Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Adalet Bakanı Sayın Abdülhamit Gül’ün dünkü açıklaması çok kritik. Gül, “Abdullah Öcalan’ın avukatları ile ilgili yasağa ilişkin kararlar kaldırıldı ve görüşme imkanı getirildi” dedi.

        Ben 6 Mayıs akşamı katıldığım televizyon programında, YSK kararının açıklandığı gün Öcalan’ın avukatları ile 8 yıl aradan sonra görüşüp bu görüşmenin basınla paylaşılmasının çok önemli ve manalı olduğunu söylemiş ve “Hükümet Kürtleri kazanmak için yeniden adımlar atmaya başlayabilir, bu görüşme bunun işareti” demiştim.

        Dediğim yine oluyor. Abdülhamit Gül’ün açıklaması havanın değiştiğini kanıtlıyor. Fakat bu yeniden bir çözüm süreci değil. Devlet ile Öcalan arasında bir kapı aralanıyor. Ben bu durumun Türkiye’nin menfaatine olduğu kanaatindeyim.

        Öte yandan o gün Abdullah Öcalan’ın eğilimleri ile ilgili de bazı şeyler söylemiştim. Onlar da son derece somut bilgiydi. Bakın HDP, Kandil vs. demiyorum. Onların düşüncelerini ve ne yapacaklarını bilmiyorum. Ama diğer konuda boşuna bir şey söylemediğimi okurlarım bilecektir.

        REKLAM

        ***

        Tüm boyutlarıyla “İstanbul’u Yunan aldı” manşeti polemiği

        Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, katıldığı bir Ramazan etkinliğinde Ekrem İmamoğlu hakkında “İstanbul’u fetheden Yunanlı” diye manşet atan gazeteyi gündeme getirip, “Efendim ne dedi Yunan medyası? Bu arkadaş nereli, CHP’li aday nereli? Nasıl oldu da Yunan medyası ‘İstanbul’u Yunan kazandı’ diyor da bir ses çıkmıyor” deyince kıyamet koptu.

        Akıllara, Göksu’nun bu sözleri İmamoğlu’nun Trabzonlu olmasına getirdiği, oradan da Rum iması yaptığı geldi.

        Ekrem İmamoğlu, Trabzonlulara Yunan yakıştırmasında bulunulduğunu söyledi ve “Seviye çok düştü” diyerek Göksu’yu eleştirdi.

        Tevfik Göksu
        Tevfik Göksu

        Göksu ise algı operasyonu yapıldığını, asla o konuşmada Trabzonluların ismini anmadığını, hiçbir şekilde onlara yönelik bir şey ima etmediğini, Trabzonlularla arasındaki sevgi ve muhabbeti bozamayacaklarını ifade etti.

        Maalesef bu topraklarda bugün hâlâ Rum ve Ermeni vatandaşlarımıza yönelik düşmanca bakış var. Etnik köken iması üzerinden karalama girişimleri önceki dönemlerde de oldu. Ne yazık! Etnik milliyetçiliğin her türlüsünü elimizin tersiyle itmemiz gerekir.

        GÖKSU: BENİM DERDİM BURALI OLMAKLA

        Açıkçası ilk dinlediğimde ben de Tevfik Göksu’nun Trabzon ve “Rum hatırlatması” üzerinden böyle bir imada bulunduğu izlenimine kapıldım ve üzüldüm. Göksu’yu uzun zamandır tanırım, çok başarılı bir belediye başkanıdır ve Esenler’de birçok farklı etnik kökenden gelen insanı birleştirmeyi başarmıştır. O nedenle ona özellikle yakıştıramadım böyle bir çıkışı ve arayıp “Neden böyle söylediniz? Bu ayrımcılık değil mi?” diye sordum.

        Şunları söyledi: “Nagehan Hanım Yunanistan’da bir gazete ‘Bir Yunan İstanbul’u aldı’ diye manşet attı. İstanbul gibi bir büyükşehiri kimin yöneteceği çok önemlidir. Böyle bir manşete neden çıkıp İmamoğlu ya da CHP cevap vermedi? Bakın benim konuşmamın hiçbir yerinde ne Trabzon ne Trabzonluluk geçiyor. Ben yalnızca ‘İstanbul’u bir Yunan aldı’ sözüne neden cevap verilmez diye soruyorum.”

        “YUNAN MEDYASI İMAMOĞLU’NUN KAZANMASINI İSTANBUL’UN DÜŞMESİ OLARAK GÖRÜYOR”

        “Bunu sorarken İmamoğlu’nun Rum olduğu imasında bulunmuyor musunuz? Sonuçta Pontus Rumları ve Trabzon akla geliyor” diye araya girdim. “Hayır” dedi; “Ben meseleyi buralılık boyutunda düşünüyorum. Yunan medyası İmamoğlu’nun kazanmasını İstanbul’un düşmesi olarak görüyor. Benim derdim İstanbul’u bu toprakların çocuklarının yönetmesi.

        “RUMLAR DA, ERMENİLER DE BİZİM KARDEŞLERİMİZ”

        Rum vatandaşımızla, Ermeni vatandaşımızla hiç derdim yok, neden olsun? Onlar da bizim kardeşlerimiz. Ama şehrimi yabancı ellerin yönetmesi, buralı olmayan bir aklın buraya hakim olması ile bir derdim var.”

        İMAMOĞLU CEPHESİ: O MANŞETİ GÖRÜNCE GÜLDÜK

        Tevfik Göksu ile bu konuşmadan sonra da Ekrem İmamoğlu’nun basın danışmanı Murat Ongun’u aradım. Ongun’a Göksu ile aramızda geçen konuşmayı aktardım ve sordum: “Söz konusu Yunan gazetesinin attığı manşetten haberdar mıydınız? Haberdar iseniz neden herhangi bir tepki vermediniz?”

        Son derece net bir edayla şöyle dedi Murat Bey: “Tabii ki gördüm o manşeti. Ve görünce güldüm. Başka ne yapayım? Şimdi hatırladım, Başkan’a da gösterdim, o da güldü. Nagehan Hanım bir gazete kendi kendine manşet atmış, ne biz onunla bir röportaj yapmışız ne de bizimle herhangi bir teması olmuş. Her şeye cevap mı verelim?

        “BÖYLE BİR SAÇMALIĞA NE CEVAP VEREBİLİRSİNİZ?”

        Ciddiye bile almadık. Böyle bir saçmalığa ne diyebilirsiniz? Açıkçası bu kadar çirkince kullanılacağı aklımın ucundan geçmedi.”

        Murat Ongun’a Tevfik Göksu’nun “Bu toprakların çocuğu olup olmama” hassasiyetini aktardım. Bunun üzerine bana “Ekrem Bey’in yabancı basına verdiği röportajlara bakın. Orada zaman zaman Türkiye’nin durumu ve başka ülkelere çağrı gibi sorular geliyor. Başkan hep ‘Ben hiçbir ülkeye çağrıda bulunmam, gücümü sadece milletimden alırım’ demiştir. Bu kadar buralı, bu kadar ülkesini, milletini seven bir insan.”

        Son olarak da şunları ekledi: “Vallahi biz de şaşırdık artık. Bir gün FETÖ’cü oluyoruz, bir gün Rum, diğer gün PKK’lı. Bu kadar mesnetsiz iftiralara karşı ne denebilir?”

        Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun
        Ekrem İmamoğlu ve Murat Ongun

        İMAMOĞLU BUGÜN O İDDİA İLE İLGİLİ SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAK

        Ongun, Yunanistan polemiği ile ilgili sohbetimizin ardından devam etti: “Bakın size başka bir şey söyleyeyim: Erkan Karaaslan adlı kişinin itiraflarını gördünüz mü? O itirafların üzerinde CHP’ye yakın medya da durmadı. Halbuki orada Karaaslan, Aydın’da bir yerel gazetecinin kendisiyle görüşüp Ekrem İmamoğlu’na FETÖ’cü derse tahliye edileceğini söylüyor. Kendisine ve ailesine bakanların ulaştığını ileri sürüyor. Bunlar çok vahim iddialar. Neden kimse üzerine gitmiyor? Biz yarın suç duyurusunda bulunacağız.”

        Karaaslan’ın iddiaları hakikaten çok vahim. Bunların bir an önce açıklığa kavuşturulması şart. Kim bu Serkan Seyhan isimli gazeteci? Nasıl kolayca izin alıp da bir FETÖ tutuklusu ile görüşüyor? Karaaslan’ın bahsettiği telefonlar meselesi derhal netleşmeli… Bu korkunç bir iddia… Ama bu kadar vahim bir iddianın muğlak bir şekilde ortaya atılması kabul edilemez. Şayet iddiasının arkasında ise isim versin! Hangi bakanın aradığını ileri sürüyor? Bu muğlak suçlamalar ortalığı bulandırmaktan başka işe yaramıyor…

        REKLAM

        ***

        Yunanistan’da o manşeti neden attılar?

        Ekrem İmamoğlu ve Tevfik Göksu arasında çıkan polemiğin kaynağı Yunanistan. İşin o boyutunu öğrenmek için de Yunan medyasının meşhur isimlerinden sevgili dostum Manoli Kostidis’i aradım.

        “Kimdir bu manşeti atanlar? Neden böyle bir ifade kullandılar?” diye sordum. Haftalık çıkan Proto Tema Gazetesi imiş. Sağ eğilimli bir gazete.

        Manoli, Yunanistan’daki genel hava ile ilgili çok ilginç şeyler anlattı. Dedi ki: “Erdoğan karşıtlığı tavan yapmış durumda. Akılları sıra İmamoğlu’nu Yunan kamuoyuna sevdirmek için böyle bir manşet atıyorlar. Erdoğan’ın karşısındaki aday bizdendir, demeye çalışıyorlar ama hakikaten çok akılsızca bir iş.”

        Yunanistan’daki Türk karşıtlığından beslenen ultra milliyetçilik üzerine de konuştuk. “Maalesef Türklere karşı etnik milliyetçi yaklaşım çok köklü. Birçok şey bu nedenle yapılıyor. Geçmişin travması atılamıyor. Nagehan, Yunanistan Türkiye siyaseti ile yatıp kalkıyor. Dikkat et, bu sene Türkiye’deki 19 Mayıs kutlamaları çok yakından takip edilecek.”

        19 MAYIS KUTLAMALARI VE 100. YIL

        19 Mayıs, Pontus Rumları için “soykırım günü” olarak anılır Yunanistan’da. Bu yılın özellikle önemli olması ile ilgili şunları söyledi Manoli: “Biliyorsun, 19 Mayıs’ı Trabzon, Samsun, Amasya, Maçka, Tokat, Giresun’da 1914-21 arasında öldürülen Rumların anısına soykırım günü olarak kabul ediyorlar. Bunu da 94’te PASOK tanımıştı. Bu yıl da 100. Yıldönümü.

        Burada Open TV iki gündür sabahtan akşama kadar Erdoğan’ın 19 Mayıs’ta Samsun’da katılacağı kutlamaları haberleştiriyor. Bunu büyütüyorlar. Kendilerine yönelik olarak görüyorlar.”

        Kısacası Yunanistan tamamen Türkiye siyaseti odaklı yaşıyor. Erdoğan karşıtlığının yarattığı duygusal iklim nedeniyle DHKP-C’lileri serbest bırakmaya kadar giden bir ortam oluşmuş durumda. Gördüğüm kadarıyla bu manzaraya sağlıklı bir eleştiri getirme atmosferi de mevcut değil. Maalesef soğukkanlı ve objektif medya olgusu Yunanistan’da da yok.

        Diğer Yazılar