Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BU vatanın sadece kendilerine ait olduğunu düşünen ulusalcı faşistler Cumhurbaşkanlığı tarafından düzenlenen Afrin’e moral destek organizasyonuna kin kusuyorlar. Yok efendim, Kürtçe “Megri megri” şarkısını söyleyen İbrahim Tatlıses nasıl asker türküsü “Yaylalar yaylalar”ı okurmuş? Bunu demek bile apaçık bir ırkçılık. Bu, Kürt yurttaşlarımıza düşmanlıktan başka bir şey değil.

        Bir de kahramanca Afrin’de savaşan bir asker selfie çekti diye ağır hakaretler ediyorlar. Genelkurmay Başkanı’nın yanında öyle şey olur muymuş? Bu disiplinsizlikmiş! Yahu hayatı boyunca unutamayacağı bir anı paylaşıyor o asker. Mutlu oluyor, o kareyi belki ömrünün sonuna kadar saklayacak, torunlarına gösterecek. Zaten bir saat sonra eski hayatına geri dönecek, yine nöbet tutacak, operasyona gidecek, canla başla vatanı savunacak. Onun o mutluluğunu çok görmeyi, askeri suçlamayı hangi vicdanla kendinizde hak görüyorsunuz?

        Bunları söyleyenler sadece masa başında vatan kurtarmayı bilirler. O asker gibi gerçek kahramanları da küçümserler.

        GRİ PROPAGANDACILAR

        Benimle ilgili de gerçek ile kendi kurgularını karıştırarak tıpkı “olmayan yalı” olayındaki gibi gri propaganda yapıyorlar. 17-25 Aralık darbe teşebbüsüne karşı biz FETÖ ile savaşırken aynısını Fethullahçı darbeciler yapardı, şimdi de ulusalcı darbeciler yapıyor. Zaten bu darbecilerin hepsinin zihniyeti özünde aynı. Rol modelleri merhum Adnan Menderes’in altın dolu çantalarla beraber yurtdışına kaçarken yakalandığı uydurmasını, utanmadan yayan 27 Mayıs darbecileri.

        Darbelerle ve askeri vesayetle mücadele ettik diye bizi ordu düşmanlığıyla itham etmeye kalkıyorlar. Haddinizi bilin! Bizim için Afrin Harekâtı’nı ya da Kıbrıs Harekâtı’nı desteklemek nasıl vatanseverlikse, darbecilerle mücadele etmek de o kadar vatanseverlik. Siz faşistler bize vatanseverlik öğretemezsiniz!

        KIBRIS HAREKÂTI’NDA MORAL KONSERİ

        Kayınpederim Seyhun Kütahyalı, Kıbrıs’ta EOKA terörüyle göğüs göğüse çarpışmış şeref madalyalı bir Kıbrıs gazisi. 39. Tümen 50. Piyade Alayı Topçu Taburu’nda görevli asteğmen olarak cephe hattında vatanımız için savaşmış ve yaralanmış bir asker. 50. Piyade Alayı, şehit İbrahim Karaoğlanoğlu’nun komutasındaki o efsane alaydı. Pazar günü hudut karakolundaki güzel organizasyonu kötüleyenler için kayınpederim şöyle bir mesaj attı bana: “1974’te Muazzez Türüng ve Hülya Sözer geldi, konser verdi. Mehmetçik moral buldu. Cephede olmayan bunu bilemez.”

        Sırf Erdoğan düşmanlığı yüzünden o günkü moral ziyaretine bile laf edenlerin meselesi vatan değil, bunların tek derdi 27 Mayıs rejiminin geri gelmesi.

        Çok şükür Türkiye askeri vesayet ve darbeler dönemini aştı ama bu darbeci ve faşizan kafalar hâlâ yerli yerinde duruyor ve toplumsal ortamı zehirlemeye devam ediyorlar...

        ***********

        KÜRT DÜŞMANLIĞI VE PKK TERÖRÜ

        VATANSEVER olmayı Kürt vatandaşlarımıza ve komşu ülkelerde yaşayan Kürtlere düşman olmak olarak gören faşist zihniyet midemi bulandırıyor.

        Ben demokratik açılım ve çözüm sürecini desteklediğim için kendimle gurur duyuyorum. Kürt yurttaşlarımızın haklarını da siz faşistlere karşı sonuna kadar savunmaya devam edeceğim. Kandil’in emriyle barış masasını devirip Kürt halkına ihanet edenler utansın, biz çözüm sürecini destekleyenler değil!

        Son günlerde bu kafalar kendilerini açık ederek bana saldırmaya kalkıyorlar. Evet, 11 Aralık 2010’da Habur kapısından çıkıp Erbil’e gitmiştim ve yolda da faşist zihniyetin kendi ülkesinden kovduğu Ahmet Kaya’nın “Üşür ölüm bile” şarkısını dinliyordum. Yeni kaybettiğimiz büyük şair Ülkü Tamer’in şiiriydi bu şarkı.

        Burada esas sorun Kürt ve Kürdistan laflarına alerji duymak. İşte bu faşizmin ta kendisi. Biz Türkiye olarak Afrin’de Kürtlerle değil, PKK/YPG terörüyle savaşıyoruz ve çok haklıyız. Öte yandan Kürt düşmanlığı yapan faşistler ile PKK/YPG’li teröristler arasında hiçbir fark yok. İki zihniyet de Türkiye için tehdit...

        ***********

        GAZETECİNİN GÖREVİ MORAL VERMEK DEĞİLDİR

        BU ülkede her şey birbirine karışmış durumda. Biz gazeteciler pazar günü Cumhurbaşkanı’nın ziyaretini takip etmek için Hatay’a gittik. Gazeteci izler ve aktarır.

        Sanatçılar askerlere moral verdiler, onları görmek motivasyon kaynağı oldu, ancak bizim hem böyle bir şapkamız hem de amacımız yok, olamaz. Nasıl ki Cumhurbaşkanı’nın yurtdışı gezilerinde gidilen ülkelerin liderlerini etkilemek ya da uluslararası toplantılarda görev almak değil gezilerdeki gelişmeleri ve Cumhurbaşkanı ile yaptığımız röportajı aktarmak için bulunuyorsak, pazar günü de Hatay’da o programı anlatmak için vardık...

        Birileri bana saldırmak amacıyla maksatlı bir şekilde yalanlarla süsleyerek benim oradaki askerlere moral verip veremeyeceğimi tartışırken öncelikle kafalarındaki patolojiyi sorgulasalar çok daha doğru olacak...

        Diğer Yazılar