Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Ortalıkta senelerden buyana dolaşan ve 18. asırda yaşamış meşhur Fransız filozof Voltaire’e atfedilen bir söz var:

        Voltaire, güya “Fikirlerinize katılmıyorum ama o fikirleri serbestçe ifade edebilmeniz için canımı veririm” demiş!

        Bu sözün Voltaire’e ait olduğu iddiası palavradır ve Fransız düşünür böyle bir şey dememiştir!

        Kişinin bir başkasının düşüncesi uğruna kendi hayatını gayet ucuza harcayabileceği şeklinde bir garabetten ibaret olan bu ifade, 1868 ile 1956 arasında yaşamış olan Evelyn Beatrice Hall adında İngiliz bir kadın yazara aittir. Kitaplarında “S. G. Tallentyre” mahlâsını kullanan yazar 1903’te yayınladığı “The Life of Voltaire”, yani “Voltaire’in Hayatı” isimli kitabında filozofun ağzından böyle bir cümle kurmuş ve hatunun Voltaire’e mâlettiği söz sonraki senelerde alıp başını gitmiştir.

        Fikir hürriyetinden bahsedildiğinde yüz küsur senedir ağızlarda sakız gibi çiğnenen bu cümle PKK terörüne destek verdikleri gerekçesi ile bazı gazetelerin kapatılması ve bazı yazarların da gözaltına alınmaları üzerine son günlerde basında, TV’lerdeki tartışma programlarında ve sosyal medyada yine revaç buldu.

        Açılan soruşturmalar suçlamaların doğru olup olmadığını yakında ortaya çıkartacak ama tuhaflık İngiliz hatunun Voltaire’in ağzından uydurduğu sözün sanki edilecek başka bir lâf kalmamış gibi yine tekrar edilip durması...

        ACZ YAHUT SAHTEKÂRLIK

        Bu cümleye zaten ilk duyduğum andan itibaren bir türlü ısınamamışımdır! Hiçbir şekilde inanmadığınız bir fikrin serbestçe söylenebilmesi için neden canınızı veresiniz ki?

        Düşünceyi müdafaanın başka yolu kalmamışsa ve bu uğurda mutlaka can verilmesi şart olmuşsa, kişi ölümü başkasına ait ve hiç inanmadığı fikri değil, kendi düşüncesini savunmak uğruna göze alır! Tarihte zaten inanmadığı görüşün serbestçe söylenebilmesi için hayatını vermiş tek kişi bile yoktur!

        Bizdeki tartışma programlarında artık sık sık “Düşüncenize saygı duyuyorum...” diye başlayan bir başka ifade daha sarfediliyor. Konuşmacı güya muhatabı ile aynı görüşte değil, hattâ tam tersi fikirde ama nezaketinden eğilip bükülüyor, kıvranıyor, kıvırıyor ve “Efendim, buyurduklarınıza inanmadığım halde düşüncenize saygı gösteriyorum” diyor, ardından da derin bir “Ammaaaa!” çekip öyle bir veryansın ediyor ki...

        SADECE LÂFTA KALMIŞTIR!

        Verip veriştireceğiniz, giydireceğiniz ve çürütebilmek için demediğinizi bırakmayacağınız bir fikrin sahibine önceden “Düşüncenize saygı duyuyorum...” gibisinden yapmacık bir ifade ile hitaba başlamanın iki sebebi vardır: Türkçe’ye hâkim olamamak, yani söylenmesi gereken asıl sözü etmede acz göstermek yahut şirinlik uğruna sahte bir nezaket merakı!

        Bu yeni süslü ifade modasının bizde eskiden vârolmuş örneklerine zaten rastlayamazsınız. Karşı görüşe bazen kulak verilmiş ama saygı falan duyulmamış, ardından o görüşle hemen mücadeleye, hattâ pataküte bir mücadeleye girişilmiştir ve insanın, özellikle de Şark insanının doğası böyledir.

        Kimse kusura bakmasın! “Gazeteci” kimliği taşıyanların başına gelen işsizlik, gözaltı, tutuklanma yahut başka sıkıntılar beni bir gazeteci olarak tabii ki üzer. Ama inanmadığım fikirlerin serbestçe söylenebilmesi uğruna “can vermek” gibisinden gereksiz bir sözü hiçbir zaman kullanmam, zira kullandığım takdirde sahtekârlık etmiş olurum!

        Diğer Yazılar