Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        18 Mayıs günü bu köşede yayımlanan yazım, beklediğimin ötesinde epey büyük bir yankı yarattı. Hem iktidar hem muhalefet kanadından okurlarımdan birçok e-posta ve mesaj aldım. Ekşisözlük gibi platformlarda bu yazıya dair yüzlerce yorum yapılmış. Ben bu yazıya oturduğum sıralarda yeni yorumlar gelmeye devam ediyordu...

        Bir yazının yankı yaratması güzel ama üzülerek söylemeliyim ki yorumların çoğu fanatik ve militan çizgide devam ediyor. Kendimizi kandırmayalım: Şu an bu ülkede kimsenin helalleşme istediği falan yok. Amiyane tabirle herkes “kan istemeye” devam ediyor. Muhalifler, Tayyip Erdoğan’dan ve onu desteklemiş herkesten 16 yılın intikamını almayı büyük bir kinle arzuluyor. İktidar tabanı ise “eski egemenler”le hesaplaşmanın hâlâ bitmediğini ve daha fazla kişinin geçmişte yapılanların bedelini ödemesi gerektiğini yazıyor.

        YARGIYI İNTİKAM ARZULARINA ARAÇ KILMAK

        28 Şubat, 27 Nisan ve 17-25 Aralık darbe teşebbüslerini desteklemiş herkesin suç işlediğini, yargılanmaları gerektiğini söylüyorlar. Muhalefet ise zaten 16 senedir ne yapılmışsa bunları vatana ihanet kabul ederek yargılama istiyor. Elbette kimsenin hukukun üstünlüğü anlamında bir yargılama talep ettiği falan yok. Herkes kendi intikam arzularına yargıyı araç kılmak istiyor. Aslında bu fanatizm şu an hem muhalefet hem de iktidar tabanındaki anadamar ruh halini anlatıyor. Bu ruh hali karşılıklı birbirini besliyor ve son tahlilde siyasal olarak da iktidarın seçimi kaybetmesini imkânsıza yakın kılıyor çünkü saflar sıklaşıyor.

        Fanatik muhalifler bunun bile hesabını yapamayacak kadar tuhaf bir psikoloji içine girmişler. Makul ve mantıklı sesler elbette var ama sayıları çok az. Özellikle muhalefetteki fanatikler aslında kendilerini tutsak haline getirecek bir tepki içinde olduklarının da farkında değiller. 17-25 Aralık ve 7 Haziran sonrası sürecinde FETÖ militanlarının Erdoğan’a yönelik kullandığı dilin aynısını kullanıyorlar. Bu zehirli dili FETÖ’den transfer ettiklerini bile görmüyorlar. Onlara göre Erdoğan düşecek sonra tüm AK Partililer hapsedilecek ve hatta sonları Menderes gibi olacak. Güya ben de Erdoğan’ın ve iktidardakilerin hapse gireceğinden panik olup bu satırları yazmışım.

        İKTİDAR İÇİN DEĞİL, SİZLER İÇİN ENDİŞELENİYORUM

        Ah be muhalif arkadaşlar, ben iktidar için değil sizler için endişeleniyorum. Sizler benden nefret etseniz bile ben sizlerin haklarının ve özgürlüklerinin ihlal edilmediği bir Türkiye istiyorum. Çok özendiğiniz Batı’nın yayın organlarına ve yatırımcı bültenlerine bakın. Hepsi de seçimi Erdoğan’ın almasının garanti olduğunu yazıyor. Bir tane bile başka adayın seçim alacağını yazan Batılı analist yok. Üstelik bu Batılılar Erdoğan’dan da hiç hoşlanmıyorlar ama objektif gerçeği yazıyorlar. Helalleşme olayının en çok yararı sizlere olacaktır. Helalleşme olduğu zaman bu ülkede temiz bir sayfa açıp gerçek bir demokratik hukuk devletinin temellerini atabiliriz. Toplumsal barış ve hukukun üstünlüğü rejimine geçebiliriz. Ama sizler “Biz kazanırsak iktidara hesap soracağız. Onlar kazanırsa da bizden hesap sorsun” dedikçe bu ihtimal imkânsız hale geliyor. “Gücü gücüne yetene” düzenini siz fanatik muhalifler besliyorsunuz ve esasen sizler de bu tarz bir düzen istiyorsunuz. Gerçek bu maalesef...

        ***********

        BOSNA VE FETÖ

        Balkanlar FETÖ’nün önemli hareket alanlarından. Birçok okulu ve faaliyeti olan örgüt acaba son dönemde ne durumda? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bosna gezisi vesilesiyle merak edip araştırdım.

        Maarif Vakfı, okullar için devrede, bir yandan da 2018-2019 döneminde 4 okul açmayı planlanıyor. Ancak örgüt yeni bir strateji ile okullarını İngiliz ya da Amerikalılara satıyormuş, böylece kadro değişmese de “Bu okullar artık onların değil” denilip bir anlamda dokunulmazlık sağlanıyormuş.

        Bosna’da FETÖ mensubu olarak bilinen de birçok kişi var. Öğrendiğime göre bunların önemli bir kısmı başta Amerikan olmak üzere çokuluslu şirketlerde çalıştıkları için bir şey yapılamıyor. İadelerini talep etmek ve sonuç almak zor oluyor.

        Bosna, Türkiye ile çok yakın ilişkileri olan bir ülke. Zaten altyapı konusunda birçok şeyi Türkiye yapıyor. Dolayısıyla bize bu kadar bağlı bir devlet FETÖ konusunda da işbirliği yapıyor ancak örgütün strateji değiştirmesine takılan sorunlar var.

        Daha önce Kosova gibi ya da bazı Afrika ülkelerinde olduğu gibi yakalanıp Türkiye’ye getirilen isimler vardı ancak onlar FETÖ okulları çalışanları idi. Burada daha çok bilinen şirketlerde görevli isimler bulunduğu için iş daha zor.

        ***********

        ESAS HİKAYE ŞİMDİ BAŞLIYOR

        Yer gök Prens Harry’nin düğünü... İngiltere’deki gazetelerin neredeyse tümü düğünün detaylarına ayrılmış vaziyette. ABD’de de durum pek farklı değil. Kare kare her saniye analiz ediliyor, giysilerin renklerinden anlamlar çıkarılıp üzerine yorumlar yapılıyor. Kimse kendini kandırmasın, bütün dünya bu peri masallarına bayılıyor. Koskoca Hollywood bunun üzerine kurulu. Romantizm, ihtişam, asil aileye giden halktan biri...

        Tabii Prens Harry ve Meghan Markle’ınkinde tam da kitlelerin bayılacağı unsurlar ve ilkler var. Melez gelin, zenci anne, tartışmalı baba, kalbinin sesini dinleyen çılgın prens...

        Charles ve Diana’da Diana unsuru çok çekiciydi. Ama ortada bir aşk hikâyesi yoktu. Daha doğrusu ikisi arasında yoktu. O hikâyeyi efsanevi yapan çok güzel, samimi ama sevilmeyen prensesti. Bir “kara romantizm”di.

        Kate Middleton ve Prens William’da ise bu unsurların hiçbiri yoktu. Kate fazla kusursuz ve güzel, William ise tam bir kraliyet üyesi. Aşk desen var gibi ama “Davul bile dengi dengine” diyen statükocuları sevindiren bir aşk. Kitlelere umut veren, “Belki bir gün bize de” dedirten değil...

        Kısacası esas elektrikli olan, yıllara damgasını vuracak ve kamuoyunu yakından ilgilendirecek peri masalı bence bünyesinde her türlü ilgi çekici unsuru barındıran Harry ve Meghan’ınki olacak.

        Diğer Yazılar