Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Orgeneral Fahrettin Altay, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları’nda büyük başarıları olan bir askerdi. İstiklâl Harbi’nde de önemli kahramanlıklar göstermiş, kurduğu süvari kolordusu ile Yunan birliklerine kök söktürmüş ve İzmir’e giren ilk komutan olmuştu. Bugün, bu çok önemli askerin 1948’de hazırladığı ve zamanın Meclis Başkanı Şükrü Saracoğlu tarafından engellenen “tuhaf” bir girişimini, “Kanunî’den sonraki padişahların kemiklerinin çıkartılarak türbelerinin kütüphane yapılması” teklifinin metnini yayınlıyorum.

        CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan’ın bir seçim konuşmasında ortaya attığı “millet kıraathaneleri” fikri hayli ses getirdi, konu dönüp dolaştı ve “kek” muhabbetine kadar uzandı...

        Bugün bu sayfada, asılları bir tanıdığımda bulunan ve kopyelerini senelerce önce aldığım bir belgeyi yayınlıyorum: Askerlik tarihimizde çok önemli yer edinen, katıldığı bütün savaşlarda üstün hizmetleri görülen ve Büyük Taarruz’un zaferle neticelenmesinin ardından İzmir’e ilk giren süvari birliklerinin kumandanı olan bir generalin, Orgeneral Fahrettin Altay’ın tek parti döneminde, 1948’de CHP Meclis Grubu Başkanlığı’na vermek için hazırladığı bir önergeyi: Kanunî Sultan Süleyman’dan sonra hüküm sürmüş padişahların kemiklerinin çıkartılarak türbelerinin kütüphane hâline getirilmesi teklifini...

        SARACOĞLU ENGELLEDİ

        Teklif metninin altında Fahrettin Altay’ın elyazısı ile olan nottan anlaşıldığına göre önergenin Meclis Grubu’na sunulmasına Cumhuriyet Halk Partisi’nin önde gelen isimlerinden olan, başbakanlık, bakanlık ve Meclis Başkanlığı yapan Şükrü Saracoğlu “Zamanı değildir” diye engel olmuş!

        Fahrettin Paşa, CHP Meclis Grubu Başkanlığı’na vermek üzere hazırladığı önergesinde şöyle diyor:

        “Padişah mezarlarının kapalı durması zaman uzadıkça aksi bir tesir yapmakta olduğu görülüyor; yavaş yavaş bunlar türbeleşiyor ve halkta bunlara hürmet hissi doğuyor. Halbuki Sarı Selim’den başlayan son padişahlardır ki, daha evvelki müessislerin (kurucuların) yaptıkları imparatorluğu yıkmışlar ve millî kültürü eksilterek bu yüce vatan ve milleti çok zayıf bir hâle getirmişlerdir. Bu sebeple mezarlarına tarihî bir kıymet vermek doğru olmaz. Bu hususta kesin bir karar vermek zamanının geldiğine inanıyor ve şu düşüncelerimi arzediyorum:

        1- Selçuklular’dan kalan Konya’daki Alâadin mezarıyla Osmanlı padişahlarından Kanunî Sultan Süleyman’a kadar ilk padişahlar devletimizin kurucuları ve milletimizin kahramanları olduklarından bunların da mezarları muhafaza edilerek umuma açılması.

        2- Diğer bütün padişahlar mensuplarının kemikleri Kanunî Süleyman mezarı yanında açılacak yeni bir mezarlığa nakledilmesi ve başlarına isimlerini gösterir birer taş dikilmesi. Bursa’dakilerin de Sultan Osman’ın yanına nakilleri.

        3- Bu suretle boşalacak binaların kitaplık olarak kullanılması”.

        Paşa, teklifinin altına eski harflerle “1948 senesinde yazmıştım. Bu takriri Meclis’e sunmadan evvel Saracoğlu’na sordum. ‘Zamanı değildir’ deyince vazgeçtim. Keşki verseydim” yazmış ve paraf etmiş...

        Şükrü Saracoğlu’nun 1948 Kasım’ı ile 1950 Mayıs’ı arasında Meclis başkanlığı yaptığı ve Fahrettin Altay’ın önergeyi 1948’de yazdığını ifade etmesi dikkate alınacak olursa, metnin 1948’in son iki ayı içerisinde hazırlandığı anlaşılıyor. Metinde sadece Kanunî’den sonraki padişahların değil, o padişahların türbelerinde bulunan eşlerinin, oğullarının ve kızlarının kemiklerinin de çıkartılması talep ediliyor.

        Fahrettin Altay gibi bir savaş kahramanının bu şekilde bir teklifte bulunması düşündürücüdür. Ama sebebinin üzerinde durmuyor, “Paşa zamanın rûhuna uymuş, o günlerin şartları ve atmosferi içerisinde böyle bir şey yapmayı düşünmüş” demekle yetiniyorum...

        ***********

        YUNAN BİRLİKLERİNİ SÜRÜP İZMİR’İ KURTARAN ÇOK ÖNEMLİ BİR ASKERDİ

        İSTİKLÂL Harbi’nin önde gelen kumandanlarından ve askerî tarihimizin önemli süvarilerinden olan Fahrettin Altay 1880’de Arnavutluk’ta doğdu. 1902’de Harp Akademisi’ni bitirdi ve sekiz sene boyunca Dersim taraflarında görev yaptı.

        AMADEO’DAN DA ÜSTÜN

        Balkan Savaşı’nda Bulgarlar’a karşı savaştı, Birinci Dünya Harbi’ne katıldı, Çanakkale’de, Gazze’de ve daha başka cephelerde savaştı, Kurtuluş Savaşı boyunca cephenin ilk hatlarında görev yaptı ve aynı zamanda milletvekili oldu. Savaş sırasında kumanda ettiği Beşinci Süvari Kolordusu ile Yunan birliklerine büyük zararlar verdi, Büyük Taarruz’un hemen ardından kaçan işgalci birlikleri süvarileri ile kovaladı ve İzmir’e ilk giren komutan oldu. Çok iyi bir asker olduğunda herkesin hemfikir bulunduğu Fahreddin Paşa’nın özellikle de süvariliği, 20. yüzyılın önde gelen süvarilerinden olan İtalyan savaş kahramanı Amadeo Guillet ile mukayese edilmiş, bazı bakımlardan Amadeo’dan daha başarılı olduğu söylenmişti.

        ANILARI ÇOK KONUŞULDU

        Rütbesi 1926’da “Birinci Ferik”- liğe, yani orgeneralliğe yükseltilen Fahrettin Paşa, 1930’daki Menemen Olayı’nın ardından Balıkesir, Menemen ve Manisa’da sıkıyönetim komutanlığı yaptı. Sonraki senelerde İkinci, ardından da Birinci Ordu Kumandanlığı’na getirildi, 1945’te Yüksek Askerî Şûra üyesi iken yaş haddinden emekliye ayrılmasının ardından 1946 ile 1950 arasında da Burdur Milletvekili olarak Meclis’e girdi. 25 Ekim 1974’te İstanbul’daki evinde 94 yaşında vefat eden Altay, Âşiyan Mezarlığı’na defnedildi ve kabri 1988’de Ankara’ya, Devlet Mezarlığı’na taşındı.

        Hatıralarını 1970’te “On Yıl Savaş ve Sonrası” adı ile yayınlamış ve hem Osmanlı’nın son, hem de İstiklâl Harbi seneleri ile Cumhuriyet’in ilk yılları hakkında önemli bilgiler aktarmış ama Paşa’nın damadı ve 1950’lerin meşhur yayıncısı Avni İnsel’in sahibi olduğu İnsel Yayınları’ndan çıkan hatıralar bazı çevrelerde “söylenmemesi gereken ayrıntıları da yazdığı” için tepki ile karşılanmıştı.

        Türk Silâhlı Kuvvetleri’nin 2009’da başlattığı “millî tank” projesi çerçevesinde imal edeceği tanklara, İstiklâl Savaşı’nın bu büyük kumandanının hatırasını yaşatmak maksadıyla onun ismi verildi. “Altay Takları”nın seri üretimine birkaç sene içerisinde geçilecek.

        Diğer Yazılar