Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÖNCE “Bayramınız mübarek olsun” diyeyim, sonra da bayram sırasında kurbanla alâkalı olarak televizyonlardan işitecekleriniz ve gazetelerde okuyacaklarınız hakkında bir-iki keramette bulunayım...

        Şu andan itibaren hemen her an, kulağınıza magazin sayfalarının gediklisi birkaç “büyük sanatçı”nın söyledikleri çalınacak: Mutlaka ve mutlaka “Etraf kan gölüne döndü şekerim! Şu kurban işini şehir dışında bir yerlerde halledemezler mi?” gibisinden sözler edeceklerdir...

        Mâlûm yakınmalar belki de sabahtan itibaren başlamıştır bile...

        Derken, falanca üniversitenin filânca fakültesindeki feşmekân ana bilim dalında görevli doçent bilmemkim, bizlere bayram boyunca sağlıklı beslenmemiz konusunda irşad buyuracak: “Bayramda kollestrolünüze dikkat edin, sakın haaaa patlayıncaya kadar et yemeyin, yoksa damarlarınız tıkanır, maazallah ölürsünüz!” diyecekler...

        Bu arada birkaç yemek üstadı da kurban etinin nasıl pişirilmesi, özellikle de lezzetli bir kavurmanın ne şekilde yapılması gerektiğini öğretecekler... “Kavurma kurbanın her tarafından olmaz, mutlaka filânca yerinin kullanılması gerekir...” diyecekler. Hattâ kavurmanın daha “çağdaş” ve çok daha farklı, alışılmamış lezzette olması için tarifler bile verilecek...

        Ardından gazetelerde ve TV’lerde kendilerini kesen acemi kasaplar, kaçıp mahalleye dehşet yaşatan büyükbaş kurbanlıklar hakkındaki alışılmış haberleri okuyup dinleyeceğiz; ekrana çıkan ulemânın “kurban kesmenin farz mı, sünnet mi yoksa vacip mi” olduğu konusunda birbirinden tamamen farklı görüşleri ile de kafalar daha da karışacak! Ve bütün bunların ardından her sene olduğu gibi yine bir “post kapma” yarışı başlayacak!

        YENİ MÜSLÜMAN OLDUK YA!

        Hani her Ramazan’da oruç, iftar ve sahur hakkında en basit konular gündeme getirilip kurallar ve gelenekler eğilip bükülür, çeke çeke uzatılır, derken yine her şeker bayramı öncesinde lâf etmeye meraklı işgüzarlardan “Tatlıyı çok kaçırmayın, şekeriniz yükselmesin!” uyarıları gelir ya, işte onun gibi...

        Bu meseleler senelerden buyana hemen her kurban bayramında gündeme geliyor, konuşuluyor, okunuyor, tartışılıyor ve neredeyse hemen her defasında “Yeter yahu! Bu memleket Müslümanlığı sanki birkaç sene önce mi kabul etti de kurban hakkında hiç durmadan hâlâ ahkâm kesiliyor!” diye yazıyorum...

        Kerametimin şiddetine bakın: Şu anda tam bu yazıyı yazdığım sırada nelerin olup bittiğini öğrenmek için gazetelerden birinin internet sitesine girdim, bir uzman diyetisyenin “kavurmanın yağ oranı” hakkında verdiği kıymetli bilgiler ve “Aman fazla yemeyin!” meâlindeki emsalsiz tavsiyeleri ile karşılaştım!

        KABAHAT SADECE ONLARDA MI?

        Sanki kurban kavramı ile yeni teşerrüf ediyor, kavurmayı ilk defa yapıyor ve her kurban bayramında eti fazla kaçıran onbinlerce kişi kalp krizi geçirip rahmet-i rahmâna kavuşuyormuş, üstelik eski dile pelesenk olan “Allah için kurban, çömlek için kavurma” şeklindeki mizahî söz de aslında bize değil, Japonlar’a yahut Hintliler’e aitmiş gibi!

        Bu gibi gereksiz ifadeler senelerden buyana gündeme geliyor ve dedim ya, mâlûm garabeti her defasında yazıyorum ve tekrar yazacağım:

        Basınımız gazetelere isimlerini yazdırabilme hevesiyle ve ekranlarda bizzat arz-ı endâm etme merakıyla hemen her fırsattan medet uman bu zevâtı sayfalarını yahut program sürelerini doldurmak maksadıyla kullandığı ama daha da önemlisi Türkiye’nin bin küsur seneden buyana Müslüman olduğunu bir türlü öğrenip kabul edemediği müddetçe ayıptan da öte böyle saçmalıkları daha uzun seneler dinlemeye mahkûmuz!

        Bayramınız mübarek, kulaklarınız da bu zırvalara kapalı olsun!

        Diğer Yazılar