Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ORHAN Koloğlu, son devrin en seçkin tarihçilerindendir...

        Asıl mesleği gazetecilik olan, kırklı senelerin sonundan itibaren İstanbul gazetelerinde muhabirlikten yazı işleri müdürlüğüne kadar her seviyede çalışan Orhan Koloğlu, altmışlardan itibaren dünyanın dört bir tarafında basın ateşeliği yaptı, Fransa’nın Strasbourg Üniversitesi’nde tarih doktorası verdi, Türkiye’deki ve Türkiye dışındaki üniversitelerde hocalık etti, bir ara Basın-Yayın Genel Müdürü oldu ve ardarda eserler yazdı.

        Çok sayıda kitabı olan Orhan Koloğlu’nun eserlerinin özelliği, öncelikle belgeye dayanmalarıdır. Senelerce kaldığı yabancı memleketlerin arşivleri ile kolleksiyonlarını titizlikle taraması sayesinde sahip olduğu şahsî evrak hazinesinin bunda önemli rolü vardır ve eserlerinde verdiği bilgiler ile yorumları da bu yüzden gayet sağlamdır.

        Orhan Koloğlu, gazetecilikten geldiği için Türkçe’yi rahat kullandı, yani eserlerini anlaşılmaz ve sıkıcı bir akademik üslûpla değil, açık ve berrak şekilde yazdı. Okuyucu için büyük kolaylık olan bu gazeteci bakışı sadece üslûbunda değil, keyifli ve zevkli konu seçiminde de kendini hemen belli etti. “Abdülhamit ve Masonlar”, “İttihatçılar ve Masonlar”, “İlk Gazete, İlk Polemik”, “Türk Güreşi”, “Curnalcilikten Teşkilât-ı Mahsusa’ya”, “Reklâmcılığımızın İlk Yüzyılı” gibi kitapları ve daha birçok eseri hem konu, hem de bilgi bakımından merakla okunacak çalışmalardır.

        HİLÂFET MESELESİNİN ASLI

        Koloğlu çok eser yazdı, ciddî araştırmacılara çok şeyler öğretti ve hem yazmaya hem de öğretmeye devam ediyor ama geçmişi “hesaplaşma” vasıtası olarak kullanan kesim onun eserlerinden maalesef istifade etmedi...

        Belki okumaya üşendiklerinden, belki de ortaya koyduğu gerçekler işlerine gelmediği ve etrafta “üstad” pozları atmalarına yaramayacağı için...

        Orhan Koloğlu’nun eserleri arasında ikisinin yeri bence ayrıdır: Sultan Abdülhamid hakkında bundan seneler önce yayınladığı ve hükümdarı tamamen tarafsız şekilde anlattığı “Abdülhamit Gerçeği” ile Hilâfet meselesi hakkında günyüzü görmemiş kaynakları kullandığı “Gazi’nin Çağında İslam Dünyası”...

        Abdülhamit Gerçeği” hükümdarı konu alan kitaplar arasında belki de en mükemmelidir ve son senelerde efsanevî bir şahsiyet hâline getirilmesine çalışılan Sultan Abdülhamid bu eserde ifrata yahut tefrite sapılmadan, lehinde veya aleyhinde söz edilmeden, “olduğu gibi”, yani “önemli bir Türk devlet adamı” kimliği çerçevesinde anlatılmıştır. “Gazi’nin Çağında İslam Dünyası” ise, Hilâfet’in İngiliz baskısı ile kaldırıldığı yolundaki iddianın aksine, İngiltere’nin halifeliğin lâğvedilmesinin ardından Hind Müslümanları’nın muhtemel başkaldırılarından hissettiği endişeyi mükemmel şekilde nakleder.

        LEVENDLERİN SOYUNDAN

        Tarihçi Kitabevi, geçtiğimiz hafta Orhan Koloğlu’nun yeni bir eserini yayınladı: “Türk-Arap İlişkileri Tarihi”...

        Bu alanda daha önce de hayli yayın yapıldı ama Koloğlu’nun bu son kitabının önemli tarafı, mevzuyu İslamiyet öncesinden Arap Baharı’nın nihayetine kadar nakletmesi... Konunun meraklıları, Türkler’in İslamiyet’i nasıl kabul ettiklerini, “hasta adam” dönemini, Panislamizm çabalarını, Sultan Abdülhamid’in “İttihad-ı İslam” politikasını, Birinci Dünya Harbi senelerinde karşılaştığımız ama şimdilerde “hiç yaşanmadığı” iddia edilen Arap İsyanı’nı okuyabilir, hattâ Mekke Şerifi Hüseyin’in isyan bildirisinin orijinalini de görebilirler...

        Barbaros Hayreddinler’e ve Turgut Reisler’e levend yetiştiren “Kuloğulları” ailesinden gelen Orhan Ağabey’i böylesine önemli bir eser yazdığı, Tarihçi Kitabevi’nin sahibi Necip Azakoğlu’nu da eseri yayınladığı için tebrik ediyorum. Gönül ister ki, üstadın Lübnan’da basılan “Le Turc dans la Presse Française”, yani “Fransız Basınında Türk” isimli doktora tezinin Türkçe tercümesi de çıksın...

        Diğer Yazılar