Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Eski şiirde “Harf-i şın sığmaz o şîrin diline” diye bir mısra vardır. Şair gönül verdiği güzeli anlatırken “O şirin diline ş harfi sığmaz”, yani “Ş’yi telâffuz edemez” demektedir.

        Bahsedilen kadın bir Rum dilberidir, zira o dönemin imparatorluk coğrafyasında “ş” diyemeyenler sadece Rumlardır. “Ş”yi hâlâ söyleyemez, “s” diye telâffuz ederler; "paşa"yı "pasa", “şapka”yı “sapka”, “şiir”i “siir”, “kış”ı “kıs”, “şişe”yi “sise”, “şarkı”yı “sarkı”, “şaşkın”ı “saskın”, “şiş”i “sis”, “duş”u “dus” yaparlar. Sadece Türkçe değil, diğer dillerde de başında, ortasında yahut sonunda “ş” olan kelimeler, Rum ağzında aynı şekilde “s”ye dönüverir.

        Son senelerde gittikçe fukaralaşıp 100-150 kelimelik bir kabile dili hâline gelen Türkçe, şimdi de bir Rum telâffuzu istilâsına uğradı; “ş” harfi özellikle de genç kızların dilinde “s” oluverdi! Artık teşekkür edilmiyor, “tesekkür” ediliyor; garsondan “şarap” yerine “sarap” isteniyor, havaların serinlemesi için “kıs”ın gelmesi bekleniyor, sabahları “is”e gidiliyor, rüzgâr eserse omuzlara bir “sal” atılıyor, çöpler “les” gibi kokuyor, hastalanmamak için “ası” olunuyor, hele o gıcık olunan “essoğluessek” herif yok mu!

        REKLAM

        Abartmıyorum... Çarşıda, pazarda, kafede ve TV’lerdeki konuşmalara dikkatle kulak verdiğiniz taktirde özellikle de genç kızların tamamına yakınının “ş” diyemediğini, “ş” yerine “sssss” diye tısladıklarını farkeder ve şayet Türkçe’ye itina gösterenlerden iseniz hafakanların bastığını hissedersiniz!

        Pro-dental olan, yani ağzın ön kısmı, dudaklar ve dişler kullanılarak konuşulan Türkçe şimdilerde sadece burundan telâffuz edilen bir dil hâlini almak üzere ve bunun en mükemmel örneği de TV dizilerindeki konuşmalar. Oyuncunun erkeği de, kadını da güya birşeyler söylüyorlar ama ortada kelime falan yok, mırıldanmadan ibaret bir harfler yığını işitiliyor, sesler burundan “nnnnnnnnnnnn” diye geldiği için ne dendiği belirsiz; özen göstermeden, anlaşılmaz şekilde alelâcele sarfedilen ve son bir veya iki hecesi mutlaka yutulan tuhaf bir geveleme var, o kadar! Üstüne üstlük, dizilerin genel derdi olan ses kayıtlarının beceriksizce yapılması yüzünden kimin ne dediğini, bu peltek gevelemelerin ne mânâya geldiğini anlayabilene helâl olsun!

        TENBELLİK, ESTETİK VE ŞIMARIKLIK…

        “Ş” ârızasının neden erkeklerde değil de genellikle hanımlarda daha yaygın olduğunun sebebini bilmiyorum. Büyük ihtimalle doğru dürüst konuşmaktan âciz bir çevrede yetişmek, dolayısı ile harflerin mahreçlerinden bîhaber olmak yahut söylenmesi biraz uğraşma gerektiren “ş” yerine daha kolay olan “s”yi tercih etmek, yani tenbellik veya buruna yapılmış estetik müdahalenin konuşmanın canına okuması ve belki de Türkçe’yi İngilizce gibi telâffuz etme şımarıklığı...

        “İstanbul telâffuzu” derdinde falan değilim, zira o telâffuz çok zaman önce rahmetli oldu, hattâ gelmesi yakınlaştı! Bugün bu telâffuzu hayal etmek sadece bir safdilliktir ama bugün konuşulduğu zannedilen Türkçe’nin anlaşılmaz hal alması, meselâ “ş”nin kaybolmak üzere olması başkadır, felâketten de öte bir derttir!

        Bir zamanların şık, zengin ve gayet âhenkli lisanı olan Türkçe’nin başına 1960’lardan itibaren bir işler geldi, önce o zamanki Türk Dil Kurumu’nun saldırısına uğradı, uydurulan takır-tukur kelimeler dilin âhengini kakofoniye çevirdi, kelime dağarcığı azaldıkça azaldı, lisan fakirleştikçe fakirleşti ve nihayet 150, haydi bilemediniz 200 kelime ile konuşulan bir seviyeye inip yerlere serildi.

        Artık harfleri bile doğru dürüst telâffuz edilemeyen, içerisine Palikarya ruhu kaçmış çağdaş bir Türkçemiz var… Kutlu, mutlu ve hayırlı olsun!

        Diğer Yazılar