Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Topkapı Sarayı’nın Kutsal Emanetler Dairesi’nde geçen Cuma günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile az sayıda kişinin katıldığı ama sessiz sadasız yapılan bir merasim vardı: “Hırka-i Saadet Ziyareti Merasimi”...

        İstanbul’da, Hazreti Muhammed’e ait olduğuna inanılan, isimleri “Hırka-i Saadet” ve “Hırka-i Şerif” olan iki ayrı hırka vardır ve bilmeyenler bu hırkaları hep karıştırırlar.

        Yavuz Sultan Selim’in Mısır seferinin ardından İstanbul’a getirdiği “Hırka-i Saadet”, Topkapı Sarayındadır; Hazreti Muhammed tarafından Kaab bin Zuheyr’e hediye edilmiştir, kat kat bohçalara sarılmıştır, bohçalar bir sandukaya konmuştur ve sanduka sarayın Kutsal Emanetler Dairesi’nde altın bir çekmece içerisindedir. “Hırka-ı Şerif” ise Fatih’te bu isimi taşıyan camide muhafaza edilen ve Hazreti Muhammed’in Veysel Karanî’ye verdiği hırkadır.

        İmparatorluk senelerinin en önemli protokol törenlerinin başında gelen “Hırka-i Saadet Ziyareti Merasimi”nin vaktiyle nasıl yapıldığını kısaca anlatayım:

        YAKASINDAN ÖPÜLÜRDÜ

        Padişah, her Ramazan’ın onbeşinci günü hırkanın bulunduğu mekâna gider, çekmeceyi, sandukayı ve bohçaları teferruatlı bir merasimle bizzat açar, hırkayı sağ omuzundan önce padişah, sonra da devlet erkânı öper, yanaklarına ve alnına değdirirler, altın çekmece yine uzun protokollerin ardından kapatılırdı.

        1854 Ramazan’ında yapılan Hırka-i Şerif ziyaretine katılan protokol mensuplarının listesi (Başbakanlık Osmanlı Arşivi, A.TŞF.9/97).

        Ama, hırkanın yakası öyle şappadanak öpülmez, her ziyaretçi için yaka kısmına üzerinde ağaç baskısı yazıların bulunduğu ve ismine “destmâl-i şerif” denen pamuktan dokunmuş mendil boyunda bir kumaş konur, hırkaya temas etmiş olan destmaller vefatlarından sonra kefenlerinin içerisine, cenazelerinin yüzüne örtülmesi için öpenlere hediye edilirdi.

        Geçen Cuma günü Topkapı Sarayı’nda Cumhurbaşkanı’nın da katıldığı merasim hakkında bazı gazetelerde “destmal programı” şeklinde komik görünen ama aslında elîm bir bilgisizliği gösteren başlıklarla çıkan ziyaretin aslı bu idi. “Destmal programı” diye bir şey mevcut değildi, yapılan “Hırka-i Saadet Ziyareti Merasimi” idi ve ziyarete katılanlara dağıtılan destmallerde de öyle sıra sıra âyetler ve şiirler yoktu. Sadece orta kısımda bir âyet, etrafında da her satırı bir uca gelecek şekilde “Peygamberlerin iftiharı olan Hazret-i Muhammed’in ayaklarının altına gökyüzü halı bile olamaz. Yüz sürüp kenarından öperek, ümmetine şefaat eden Peygamber’e niyâzını arzet” mânâsına gelen “Hırka-i Hazret-i Fahr-i Resûl’e / Atlas-ı çarh olamaz pây-endâz / Yüz sürüp zeylini takbîh ederek / Kıl şefîü’l-ümeme arz-ı niyaz” dörtlüğü vardı.

        KÖKLÜ DEVLETİN GELENEĞİ

        Topkapı Sarayı’nda geçen Cuma günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da iştirak ettiği ve basına kapalı olarak yapılan “Hırka-i Saadet Ziyareti Merasimi” nin ayrıntılarını vermeyecek, o gün geçmişi asırlar öncesine dayanan bazı kuralların uygulandığını söylemekle yetineceğim...

        Ama, geçen günkü merasimin çok önemli bir başka özelliği daha var:

        Yukarıda da söyledim: Hırka-i Saadet Ziyareti, imparatorluk dönemimizde Ramazan’ın onbeşinde yapılan ve asırlar boyunca aksatılmadan devam eden çok önemli bir protokol faaliyeti idi. Son hırka ziyareti merasimi 1922 Mayıs’ındaki 1340 Ramazan’ında olmuş, Cumhuriyet’in ilânının ardından uzun seneler kapalı kalan Kutsal Emanetler Dairesi ancak 1964 Temmuz’unda açılabilmiş, hırka sonraki yılların Ramazan aylarında dar bir çevre için açılmış ama devletin başındaki kişinin de iştirak ettiği bir “Hırka-i Saadet Ziyareti Merasimi” hiç yapılmamıştı.

        Topkapı Sarayı’nın Kutsal Emanetler Odası’nda geçen Cuma günü yapılan merasim işte bu yüzden, yani tam 95 sene aradan sonra ilk defa icra edilmesi bakımından önem taşıyor...

        Köklü devletler, asırlar öncesine dayanan geleneklerini her vesile ile devam ettirirler. Bizde devletin geçmişini ve gücünü gösteren geleneklerden birinin 95 sene ara ile de olsa yerine getirilmesi, her bakımdan hoş bir hadisedir!

        Diğer Yazılar