

        Yemek pişirenler, tabak ve tencerelerini yıkadıkları suyu tek bir defa kullanmalıdırlar; aynı suda ikinci kez tabak yıkanması yasaktır. Kazan ve kepçeler kalaysız olmayacak, vakti geldiğinde kalaylatılacaktır.

        Kelle-paçacıların pişirdiği baş ve paçalar iyice temizlenmeli, iyi pişmesine dikkat edilmeli, üzerlerinde katiyen kıl olmamalıdır. Paçanın her zaman dördü bir akçeye olmalı, daha yüksek meblâğa satılmamalıdır. Sirke ve sarımsağı istenen kıvamda; tabaklar ile kâseler de temiz olmalıdır. Garsonların üstleri, başları ve önlükleri müşteriyi hoşnut edecek derecede tertemiz olmazsa, cezalandırılırlar.

        İşkembecilerin işkembesi temiz olacak ve temiz suyla pişirileceklerdir. Sakatatçıların bağırsağı yarmadan pişirmeleri ve ciğer ile karıştırmaları yasaktır. Ciğerler, ayrı olarak pişirilmelidir.

        Bakkallar teftiş edilecektir. Herşey devletin belirlediği fiyattan satılacak, müşteri malın eksik olduğunu iddia eder ve tartıldığı zaman hakikaten eksik çıkarsa, bakkal kadı ve devlet görevlileri tarafından cezalandırılacaktır. Bu yüzden bakkalların terazileri her zaman kontrol edilecektir. Terazilerin iki kefesi de nizamî ölçülerde olacak ve kullanılan ağırlıklarda eksiklik bulunmayacaktır.

        Diğer Yazılar