Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HAFTADA bir veya iki defa birileri arar, falanca konuda hazırladıkları proje konusunda benimle görüşmek isterler ama bu işlere kapımı her zaman kapalı tuttuğum için başarılar diler ve görüşemeyeceğimi söylerim.

        Bazen bir başkası telefon eder, söze “Çok önemli bir proje üzerinde çalışıyoruz, sizde olduğunu bildiğimiz falancaya ait elyazması eseri yayınlamak istiyoruz, bir görüşsek...” diye başlayınca çileden çıkar, “Sana ihtiyacım mı var, benim elim kalem tutmuyor mu?” deyip nezaketi bir tarafa bırakır ve telefonu kapatırım.

        Herhangi bir bakanlıkta, üniversitede, özellikle de kültür işleri ile uğraşan bir dairede üst düzey bir makama mı tayin edildiniz? Koltuğunuza belki oturmuş, belki de oturmaya henüz vakit bulamamışsınızdır ama odanız bir elleri ile dosyalar, diğer elleri ile de filânca milletvekilinin yahut falanca partinin il başkanının kartvizitini uzatıp projelerine destek, yani “para” isteyenlerle dolar! Adamları başınızdan savmak için “Göreve henüz yeni başladım, sistemin işleyişini pek bilmiyorum, birkaç hafta sonra tekrar görüşsek...” diye nezaket yollu birşeyler söylediğinizde suratlarını asıp giderler ama ertesi gün yine ve mutlaka kapınızdadırlar! Sözü hiç eğip bükmeden “Kardeşim böyle hayallere harcayacak paramız yok” dediğiniz takdirde de “Yani sana bu işi yaptırmak için Bakan Bey’e mi gidelim?” cevabını verenleri bile çıkar.

        “DİJİTAL” DENDİ Mİ, TAMAMDIR!

        Bu söylediklerim öyle hayalî falan değil; bazı dostlarımın hergün yaşadığı hadiseler ve onların anlattıklarını naklediyorum. Zaten projeleri için beni bile bu kadar aradıklarına göre vekil-vü- kelâya, belediyelere, Kültür Bakanlığı’na, velhasıl bütün bürokratlara Allah kolaylık versin!

        Son birkaç sene içerisinde bir “projeler diyârı” olduk! Millet proje hazırlayıp resmî dairelerde ve belediyelerde para bulma turuna çıkıyor, destek sağlayabilenler kuşeye basılmış birkaç sayfalık birşeyler çiziktiriyor, içerisinde iki-üç fotoğrafın yeraldığı vasat bile sayılmayacak yayınlar ile ucuz filmler yapıp bazen harçlık, bazen de servet kazanıyor; “yayına hazırlayan” unvânını takınmış olan zevat da elâlemin kitaplarını güya gözden geçirip berbad ediyor.

        En kârlı projelerin başında “dijital” işine dayalı göz boyama çabaları var, zira “dijital” denince belediyelerin de kamu kuruluşlarının da akılları başlarından gidiyor! İşin içine teknoloji giriyor ya, bir heyecan, bir heves, sormayın! O zamana kadar hiçbir işe yaramamış ve bundan sonra da yaramayacak arşivler ucuz tarayıcılardan geçirilip sonuna da karmakarışık bir fihrist ilâve edildi mi, buyurun size mükemmel bir dijital proje eseri! Dijitalleşen arşivin faydalı olması yahut kullanılma ihtimalinin bulunması ise hiç mühim değil, mesele projenin iki tarafı da tatmin ve memnun etmesi...

        Projeler arasında hakikaten faydalı olanları yok mu? Tabii ki var; ciddî vakıflar ile aklıbaşında üniversiteler tarafından yapılan ve “helâl olsun” dedirtenleri az da olsa var ama geri kalanları proje falan değil, sadece gelir kaynağı!

        2010’DAN NE KALDI? HİÇBİRŞEY!

        Hatırlarsınız: İstanbul bundan yedi sene önce, 2010’da Almanya’nın Essen ve Macaristan’ın Peç şehirleri ile beraber “Avrupa Kültür Başkenti” ilân edilmiş ve dünya kadar proje hazırlanmıştı. Projelere para lâzımdı, hem devletten alınmış, hem de 5706 sayılı kanun uyarınca yapılan yasal düzenleme ile benzin ve motorin satışından ayrılan yüzdeler o işe aktarılmıştı.

        2010’daki dünya kadar projeden bugünlere ne kaldı bilir misiniz?

        Hiçbirşey! Almanlar aynı sene bir zamanların sanayi şehri olan Essen’i ayağa kaldırıp sanat beldesi hâline getirdiler, Macaristan’ın Peç’i turist cenneti oldu ama biz 2010’u balık-ekmek festivalleri ve tangur-tungur sokak konserleri ile geçirip paraları bir güzel çarçur ettik.

        1996’da “Habitat” uğruna ciddî bir servet harcayıp kalıcı bir iş yapmamamız gibi...

        Anayasa değişikliğinin getireceği faydalardan biri de işte burada: Bakanlar artık Meclis dışından atanacakları için bu gibi faaliyetlerin hayata geçirilmesi, yani devletten mutlaka birşeyler kopartılabilmesi için yapılan siyasî baskılar en aza inecek ve belediyelerin destekleyeceği projelerin dışındaki bu para ve zaman israfından bir nebze de olsa kurtulabileceğiz.

        Diğer Yazılar