Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ödevlerini internetten “kopyala-yapıştır” metoduyla yapıp yapmadıklarını ortaya

        çıkartmak maksadıyla hazırlanan bilgisayar programlarının sayısında önemli bir artış varmış ve öğretmenler bu programları geçen yıllara göre çok daha fazla kullanır olmuşlar.

        Maksat, öğrencinin ödevini internet sitelerinden makaslayarak değil, araştırarak yapması, dolayısıyla araştırmaya ve incelemeye alıştırılması. Bu programlar sayesinde ödevin internetten indirilip indirilmediği hemen ortaya çıkıyor ve yapılan çalışma kitaplara dayalı bir araştırma değilse kabul edilmiyor, yani öğrenci ödevini vermemiş sayılıyor. Böyle bir sisteme bizim de çok ihtiyacımız var, üstelik sadece okullarda kullanmak maksadıyla değil, basınımızın, özellikle de gazetelerimizin işin kolayına kaçarak internetten alıp yayınladıkları yanlış bilgileri ortaya çıkarmak için... Adamın biri kalkıyor, internet sitesinde ortaya saçma sapan, yalan yanlış birşeyler atıyor, derken başkaları bu bilginin doğruluğunu tahkik etmeye lüzum hissetmeden aynen alıp kendi sitelerine koyuyorlar ve yüzbinlerce, hattâ milyonlarca hata, bir anda etrafı sarıveriyor. Buyurun, size dört dörtlük, mükemmel bir bilgi kirliliği!

        TIKLAMA İLE İLİM OLMAZ!

        Yapılacak bir araştırmanın mutlaka birinci derecedeki ana kaynaklara dayandırılması gerektiğini, internetin ise ciddî bir kaynak olmadığını; hattâ birçok sitenin kulaktan dolma, yığınla yanlış bilgi verdiğini, bunun bilgi kirliliğine sebep olduğunu daha önce yazmış ve TV’de de söylemiştim. Netice, tıklamayı öğrenme zannedenler, yani internetten indirdikleri hatalarla dolu kırıntıları bilgi niyetine hafızalarına dolduranlar tarafından “teknoloji düşmanı” ilân edilmem oldu.

        Bu kolaycılığın son örneklerinden biri, iki günden bu yana basınımızda arz-ı

        endam ediyor; 1913’te doğup 1960’da bir trafik kazasında can veren ve 20. yüzyıl Fransız edebiyatının çok önemli yazarlarından Albert Camus’nün “Cezayir asıllı” olduğu söyleniyor. Belki okumuşsunuzdur: Fransa

        Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Albert Camus’nün Villeblevin kasabasındaki

        mezarını Paris’e, Fransa’nın önde gelen sanat ve ilim erbâbının defnedildiği

        Pantheon’a nakletmek istedi ve bir tartışma başladı. Camus’nün çocukları, babalarının şöhretten nefret ettiğini söylediler ve mezarın nakline sıcak bakmadılar.

        ANSİKLOPEDİ DEĞİL, ÇÖPLÜK

        Haber, bizim gazetelerde de yer aldı ama nasıl! Güzide basınımız, Albert

        Camus’nün “Cezayir asıllı” olduğunu yazdı. Zira, birçok Türkçe internet

        sitesinde, böyle söyleniyordu. Yabancı dildeki bazı sitelerde işin doğrusu vardı, yani Camus’nün babasının Cezayir’e yerleşmiş ve Birinci Dünya Savaşı’nda cephede ölmüş Alsaslı bir Fransız, annesinin ise İspanyol olduğu anlatılıyordu.

        Ama adına “elektronik ansiklopedi” denen ve maalesef artık sadece şipşakçı

        öğrencilere değil, basınımıza da kaynaklık etmeye başlamış olan bu sitelerin Türkçe tercümelerinde “Cezayir’de yerleşmiş Alsaslı Fransız” sözü basitleştirilip “Cezayirli” haline getirilmiş, dolayısıyla Albert Camus de “Fransızca yazan bir Cezayirli” oluvermişti!

        Albert Camus’nün eserlerini, meselâ “Veba”sını, “Caligula”sını, “Başkaldıran

        İnsan”ını, “Yabancı”sını okumamaları bir yana, yazarın nereli olduğundan bile

        bîhaber bir basın düşünün... Üstelik bu eserlerin Türkçe tercümeleri bir zamanlar binlerce adet satmış ve en güzel tercümelerden birini de, o senelerde bir gazeteci, Oktay Akbal yapmış olsun. Gazetelerimizin düştükleri kültür seviyesini görünce, elden “yazık” demekten başka bir iş gelmiyor...

        Diğer Yazılar