Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçen gün, TV’deki bir yarışma programında “Anlayış, zihniyet anlamında kullanılan kelimenin doğru yazılışı hangisidir?” diye sordular ve “mantalite”, “mentalite”, “mantelite”, “mantilite” şıklarından birinin seçilmesini istediler.

        Doğru cevap “mentalite” idi, genç bir doktor olan yarışmacı da o şıkkı seçti, derken müzikler çaldı, gonglar vurdu, ışıklar yanıp söndü ve netice: Yanlış cevap vermiş, “mantalite” demesi lâzımmış!

        Yarışmacının yüzündeki hayret ifadesini keşke hepiniz görebilseydiniz! Genç doktor “Psikiyatride ‘mental durum muayenesi’ yaparız” falan diyecek oldu ama sunucu “Anlayış ve zihniyet ‘mantalite’ diye yazılıyor” buyurdu ve yarışmacı yarışmayı terketmek zorunda kaldı.

        Düşülen hataya bakın! Doğru cevap olan “mantalite” sözü Klasik Lâtince’de “zihinle alâkalı” demek olan “mens” kelimesinden gelir; “mens” geç Lâtince’de “mentalis”e dönmüş, isim şekli İngilizce’de “mentality”, Fransızca’da “mentalité” olmuştur, üstelik Lâtince’ye Sanskritçe’de aynı mânâya gelen “matih”ten geçmiş olabileceği ihtimali de hâlâ tartışılmaktadır. Türkçe’ye Tanzimat sonrasında Fransızca’dan girmiş, bizde uzun zaman Fransız telâffuzu ile kullanılmış, yani hep “mentalite” denmiştir.

        HER ‘MÜNEVVER’ AYDIN MIDIR?

        Ne zamana kadar “mentalite” dedik?

        Türkçe’yi kesmekle, biçmekle ve bozmakla yetinmeyen Türk Dil Kurumu’nun dili tahrip işinde hızını alamayıp Batı dillerini de nizama sokmaya heveslenmesine kadar!

        Sadece genç yarışmacıyı değil, “mentalite” sözünün kökenini bilenleri de şaşırtan yanlış cevabın sorumluluğu soruları hazırlayanlara değil, Dil Kurumu’na ait. Zira imlâ konusundaki soruların doğru cevapları için malûm Kurum’un sözlüğünü kaynak alıyorlar ama hatasız zannedip güvendikleri sözlükte yanlışın bini bir para!

        Türk Dil Kurumu’nun lisanı güdükleştirip takırtukur ve âhenksiz hâle getirme işinde birkaç sene öncesine kadar bitip tükenmek bilmeyen azmi, söylediğim gibi sadece Türkçe ile sınırlı kalmadı. 19. asırdan itibaren aldığımız “mentalite” gibi Batı kökenli kelimeler de itilip kakıldı, kesilip biçildi, şekilsiz ve tuhaf hallere sokuldular.

        Meselâ, “entellektüel”in imlâsının ve telâffuzunun başına gelenler gibi...

        “Entellektüel” kavramının bizdeki karşılığı olan “münevver” kelimesinin mevcudiyeti Kurum’u nedendir bilinmez rahatsız etti, “aydın” diye birşey çıkardılar ama bu kelime zamanla ideolojik kavram oluverdi. Derin kültür ve bilgi sahibi şahıslardan yani “münevverlerden” bahsedilirken kelimenin Fransızcası olan “entellektüel” kelimesi kullanıldı, aynı kavramı ifade maksadıyla uydurulan “aydın” ise genellikle muhaliflere mahsus hal aldı!

        BİLGİSAYARDAN BİLE SİLDİLER

        Ve, bu arada “entellektüel”in imlâsı da Kurum’un hışmına uğradı; iki “l” harfinden biri göze battı, yahut lüzumsuz görüldü, Kurum’un imlâ uzmanları “l”nin tekini derhal budayıverdiler, doğru imlâyı bilgisayar programlarından bile attılar ve “entellektüel” oldu “entelektüel”!

        Bu iki kelime Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde şimdi “mantalite” ve “entelektüel” diye geçiyor, daha birçok kavram böyle yanlış yazılıyor, dolayısı ile hem konuşmada hem de yazıda hatalı kullanılıyor, hattâ yarışmalarda soru olduklarında doğru cevabı verenlere de “Bilemediiiin! Yanlııış” deniyor ve yarışmacılar cevabı bildikleri halde müsabakayı terketmek zorunda kalıyorlar...

        Türk Dil Kurumu’nun yetkilileri şimdi sık sık “Geçmişte yapılmış hataların artık tekrarlanmayacağını” ve “Dildeki tahribata son verildiğini” söylüyorlar...

        Kurum’un dilin kökünü kurutma maksadıyla vaktiyle pala, saldırma, yatağan yahut balta cinsinden bulabildiği her çeşit kesici ve parçalayıcı âletle yaptığı katliamının kurbanları Türkçe’de asırlarca vârolmuş kelimelerden ibaret değildir, aynı zulme Batı dillerinden 1850’lerden sonra aldığımız ibareler de uğramıştır ve katliam “Büyük Türkçe Sözlük”te hâlâ devam etmektedir!

        Diğer Yazılar