Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        TARKAN’ın uzun zamandır beklenen alaturka albümü “Ahde Vefa” nihayet çıktı; köşelerde, magazin sayfalarında ve TV’lerde günlerden buyana albümden bahsediliyor, eserlerin icrası yere-göğe konamıyor...

        Peşinen söyleyeyim: Ben alaturka musikide muhafazakâr sayılırım, icrada ve tavırda en ufak bir farklılığa bile karşıyımdır, arkadaşlarım bu yüzden muhafazakârdan da öte “yobaz” olduğumu söylerler.

        Ne yapayım; Münir Bey’i, Safiye Hanım’ı, Necmi Rıza’yı ve emsâlini dinleyerek büyüdüm, böyle gördüm, böyle öğrendim. Klasiğin olması gereken şekilde yorumlanmasının şart olduğuna inanırım ama geçmişteki o icra uzun senelerden beri maalesef yok!

        Tarkan’ın albümü işte bu yüzden pek “bana göre” değil! Kötü mü? Hayır, sadece “başka”! Güzel ve parlak bir ses perdeleri temiz şekilde basıyor ama icra o alıştığım tavırda değil, sanki fazla serbest; bol sayıda yaylıdan oluşan saz refakati ise az-biraz arabesk!

        DİNAMİZMİN CANLANMASI

        Belki biraz teknik olacak ama, albümdeki sebebini anlayamadığım bazı tuhaflıkları da söyleyeyim: Tarkan eserleri bugünkü alaturka icracıların çoğunun ve hattâ bir-iki kişi dışında neredeyse hiçbirinin çıkamadıkları perdelerden icra ediyor; pestten, yani kalın perdelerden değil, okunması gereken perdelerden veya o perdelere yakın yerlerden okuyor. Münir Bey’in “Dönülmez akşamın ufkundayız”ını bir ses aşağıdan, Erol Sayan’ın tizlerde dolaşan “Kadehinde zehir olsa”sını yerinden okuyor ama eserlerden bazılarını, meselâ “Islak daha ıslak”ı, “Aşk bu değil mi”yi ve “Sevmekten kim usanır”ı yarım ses yukarıdan, “Veda busesi”ni ise yine yerinden icra ediyor.

        Acaba neden? Tarkan’a sesinin parlaklığının daha rahat işitilmesi için kasten mi yukarıdan okutulmuş, yoksa pestlerden yapılan icra artık gayet gelişmiş olan, bir sese kadar temiz ve farkedilmeyecek şekilde tizleştirmeye imkân veren ses programları ile yukarılara mı çekilmiş, bilmiyorum...

        “Ahde Vefa”daki icranın benim musiki anlayışımdan tamamen farklı olduğunu söyledim ama Türk Popu’nun yirmi küsur seneden buyana en parlak ismi olan Tarkan’ın bu defa sadece alaturka eserlerden meydana gelen bir albüm çıkartmış olmasının bir başka önemi var: Vıcık vıcık arabesk sazların refakatinde sadece pest perdelerden icra edilen ve ağır tempolu bir ağlama, sızlama, haykırış ve uğultu hâline getirilmiş olan Türk Müziği’ni asıl perdelerinde yahut o perdelere yakın seslerde, yani daha tizlerde ve olması gereken sür’atte icra etmesi, dolayısı ile zamane icracılarına “Böyle olması gerekir” bâbında bir hatırlatmada bulunması...

        MİSYONERLİĞE KARŞIYIM AMA...

        Ama, Tarkan’ın albümünün daha önemli bir faydası olacak, dinamizmini kaybettiği için genç neslin artık rağbet etmediği, dinlemediği ve sevmediği alaturkanın Tarkan hayranı olan o nesil tarafından yeniden farkedilmesini sağlayacak.

        Dün, devrimizin en önemli bestekârlardan olan Erol Sayan ile “Ahde Vefa”yı konuşuyorduk; üstad Tarkan’ın albümdeki icrasını beğendiğini söyledi ve “Ahde Vefa”nın alaturkanın tekrar rağbet kazanmasını sağlayabileceğinden bahsetti...

        Misyonerliğin sadece musikide değil, sanatın hiçbir dalında yeri olmadığına, sanatın sadece “sanat için” yapıldığına inanırım ama üstadın düşüncesi maalesef doğru!

        Alaturka, Türkiye’de 1930’ların ortalarından itibaren bir kesimin gözünde eğlence unsuru ve “meze” hâline geldiğinden, bazı kişiler “Ahde Vefa”yı da bu şekilde görüyorlar. İnternet sitelerine yazılan “Tarkan’ın okuduğu şarkılarla ne rakı içilir!” gibisinden yorumlar, musiki ile meze arasında kurduğumuz acı bağlantıyı açık şekilde gösteriyor...

        1940’lı senelerin meşhur bir Fransız müzisyeni “Ankara Radyosu’nu ne zaman açsam, bir kadının ağlamasını işitiyorum” demişti...

        Radyodaki ağlamaların çığlık çığlığa ve kadınlı-erkekli haykırış hâlini aldığı günümüzde musikinin ayağa kalkabilmesi için pop sanatçılarından medet umuyorsak, bu çöküşte devletin yanlış musiki politikalarının yanında alaturkacıların da büyük kabahatleri vardır!

        Diğer Yazılar