Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Memleket büyük bir belâdan son anda dönmüş, başımıza bu derdi açanlardan bazılarının hâlâ aramızda dolaştığı söyleniyor, dört taraftan çembere sıkıştırılan örgüt şehirlere intihar saldırıları yapıyor, sadece dün onu asker onsekiz kişinin canını aldılar ve bütün bu sıkıntıların arasında birileri internette geçmişle hesaplaşma, kendi kafalarına göre tarih uydurma çabasında...

        Mustafa Kemal, İstiklâl Harbi ve Cumhuriyet hakkında üstad geçinmek için belgesiz ve kaynaksız hakaret maksatlı ahkâm kesenlere neredeyse alışmıştık; “Herif çatlak, aklından zoru var, yani bildiğiniz deli, ne yapsa yeri var” deyip ciddiye almıyorduk ama şimdi bunların tam tersi bir güruh türedi...

        Belgesiz konuşup saçmalamakta ötekinden hiç de aşağı kalmayan ve aynı mahareti gösteren bu güruh, diğerlerinin tam tersini yapmakla, Cumhuriyet öncesi tarihimize saldırmakla meşgul!

        “Bunlar da çatlak, ciddiye alınmamaları lâzım” diyeceğim ama adamlar işin içine beni de dahil ediyor, bana atfen palavralar saçıyorlar!

        SAKIN İNANMAYIN, YALAN!

        Defalarca yazmıştım: Bir türlü sosyalleşememiş zevâtın tatmin, dedikodu, kin, haset ve hakaret vasıtası niyetine kullandıkları sosyal medyaya merakım olmadığı için, arkadaşlar sağolsunlar, adımın geçtiği bazı tartışmaların linkini arada bir gönderirler...

        Geçen gün yine bir link yolladılar: Adamın biri kitap çıkartmış, kitapta Sultan Vahideddin’in Türkler hakkında edepsizce sözler ettiğini yazmış, Twitter’da bunun üzerine tartışma başlamış, bazı takipçiler benim aynı konuda bundan birkaç ay önceki yazımı hatırlatıp “Yazdıklarının doğru olmadığını söylüyor” demişler; hükümdarın ağzından millete hakaretler yağdıran zât da bunun üzerine kaynağını açıklamış:

        Sultan Vahideddin, bu sözleri meğerse Kahire’de çıkan El Ahram Gazetesi’nin bundan doksan küsur sene önceki bilmemne tarihli nüshasında yayınlanan mülâkatında söylüyor “Türkler dini, soyu, sopu, yurdu belirsiz karmakarışık bir cahiller sürüsüdür” diyormuş!

        İnanmayın! Yalan, hem de ne yalan, ne palavra!

        Birinin ortaya attığı yanlışı yahut yalanı tahkik etmeden alıp kullanma, Türkiye’de son senelerde pek bir moda oldu. Adamın biri çıkıyor, akıl, mantık ve iz’an dışı bir şeyler uyduruyor, başkaları da iddianın doğru olup olmadığını tahkik zahmetine katlanmadan bu saçmalıkları tekrar ediyor, derken bu yalanlar yumağı kartopu misâli büyüyor, büyüyor, büyüyor ve artık düzeltebilirseniz düzeltin!

        PALAVRANIN SONU YOK Kİ!

        Misal mi istiyorsunuz? Buyurun işte, “Atatürk’ün gizlenen vasiyeti”, “Lozan’ın saklanan maddeleri” yahut anlaşmanın 2023’te son bulacağı şeklinde dünya kadar zırva...

        Okumaktan zaten hazzetmeyen ve bilgiyi sadece işittiklerinden ibaret zanneden bizim gibi milleti hülyalara ve hayallere daldırmak, uyutmak ve kandırmak için bunlardan daha mükemmel konu mu olur? Adamlar o kanal senin bu kanal benim dolaşıyor, üstad ve uzman havalarında gazete sayfalarında arz-ı endâm ediyorlar ve milletin beynini yıkayan böyle yalanları dedim ya, artık düzeltebilirseniz düzeltin!

        Saçmalamanın lâiki, muhafazakârı, dinsizi, vesairesi yoktur, saçma olan şey her zaman saçmadır ve böyle gevelemelerden biri de, Sultan Vahideddin meselesidir!

        Beyler, “Vahideddin hakikaten böyle bir sözü etti mi?” diye bana sormayın, zira ben hükümdarın avukatı değilim! O iddiayı ortaya atanlara müracaat buyurup kaynağını göstermesini isteyin! Ama “Filânca gazetenin falanca tarihli nüshasında çıkmış” gibisinden kıvırtmalarla sakın tatmin olmayın, “Sözünü ettiğin haberin kupürü nerede efendi?” deyin ve belgesini sorun!

        Türk tarihçiliği vakti zamanında acaba ne büyük günah işledi ki Allah ceza diye başımıza böylelerini musallat etti?

        Diğer Yazılar