Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BUNDAN üç sene önce Neslişah Sultan'ın, yani son padişah Sultan Vahideddin ile son halife Abdülmecid Efendi'nin o sırada hayatta bulunan tek torunları Neslişah Osmanoğlu'nun biyografisini yazıyordum...

        Böyle bir biyografide, Neslişan Sultan'ın annesinin babası Sultan Vahideddin kadar babasının babası Halife Abdülmecid Efendi'nin önemli bir yeri vardı. Sultan'ın gençlik yılları Nice'de sürgünde yaşayan Halife'nin yanında geçmişti ve hem eğitimi, hem de kişiliği üzerinde Abdülmecid Efendi'nin önemli tesiri vardı.

        Kitabı yazdığım sırada rahmetli Neslişah Sultan büyükbabasının hem kendisinde bulunan belgelerini istifademe açtı, hem de yakın akrabalarında bulunan arşivi görmemi sağladı. Sayesinde elimden Halife Abdülmecid'e ait bir hayli evrak, mektup, şiir, beste ve çok sayıda tablo ile desen geçti.

        Halife'nin yazışmalarının çok az bir kısmını 2011'de çıkarttığım "Neslişah"ta kullandım, kullanmadığım

        yüzlercesini de sonraya bırakıp yazıp yazmamaya hâlâ karar veremediğim' Abdülmecid Efendi biyografisi için bir tarafa ayırdım... "Neslişah"! kaleme alırken Halife'nin ressamlığından bahsetmemem mümkün değildi. Kitapta ressamlığına kısa da olsa yer verdim ve geçen hafta bir müzayedede satılan ama birkaç günden buyana "Bu resim Halife'nin mi, yoksa bir başkasının mı?" tartışmalarına sebep olan "Avluda Kadınlar" tablosunu kitapta kullanmak istedim....

        Tablonun elimizde fotoğrafları da vardı ve hangi ailenin kolleksiyonunda bulunduğunu Halife'nin ailesi de, ben de zaten biliyorduk... Neslişah Osmanoğlu, üstelik Halife'nin tablosunda görünen saray kadınlarının bazılarını bizzat tanımış ve 1930'lu senelerde artık yaşlı birer hanım olan o saray kadınlarından bazıları ile beraber yaşamıştı...

        TABLONUN ASIL İSMİ

        Ve, bir ayrıntı: Bugün "Avluda Kadınlar" denen tabloyu Halife'nin torunları "Harem" ismi ile bilir ve tablodan "Büyükbabamızın Harem'i" diye bahsederlerdi...

        Neslişah Sultan, tabloyu kitabımda kullanma düşünceme karşı çıktı, "Sakın haaa!" dedi, burada yazmama gerek olmayan sebeplerle kitapta tablodan bahsetmemi bile istemedi ve "Avluda Kadınlar": yahut "Harem"i, "Neslişah"ta kullanmadım!

        Ben resim konusunda uzman değilim, hattâ daha açık söyleyeyim, evrensel boyutta bir Türk resminin mevcudiyetine de inanmam ama sadece bir ressam hakkında konuşabileceğimi düşünürüm: Bilinen ve bilinmeyen tabloları ile arşivini en geniş şekilde görme şansını bulmuş kişilerden olmam sayesinde Halife Abdülmecid Efendi hakkında...

        Abdülmecid Efendi'nin resimdeki ilk dönemi tamamen oryantalist çizgidedir ve bu dönemdeki eserleri İslâm dünyasını görmeden yahut görmelerine rağmen olmasını hayal ettikleri şekilde çizen batılı ressamların tablolarını andırır.

        1900'lerin ilk senelerinden itibaren oryantalist üslûptan çıkıp kendi tavrını bulma aşaması gelir; en meşhur eserlerinden olan "Sis", "Sarayda Beethoven" yahut "Tarih Dersi" gibi tabloları ile yaptığı çok sayıda portre, bu döneminin eserleridir.

        Son döneminde, yani 1930'larda ise empresyonist çizgiye kaymış ve resimdeki asıl kimliğini artık bulmuş bir Halife vardır! Abdülmecid Efendi o senelerden itibaren 1944'teki vefatına kadar "Ermenonville Ormanı'nda Kar" tablosu başta olmak üzere empresyonist üslûpta çok sayıda eser vermiştir ve bu tablolar Avrupa'da, özellikle de Nice'de, Paris'te ve Londra'da özel kolleksiyonlardadır.

        ŞİŞLİ'DEKİ MODELLER

        Resim tarihçileri gayet iyi bilirler: Abdülmecid Efendi, Türk resminde önemli bir yeri olan Şişli Atölyesi'nin önde gelen destekçilerindendir, gayrımüslim kadınların bu atölyede modellik ettikleri sır değildir, üstelik fotoğraflarla da sabittir.

        Ama o devirde canlı model kullanımında sıkıntılar yaşanması Abdülmecid Efendi'yi bile etkilemiştir ve Halife'nin zor olan el çizimlerinde zayıf kalmasının sebebi, bir hareme sahip olmasına rağmen canlı modeller ile yeteri kadar çalışma imkânı bulamamış olmasıdır.

        Burada, "Avluda Kadınlar"ın sağ alt köşesinde yeralan ve Halife'nin ilk dönemdeki eserlerinde kullandığı imzası ile tablonun tarihinin büyütülmüş şeklini görüyorsunuz...

        Geçen gün yazmıştım, şimdi tekrar edeyim: Bu tablo, Halife Abdülmecid'e aittir, üstelik Halife'nin ortaya çıkmamış benzer şekilde başka çizimleri de vardır! Abdülmecid Efendi tabloyu gerçi hilâfet makamına gelmesinin sözkonusu bile olmadığı senelerde, halifeliğinden çeyrek asır önce, 1890'larda yapmıştır ama tablo halifelik zamanına bile ait olsa makamını değil, sadece kendisini bağlar.

        Dolayısı ile bugün "İslâm Halifesi'nin bile nü tablosu var, siz hâlâ nerelerdesiniz?" deyip nü resim yapmayı entellektüelliğin ve çağdaşlığın ölçüsü gibi göstermek ne kadar yanlış ise, "Koskoca bir İslâm Halifesi böyle iş eder mi? Bu resim ona ait olamaz!" gibisinden mesnedsiz şekilde sanat zaptiyeliğine soyunmak da o derece hatâdır.

        Diğer Yazılar