Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        KERKÜK’te yaşananlar Barzani açısından tam bir hezimet. Irak Ordusu’nun Haşdi Şabi ile birlikte üzerine gelmesini hiç beklemiyordu IKBY. Erbil’deki kaynaklarımla konuştuğumda Irak hükümetinin ABD’den onlara dokunmaması konusunda talimat aldıklarını söylüyorlardı. Hatta ben bunu yazdım. Ve yazdığımın da arkasındayım. O talimat Irak Başbakanı İbadi’ye gitti, ancak burada mesele ABD’nin içindeki karışıklık. Pentagon ayrı telden çalıyor, Beyaz Saray ayrı telden. Ortadoğu politikası konusunda da bir netlik yok.

        Bu boşluktan İran faydalandı ve Irak Ordusu ile Haşdi Şabi’yi Kerkük’e soktu. Tabii bu kadar kolay başarı sağlaması Talabani’nin KYB’si sayesinde oldu. Kerkük’ün kontrolünü sağlayan KYB’ye bağlı peşmerge, Haşdi Şabi ve İran’la anlaşmasa iş bu kadar kolay olmazdı.

        O nedenle öğrendiğim kadarıyla Talabani’nin Kerkük ve Süleymaniye’deki tabanı, partilerine çok tepkililermiş. Bunu Kürtlere ihanet olarak görüyorlarmış.

        Ancak... Şimdi ilginç gelişmeler oluyor. Önceki gün Putin ile Netanyahu bir telefon konuşması yaptılar. O konuşmada Kuzey Irak referandumunun da ele alındığı söylendi, ancak başka bilgi verilmedi. Erbil ve Kerkük’te tanıdığım isimlere göre Netanyahu’nun ısrarı üzerine Putin, Kerkük’teki birliklerin yavaşlamalarını ve kent merkezine çok fazla girmemelerini istedi.

        Kısa süre önce Kürdistan bölgesiyle yeni anlaşmalar yapan Rus devlet şirketi Rosneft ise yine önceki gün IKBY ile yeni petrol anlaşması imzaladığını duyurdu. (Rosneft’in planlarını yazmıştım, bkz. 25 Eylül, Habertürk- N.A.)

        Bütün bu gelişmeler bize tek bir şey söylüyor: Rusya, Suriye’den sonra Irak’ta da ABD’nin boşluğunu doldurmaya soyunuyor.

        **************

        DENİZ BAYKAL’LI YILLAR

        TÜRKİYE’nin gözü kulağı günlerdir Deniz Baykal’dan gelen haberlerde. Türkiye siyasetinin önemli markalarından, 40 yılı aşkın süredir sahneden inmeyen en önemli aktörlerinden biri Baykal... Gençlik yıllarından itibaren girdiği CHP’de çeşitli görevler aldı, bakanlık yaptı ama esas “müzmin anamuhalefet lideri” olarak belleklerimize kazındı.

        Zariftir, iyi hatiptir ve çok dinamiktir Deniz Bey. Onu hep spora olan ilgisi ve kendine iyi bakmasıyla bildik. O nedenle insan yakıştıramıyor...

        Dün bizim gazeteye öğle yemeğine gelen İlhan Kesici ile yaptığımız sohbetin de ana konularından biri oydu. Kesici, Baykal’ın rahatsızlığından hemen önce Strasbourg’da kendisiyle birlikte olan isim. “Keyfi yerindeydi, iştahı çok iyiydi, son zamanlarda yürümesi sıkıntılıydı ama başka hiçbir rahatsızlığı yoktu” dedi. Ancak “Durumunda kısmen iyileşme var” dense de kolay bir tablo gibi görünmüyor.

        **************

        KESİCİ ADAY OLUR MU?

        İLHAN Kesici çok deneyimli bir siyasetçidir. Nüktedandır, hoşsohbettir. Dün bizim gazeteye öğle yemeğine geldi, uzun uzun konuşma imkânı bulduk. Elbette Baykal ve CHP’yi ama aynı zamanda ekonomi, Türkiye, dünya ve anıları... Her şey vardı sohbette. Bundan 10 yıl önce ben İlhan Bey’le Akşam Gazetesi için bir röportaj yapmıştım, CHP’ye henüz geçmişti. O röportajın bir yerinde, “Baykal solda, ben sağda daha hayırlı olurdu” demişti. Biz bunu manşet yapınca CHP’de kıyamet kopmuş, İlhan Bey de bana biraz bozulmuştu. Dün o anıları da yâd ettik. Ancak bence o başlığı seçerek fena yapmamışım... Henüz cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağıyla ilgili yorum yapmamayı tercih etse de oraya giden yolda bu mesaj çok kritik. Zira muhalefet cephesi açısından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısına sağı da kucaklayacak bir isim bulmak şart.

        **************

        PEYAMİ SAFA’YI MEZARINDA TERS DÖNDÜREN FİLM

        ÖNCEKİ günkü haberlerin arasında şu da vardı: “Geçtiğimiz hafta vizyona giren ve merakla beklenen Cingöz Recai ilk haftanın gişe galibi oldu. 258 bin 655 seyirci ile 3 milyon 355 bin 460 TL hasılat elde etti.”

        Merak ediyorum, acaba bu 258 bin 655 izleyicinin kaçı, haftalardır çılgınca bir tanıtım kampanyası yapılan filmin yarısında çıktı? Kaçı “Para verdim, bari sonuna kadar izleyeyim” diyerek zorla salonda kaldı? Ben filmi önceki gün izledim. Çok net söylüyorum: Hayatımda izlediğim en kötü 3 filmin içine girer! Birbirinden berbat oyunculuklar, saçma sapan bir adaptasyon, yaratıcılıktan uzak espriler, zorlama diyaloglar... Yahu siz bizimle dalga mı geçiyorsunuz? Usta oyuncu Haluk Bilginer’i ayırıyorum. Onun tartışmasız iyi oyunculuğu bile öyle boğulmuş, öyle silikleşmiş ki! Filmi tek izlenebilir kılan unsur, birbirinden güzel İstanbul manzaraları. Orada kamera kullanımına diyecek yok! Ama onun dışında her şey bu kadar mı acemi, sallapati, doğallıktan uzak olur? Güzelim Meryem Uzerli’yi bile sanki kasten çirkin resmetmişler... O ucuz, o olduğundan tombul gösteren kıyafetler de neyin nesi?

        Onur Ünlü’yü yaratıcı ve ilginç bir yönetmen olarak bilirdim. “Celal Tan ve Ailesinin Aşırı Acıklı Hikâyesi”ni çok sevmiş, yapımcılığını yaptığı Acı Aşk’ı farklı bulmuştum ama sanki burada “Cingöz Recai” ismi onu boğmuş, kasılmış kalmış... Bir film nasıl bu kadar kötü çekilebilir Onur Ünlü?

        Bu filmi göklere çıkaranlara, ana sponsor olan Kanal D’ye soruyorum: Filmi izledikten sonra, “İyi ki arkasında durmuşum” diye düşünen var mı? Bir Allah’ın kulu çıkıp da “İnsanları yanılttık, kusura bakmayın” diyecek mi? Eminin bu film Peyami Safa’yı mezarında defalarca ters döndürmüştür...

        Diğer Yazılar