Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Osmanlı Dahiliye Nezareti'nin, 1916'da hazırladığı listedeki sayı tam tamına budur: 1.265.096!

        Liste hazırlandığı sırada Talât Paşa imparatorluğun Dahiliye Nâzırı idi ve bu sayı Paşa'nın "İskân, Aşiretler ve Göçmenler Müdürlüğü"ne verdiği talimat üzerine yapılan ciddî bir çalışmanın neticesinde tesbit edilmişti...

        Bu 1.265.096 kişi, yaşanan büyük facianın ardından doğup büyüdüğü toprakları terkederek hayatta kalmaya muvaffak olabilenlerdi ama göçe mecbur tutulanların tam adedi hâlâ bilinmiyor...

        1.265.096 kişinin zoraki yolculuğu birkaç ay sürdü; kar, fırtına ve çamur içerisinde çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek, sadece yürüdüler, daha yüzbinlercesi yollarda hastalık, ayaz yahut çetelerin veya askerlerin saldırıları yüzünden zaten canından oldu; sadece geride bıraktıkları evleri ve barkları değil, yanlarına aldıkları üç kuruşluk eşyanın nerede ise tamamı yağmalandı veya can bedeli olarak dağıtmak zorunda kaldılar.

        YAKILANLAR, GÖMÜLENLER

        Yola zamanında çıkamayanlara "Ölümlerden ölüm beğen!" dendi. Diri diri yakılanları da oldu, hiçbir suçları yokken darağaçlarında can verenleri ve yine diri diri gömülenleri yahut süngülerle delik deşik edilenleri de... Uğradıkları tecavüzün utancını taşıyamayan hamile gelinler kendi canlarını kendileri aldılar, almaya vakit bulamayanların hayatını da çetecilerin bıçakları noktaladı...

        Geride bıraktıkları evleri, bağları, tarlaları ve bütün herşeyleri yağmalandı, kapanın elinde kaldı, hattâ köylerinin ve kasabalarının isimleri bile değiştirildi...

        Sağ kalmaya muvaffak olanları gittikleri yeni topraklarda artık yepyeni bir hayat bekliyordu ve herşeye tekrar başlamak zorunda idiler... Büyük göçün birkaç ay öncesine kadar eşraftan olanlar iskân ettirildikleri yeni topraklarda yaşayabilmek için rençberlikten hammallığa kadar her işi yaptılar, iskân sırası gelmeyenler de kamplarda aç-bîilâç çile doldurdular.

        Hayatlarını kurtarabilen 1.265.096 kişi için dedelerinin ve ninelerinin doğup büyüdükleri topraklar sonraki senelerde sadece acı hatıralardan ve hüzünlü türkülerden ibaret olacaktı!

        TAZİYE DOĞRU AMA...

        Yazının başından buraya kadar son günlerin modasına uyduğumu ve 1915 tehcirine ağıt yaktığımı zannettiniz değil mi?

        Hayır, tehcirin değil; Balkan Harbi'nin felâketzedelerinden bahsediyorum! 1912 ile 1913'te yaşanan ve tarihimizin en büyük facialarından olan bu harpte yüzbinlercesi can veren ve 1.265.096'sı Türkiye'ye gelebilerek hayatta kalabilen Rumeli Türkleri'nden...

        1915 tehcirinde hayatını kaybedenler için yayınlanan resmî taziye doğru ve yerinde bir harekettir ama geleneksel "ifrat-tefrit" merakımızla "taziye"yi "tarziye" yani "özür" haline getirip daha büyük dertlere sebep olmamak ve geçmişte kendi yaşadıklarımızı, meselâ Balkan felâketini, Kırım'ı, Ahıskalılar'ı, vesaireyi de hatırlamak şartı ile!

        Geçen iki sene, Balkan Savaşları'nın yüzüncü yıldönümü idi ama ne üniversitelerimiz doğru dürüst bir toplantı veya sempozyum düzenleyip yayın yaptı, ne başka kurumlardan, ne de bundan yüz sene öncesinin 1.265.096 göçmeninin şimdi milyonları bulan torunlarının derneklerinden ciddî bir ses geldi!

        Bu köşede yüz Euro'luk bir altın hatıra parasının fotoğraflarını görüyorsunuz...

        2012'de Balkan Harbi'nin yüzüncü yıldönümü vesilesi ile Yunan Merkez Bankası'nın çıkarttığı paranın ön tarafında Balkan Savaşları'nda donanmamızın canına okuyan Amiral Pavlos Kunturiotis, arka yüzünde de Kunturiotis'in meşhur Averof Zırhlısı var!

        Ben yorum falan yapmayayım, yüz Euro'luk bu hatıra parasına bakın ve düşünün, kâfi...

        Diğer Yazılar