Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Türkiye’nin aleyhinde elinden geleni yapıp başımıza iş açmak için her çeşit çabayı gösterenlerin ilk sırasında kim yeralır?” sorusunun tek bir cevabı vardır: Muhammed bin Zayed! Yani, Abu Dabi’nin veliahd prensi ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin henüz resmen olmasa da şu andaki fiilî idarecisi…

        Yabancı basının “MBS”yi, yani Suudi Veliahdı Muhammed bin Selman’ı sık sık pohpohlamasına bakmayın. Aleyhimizdeki ittifakın ipleri Suudiler’in değil, Emirlikler’in Muhammed’inin elindedir… Adamın her nedense bir Türkiye allerjisi vardır; Mısır’da, Yemen’de, Körfez’de, Somali’de, Libya’da, Ortadoğu’nun herhangi bir yerinde, Afrika’da ve özellikle de darbe sonrasının Sudan’ında aleyhimizde ne gibi işler çevriliyor ve ne tezgâhlar kuruluyorsa hemen hepsi onun eseridir! Hattâ bölgedeki bütün kanlı ve karanlık işlerin içinde bulunan Muhammed Dahlan’ın patronu da Muhammed bin Zayed’dir.

        Abu Dabi’nin 58 yaşındaki veliahd prensinden bahsetmemin sebebi, geçenlerde bir Amerikan ve de bir Türk gazetesinde onun hakkında çıkan bir yazı…

        İlk yazı, NewYork Times’te yayınlandı ama bu yayına “yazı” demek yanlış olacak, zira gazetenin koskoca sayfaları MBS’ye tahsis edildi. “En güçlü Arap idareci MBS değil, MBZ’dir” ana başlığının altında Muhammed bin Zayed’den bahseden birkaç yazı vardı, veliahdın özellikleri anlatılıyor ve hakkında çeşit çeşit yorumlar yapılıyordu… Bu yayından birkaç gün sonra Ertuğrul Özkök, New York Times’da yazılanların bir kısmını “Randevusuna zamanında gelen bir Arap var mıdır?” başlığı altında Hürriyet’teki köşesine taşıdı…

        Unutmadan söyleyeyim: Ertuğrul ağabeyin yazısının başlığındaki “var mıdır?” ibaresinin sonundaki soru işaretini ben ilâve ettim, zira Ertuğrul Bey başlıklarda noktalama işaretlerinin kullanılmasından hoşlanmadığı ve bu işaretlerin “görüntüyü bozduğunu” düşündüğü için her zaman olduğu gibi bu yazısında da soru işareti kullanmamış ve sadece “var mıdır” diye yazmıştı...

        New York Times’ın MBZ hakkında yaptığı şirinliklerin çoğu, Ertuğrul ağabeyin köşesine nakledilmişti… MBZ randevusuna zamanında gelen tek Arap idi, o kadar mütevaziydi ki misafirlerine kahve servisini bizzat yapıyordu, elinin altında 1,3 trilyon dolar vardı, içerisinde yabancı askerlerin de bulunduğu özel bir ordu kurmuş ve bu ordu IŞİD’e karşı NATO ile beraber savaşmıştı ve hükümetindeki bakanların üçte biri kadındı! Öylesine açık fikirli idi ki, memleketine Hündu tapınağı ile kilise yapılmasına bile izin vermişti; memleketinde Wall Street’e benzeyen finansal bir merkez ve New York Üniversitesi ile ortaklaşa bir kampus kuruyor, dünyanın en büyük müzelerinin şubelerini açıyor, protokolden hoşlanmadığı için de torunlarını Disneyland’a gizlice götürüyordu. Amerika’ya hayrandı, Başkan Trump ile ilişkileri çok iyi idi ama Trump hakkında devam eden bir soruşturmada ismi geçtiği için şimdilik maalesef Amerika’ya gidemiyordu!

        Daha neler neler! Türkiye’nin başına çorap örme meraklısı diye bildiğim Muhammed bin Zayed’in aslında nasıl düzgün, hoş ve modern bir zât olduğunu ben Ertuğrul ağabeyin yazısından öğrendim…

        Ama, Ertuğrul Bey’in hakkını yemeyeyim: MBZ’nin Rabia işaretinden nefret ettiğini, Müslüman Kardeşler’in en büyük düşmanı olduğu için General Sisi’yi desteklediğini, İran’a da düşman olduğunu yazdıktan sonra adamın bize karşı hissettiği nefretten “Prens’in Katar’ın yanında yer alan ve Müslüman Kardeşler’i destekleyen Türkiye ile arasının hiç iyi olmadığını söylememe gerek yok” diye nazikçe bahsetmeyi de ihmal etmemişti…

        ZARAFETE BAK, SÜNGÜYE DAVRAN!

        Ama, New York Times’ta Muhammed bin Zayed’den bahseden yazının Ertuğrul Özkök’ün naklettiği şekilde bir güzellemeden ibaret olduğunu zannetmeyin…

        Gazetede MBZ’nin politikaları hakkında adamı memnun edecek sözlerin yanısıra ağır eleştiriler de yeralıyor ve kişiliğinden yer yer alaycı ifadelerle bahsediliyordu ama Ertuğrul Özkök’ün iktibasında bu bahisler yoktu!

        “Neden?” diye merak edebilirsiniz ama merakınızın ardından, lutfen, zamâne modasına kapılıp öyle hemen komplo teorilerine dalmayın!..

        Sebep artık sadece sıradan vatandaşın değil gazetecilerin, politikacıların, akademisyenlerin ve hattâ hemen herkesin uzun yazı okumaması, nisbeten kısa yazıların bile sadece başlıklarına bakılmasıdır ve mâlûm MBZ güzellemesinin altında başka bir sebep aramak lüzumsuzdur!

        New York Times, Muhammed bin Zayed hakkında bakın daha neler yazıyor:: “…Muhammed bin Zayed, Amerika’nın rehberliğinde Birleşik Arap Emirlikleri’nin gücünü yaygın hale getirdi. Şimdi kendisine ait ama kavgacı bir gündemi var ve Başkan Trump da sanki onu takip ediyor gibi.

        …Prens, Arap dünyasının demokrasiye henüz hazır olmadığına ve yapılacak bütün seçimleri İslâmî kesimin kazanacağına inanıyor. 2007’de Amerikalı yetkililer ile görüşürken ‘Seçimlerde her İslam ülkesinde aynı sonucu alırsınız. Ortadoğu, Kaliforniya değildir’ demişti.

        …Muhammed bin Zayed, Amerikalılar’a İran’ın ve Müslüman Kardeşler’in karşısında kendisine müttefik olarak İsrail’i gördüğünü söyledi, İsrail de ona kâfi derecede güvendiği için F-16’ların modernleştirme teknolojisi ile cep telefonları için casus yazılım programı sattı…

        …Amerika’nın Abu Dabi’deki eski büyükelçisi Richard Orson “Ortadoğu’da bir şey yapmanız gerektiğinde Emirlikler’in isteğinizi yerine getireceği bilinen birşeydir” diyor. Mısır’da Müslüman Kardeşler’e karşı 2013’teki darbeyi destekleyen Prens şimdi Afrika Boynuzu’na korsanlarla, ardından da aşırı dincilerle mücadele etmeleri maksadıyla kuvvet gönderiyor, Aden Körfezi’nde de ticarî liman yahut askerî üs kurabilmek için temaslarda bulunuyor”.

        Bu kadarla kalsa, iyi… New York Times, Muhammed bin Zayed’in Suudi Arabistan’daki iktidar mücadelesine de daldığını, Suudi veliahdı Muhammed bin Selman için Washington’da lobi şirketlerini devreye soktuğunu, her iki Muhammed’in 2015’te beraberce işgal edip sivil can kayıplarına sebep oldukları Yemen’i bataklığa çevirdiklerini, Katar’a karşı yine beraberce ambargo başlattıklarını, Abu Dabi Prensi’nin Rusya’da gizli işler çevirdiğini, Suudi veliahdının muhalif gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülmesi emrini desteklediği için prestij kaybına uğramasına rağmen Trump’tan gelen desteğin devam ettiğini söylüyor…

        New York Times bütün bunların ardından Temsilciler Meclisi Üyesi Ro Hanna’nın “Medenî dünyanın her kuralını ihlâl eden Birleşik Arap Emirlikleri’ni dünyanın vicdanında bir leke” gibi gördüğünü ve eski bir CIA mensubunun da Muhammed bin Zayed’i anlatırken “Makyavel gibi düşünür ama genellikle Mussolini gibi hareket eder” dediğini söylüyor…

        Dünya üzerinde randevusuna zamanında gelen tek Arap olan ve misafirlerine kahve servisini bizzat yapan Muhammed bin Zayed ne kadar hoş, zarif ve mükemmelmiş değil mi?

        Diğer Yazılar