Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Bir soy-sop meraklısı olmuşuz ki, sormayın! Habertürk Televizyonu'nda yaptığımız "Tarihin Arka Odası"na her hafta binlerce soru maili gelir. Büyükanneden kalma evdeki eski tabağın kaç para edeceğinden tutun, Türkler tarafından kurulduğuna inanılan ama hepsi hayâlî olan gizli siyâsî örgütlerin faaliyetlerine, hattâ, "Atatürk'ün uzaylı olup olmadığına" kadar binlerce soru... Haftanın hiç değişmez sorusu ise "soyağacı" ile ilgilidir ve seyirsiler her cumartesi gecesi "Şeceremi nasıl çıkartabilirim?", "Ailemiz acaba padişah soyundan mı geliyor?" yahut "Rumeli'ye Konya'dan gitmişiz, Konya'daki 600 sene önceki kayıtlarımızı nasıl buluruz?" diye sorarlar. Nedendir bilmem, özellikle son birkaç hafta içerisinde bu konuda gelen mesajların sayısı öncekilere oranla neredeyse ikiye katlanmış vaziyette. Türkiye'de soyağacı çıkartma konusunun nasıl zor bir iş olduğunu daha önce de yazdım. Fakat "Sen öyle diyorsun ama bizim bakkalın amcasının baldızı bu işin hiç de zor olmadığını söylüyor" veya "98 yaşında iken kaybettiğimiz büyükannem bizim filânca kasabadan geldiğimizi söylüyordu. Kayıtlarımızı bir kasaya kilitlemişler" gibisinden mesajlara bakılırsa, sadece okunmuş ama maalesef anlaşılamamışım! Dolayısıyla, soyağacı çıkartma konusunu yeniden ve en basit şekilde anlatmam gerekiyor: Hristiyan dünyasında, "vaftiz" denilen bir uygulama vardır. Yeni doğmuş çocuk kiliseye götürülür ve orada merasimle bir suya sokulur, bazı dualar okunur ve çocuk böylelikle Hristiyanlığa kabul edilir. Sonra, çocuğun, annesinin ve babasının isimleri o günün tarihiyle kilisenin vaftiz defterine kaydedilir. Bu iş nesiller boyunca yapılageldiği için, özellikle Katolik memleketlerde, vaftiz kayıtları vasıtasıyla soyağacı çıkartmak son derece koladır. Hattâ, bu iş için kurulmuş şirketler bile vardır, müracaatınızı yapıp parasını ödediğinizde kayıtları bulur ve asırlar öncesine uzanan şecerenizi çıkartıverirler.

        HAZIRSANIZ BAŞLAYALIM!

        Ama, vaftiz kaydı gibi bir geleneğe sahip olmadığımız için. bu işin bizde böyle kolayca yapılmasına imkân yoktur ve soyağacı çıkartmak hayli zahmetli, genellikle de başarısız kalmaya mahkûm bir iştir. Hâlâ faal olan vakıf sahibi bir ailenin mensubu iseniz işiniz kolaydır; zira elinizdeki vakıf kaydına göre soyunuz-sopunuz zaten bellidir. Ama "halktan" bir kişi iseniz, herşeyden önce kaydınızın bulunduğu nüfus idaresine gitmeniz ve aile kaydınızı oradan istemeniz gerekir. Eğer kayıtların bulunduğu mekân daha önceleri yangın yahut başka bir tabii âfet neticesinde ortadan kalkmamış ve eski kayıtlarla yenilerinin birleştirilmesi işi tamamlanmış ise, 1860'lara inebilir ve dedelerinizi öğrenebilirsiniz. Beş nesil öncesine ulaşmak merakınızı gidermedi mi? O zaman, Osmanlıca'yı iyi derecede okuyabiliyorsanız İstanbul'daki Devlet Arşivleri'ne kadar uzanın ve "nüfus tahrirlerinde" araştırma yapmak istediğinizi söyleyin.

        ÖNCE ŞANS GEREKİYOR

        "Nüfus tahriri" denen defterler tam bir nüfus kaydı değildir, sadece askerlik ve vergi mükelleflerini belirlemek maksadıyla tutulmuşlardır. Yalnızca erkekler yazılmış, kadınlara yer verilmemiştir. Tahrir defterinde dedelerinizi bulabilmek için ailenizin göç etmemiş olması ve lâkabını da bilmeniz şarttır ve şansınız varsa 1820'lere kadar ulaşabilirsiniz. Ama, nüfus tahrirlerinin çoğunun tasnifi maalesef henüz tamamlanmadığı için büyük ihtimalle pek bir şey bulamazsınız! Şansınız yaver gitti ve önceki asırlara da uzanmak mı istiyorsunuz? O zaman arşivde "âvârız" ve "mufassal tahrir defterleri" üzerinde çalışmanız gerekir ve bu iş son derece profesyonellik gerektirir. Ama unutmayın: Göç etmemiş ve aile lâkabınızın da hep aynı kalmış olması şarttır, şecereye bir kadın girdiği anda da çalışmanız orada noktalanır. Bu şartlara sahip bir aileden geliyorsanız ve çok daha önemlisi, şansınız varsa, 17. asra kadar uzanabilirsiniz. Bütün bunlardan sonra soyağacı meraklılarına naçiz bir tavsiye: Cedleriniz hakkında bildiklerinizle yetinin, bu zahmetlere katlanmayın, zira şansınız on binde birden daha azdır!

        Diğer Yazılar