Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi bir soru önergesi vermiş, Meclis Başkanı İsmail Kahraman’dan Meclis Kütüphanesi’nde Atatürk aleyhindeki bazı kitapların bulunmasının sebebini açıklamasını istemiş...

        Gamze Hanım, önergesinde kitapların yazarlarının isimlerini de verdikten sonra “Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına, Ulusal Kurtuluş Savaşı’na ve Cumhuriyet’e düşmanlık eden bu şahıslara ait kitapların Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesi’nde yer almasına niçin izin verildiğini”; bu kitapların komisyon kontrolünden geçip geçmediğini, Meclis Başkanı’nın bu vaziyetten rahatsızlık duyup duymadığını ve kitapların “Meclis Kütüphanesi’nin raflarında kalmasına göz yummaya devam edip etmeyeceğini” soruyor.

        En başta Dr. Rıza Nur’un “Hayatım ve Hatıratım” isimli sayıklamaları olmak üzere önergede isimleri geçen yazarlar ile hiçbir zaman aynı görüşte olmadım, yazdıklarının tamamen zıt fikirlere sahip oldum, düşüncelerine her vesile ile karşı çıktım, milleti yanlış bilgilendirmeleri konusunda “Bu adamlar nesilleri zehirliyorlar” diyerek kendi çapımda mücadeleye çalıştım ama hiçbir zaman “Kitaplarını yasaklayın, kaldırın, atın, yakın, yokedin” gibisinden sözler etmedim.

        AHLÂKÎ MECBURİYET

        Hattâ, kendi kitaplarımın bibliyografyalarında bu kişilere ait eserlerin isimlerini görüp “Karşı çıktığın adamların yazdıklarına kitabında neden yer veriyorsun?” diye soran arkadaşlarıma “Onlarla aynı kanaatte olmadığım için kitaplarını yok mu sayacağım? Yazdıklarından bahseder ama karşı olduğum hususları da sıralarım. O yayınlardan da bahsetmek ahlâkî mecburiyettir” cevabını veririm.

        “Üstad” havalarına bürünüp dolaşmak, kendisine şuursuzca bağlı bir mürid güruhu yaratmak ve bu vesile ile bol bol da para kazanmak maksadı ile memlekete, devletin kurucularına ve kuruluş dönemine karşı ağır sözler eden zararlı, hattâ “muzır” kitapların henüz berraklaşmamış zihinlerin yoldan çıkmasına mâni olmak maksadı ile okul kitaplıklarına ile küçük çaptaki halk kütüphanelerine konması ve “Buyrun okuyun ve siz de memlekete veryansın edin” denmesi tabii ki yanlış ve olmayacak bir iştir.

        Ama önergede bir ortaokulun yahut lisenin okuma odasından değil, Türkiye’nin en önemli ve zengin kitaplıklarından birinden, Meclis Kütüphanesi’nden sözediliyor!

        Türkiye’de çıkan bazı kitapları mahkeme kararı ile yasaklanmış olsalar bile imkânlar elverdiği takdirde alıp kolleksiyonuna dahil etmek, Meclis Kitaplığı’nın zaten vazifesidir. Böyle bir kütüpanede sadece Atatürk ve İstiklâl Harbi’ne muhalif olanların değil, faaliyetleri ile memlekete büyük zararlar vermiş kişilerin yazdıklarının bile bulunması da bilimsel gerekliliktir.

        OKUMAYAN, YAZAMAZ!

        Dolayısı ile milletvekillerinin, gazetecilerin ve Meclis Başkanlığı’nın araştırma izni verdiği her araştırmacının çalışabildiği bu ihtisas kütüphanesinde kitapların yasaklanmasına kalkışmak, yazarı ile konusu kim ve ne olursa olsun bir yayını ortadan kaldırmak, gelecekte yapılacak olan araştırmaları, meselâ seneler sonra 2000’lerin Türkiyesi üzerinde çalışmak isteyen bir araştırmacının yolunu daha en baştan kesmek ve peşinen kaynaksız kalmaya mahkûm etmek demektir.

        Mantığa bakın! Hemen her memleketteki yayınları biraraya getirmeye çalışan Washington’daki Kongre Kütüphanesi, Türkiye’deki seçim broşürlerinden film afişlerine ve sokaklarda dağıtılan el ilânlarına kadar basılmış ne kadar malzeme varsa kolleksiyonuna katmaya çalışıyor, bizde ise bir milletvekili bazı yayınların Meclis Kütüphanesi’nde bulunmasına karşı çıkıyor ve “Bu kitapları niye alıyorsunuz?” diye soruyor!

        İlle de muhalefet mi edeceksiniz? Kitapların kütüphanede bulunmasına değil, kendisi ile aynı görüşteki yazara maddî destek sağlamak için her yayından on-onbeş adet alınmış olmasına karşı çıkın!

        Düzgün yazabilmek için çok okumak şarttır; gereği kadar okumayanlar yazarken doğru-dürüst cümle kuramazlar ve yazabilmenin önündeki engellerden biri de yasaklamalardır...

        Bunun böyle olduğunu, kitap yasağını savunan soru önergesinin “Filânca ve falanca gibi isimlerin kitaplarının da yer aldığı kitapların...” şeklindeki kelime tekrarı ile meflûç, yani felçli bozuk düzen Türkçesi zaten gösteriyor!

        Diğer Yazılar