Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        GEÇEN hafta Taksim Meydanı’nı yazdım, AKM’nin yıkılması üzerine Taksim’in ferahladığını söyledim ve “Koskoca İstanbul’da AKM için yer mi bulunmaz? Yenisini Taksim’e değil başka yere inşa edelim, meydan bir şeye benzeyecek gibi olmuşken böyle bırakalım ve güzel hâle getirelim” dedim...

        Azîz dostum Fatih Altaylı bu yazım üzerine bana dokundurmak ihtiyacını hissetti ve “fikir değişimi yaşadığımı”, “daha önce söylediklerimin şimdi tam tersini savunduğumu” iddia etti. Öküzün altında buzağı arayan internetteki dedikodu siteleri de hemen Fatih’in yazısının üzerine atladılar ve güya yaşadığım “fikir değişimini” ballandıra ballandıra anlatmaya başladılar...

        Taksim hakkındaki düşüncelerim hiç değişmedi Fatihçiğim, değişen Taksim! Bundan birkaç sene önce ne düşünmüş ve söylemiş isem, şimdi de aynını düşünüyor ve söylüyorum. O zaman Topçu Kışlası’nın yeniden inşa edilmesini savunuyordum, zira AKM bütün çirkinliği ile ortada duruyordu, tepki endişesi ile yıkılamıyordu, AKM’li bir Taksim’in birşeye benzemesi ihtimali yoktu ve meydan ancak şık bir yapının, meselâ soğan kubbeli zarif kışlanın yeniden inşası ile hâle-yola gelebilirdi...

        BÖYLE BİRŞEY YAZMADIM!

        Ama aradan zaman geçti, şartlar değişti, AKM çok şükür yıktırıldı ve Taksim nefes almaya başlayınca AKM’nin makyajlısını inşa etmek yerine meydanın genişletilmesinin daha iyi olacağını yazdım. Fakat AKM ille de Taksim’e dikilip meydan yine eski kasvetine bürünecek olursa kışlanın da inşa edilmesi gerektiğini savunurum, zira AKM’li bir Taksim’in meydanlıkla yine uzaktan-yakından bir alâkası olmayacaktır!

        Mesele işte budur; yani değişen benim kanaatlerim değil, Taksim’in görüntüsüdür!

        Fatih, benim “Batı’da meydanların çevresi büyük binalarla çevrili olur ve meydana meydan vasfını onu çevreleyen büyük binalar kazandırır. Öyle sınırları belirsiz meydan olmaz” dediğimi iddia etmiş!

        Açık söyleyeyim: Ben böyle bir söz etmedim, bu şekilde bir yazı yazmadım, zaten “meydanların büyük binalarla çevrili olduğu” gibisinden bir tuhaf iddiayı bana mâletmenin pek akıl kârı olmaması bir tarafa, benim gibi Türkçesine itina gösteren birinin iki cümlede dört defa “meydan” kelimesini kullanması da mümkün değildir!

        Fatih, zannedersem bundan birkaç sene önce yazdığım bir yazıda geçen “AKM’nin orada zebellâh gibi dikilen enkazı kaldırılıp yerine estetik bir bina inşa edilmeden ve meydan sınırları belirlenip kimlik verilmiş doğru dürüst bir yer hâline getirilmeden, Taksim’in birşeye benzemesi ihtimali hiç mi hiç yoktur!” şeklindeki cümlemi görmüş, bunu yazısında naklettiği biçime, yani “Meydanlar büyük binalarla çevrili olur” hâline getirmiş...

        ALLIKLI, RİMELLİ KOKOŞ!

        Bu cümlemi “Meydana meydan vasfını onu çevreleyen büyük binalar kazandırır” diye anlamanın iki sebebi vardır: Okuduğunu anlamamak yahut alelâcele yazmak!

        Fatih’in okuduğunu anlamaması ihtimalinin değil üzerinde durulması, düşünülmesi bile saçmadır. Dolayısı ile geriye ikinci ihtimal, yani alelâcele yazmak neticesinde alıntı yapılan ifadeyi bozarak yanlış isnadda bulunmak kalır ki, olan da budur!

        Şimdi geçen hafta serdettiğim fikrimi yeniden ifade edeyim:

        Mâlum mezbeleden kurtulup rahatlayan Taksim’e eskinin suratsız ve kaknem AKM’sinin allıklı, pudralı, rimelli bir kokoşa, hattâ Tevfik Fikret’in ifadesi ile “Bin kocadan arta kalan bîve-i bâkir”e çevrilmiş yeni versiyonunu dikmek hiç de akıl kârı değildir! Taksim’i artık adam gibi bir hâle getirme imkânı elimizdedir ve İstanbul’da bu yeni model şıngır şıngır AKM’nin inşa edilebileceği dünya kadar yer vardır!

        Aziz dostum Fatih Altaylı, “Benim Murat’la lâf yarıştırmam mümkün değil” diye yazmış...

        Neden mümkün olmasın Fatihçiğim? Pekalâ mümkündür, yarıştırabilirsin, hattâ hakikaten bir fikir değişimi geçirmiş isem daha önceleri o zamanlardaki düşüncemle yazdığım bir yazıyı bulup kullanarak beni susturabilirsin... Ama AKM meselesinde olduğu gibi hâlâ aynı fikirde isem, başka mealdeki ifadelerimi hatırında kaldığı şekilde naklettiğin takdirde lâf yarıştırman tabii ki mümkün olamaz!

        Diğer Yazılar