Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Geçtiğimiz Cumartesi yazdığım yazı öngörülerimin çok ötesinde bir ilgi uyandırdı. Sorularınız adeta yağıyor. Konu kanser hastası bir arkadaşımdan hareketle devletin kanser ilaçlarını karşılaması ile ilgili prosedürlerdi. Ben de bu vesile ile hiç aşina olmadığım bir alanda epey bilgi topladım.

        Günlerdir Bakanlık, SGK, hasta yakınları ve siz okurlarımdan gelen telefon ve e-mailler içinde yaşıyorum. Biraz önce Sağlık Bakanı Sayın Fahrettin Koca aradı ve Bakanlığın gönderdiği kapsamlı bilgi notunun yanı sıra detaylı başka konuları da anlattı.

        Şuradan başlayayım: Devletin kanser hastalarına yönelik politikası hakikaten bu konuda dünyanın en kapsamlı politikalarından biri, hatta en kapsamlısı. İlaç için başvuran hastalara olumlu geri dönüş oranı yüzde 90. Yalnızca geçen yıl SGK, kanser ilaçlarına 3 milyar TL ödemiş.

        AVRUPA’DAN BİLE İLAÇ GETİRİLİYOR

        Hastanın ihtiyacı olduğu doktor raporu ile kanıtlanarak yapılan başvurular kısa süre içinde neticelendiriliyor ve Bakanlıktan ruhsat almış ilaçlar devlet tarafından karşılanıyor.

        Gelelim benim, yazımda bahsettiğim hikayeye… 4. evre bağırsak kanseri olan ve 10 yıldır hastalıkla mücadele eden arkadaşıma doktorunun reçete ettiği Zaltrap adlı ilacı bakanlığın ödemeyi reddettiğini yazmıştım. Daha sonra bana ulaşan bilgiler ışığında bu ilacın mide kanseri protokolünde yer aldığı ve Bakanlığın doktor reçeteleri değil, protokollere göre hareket ettiğini ve bu yaklaşımın tartışılması gerektiğini söyledim.

        Bugün Bakanlıktan tarafıma yazılmış detaylı bir bilgi notu ve Sayın Fahrettin Koca ile yaptığım kapsamlı telefon konuşmasının ardından şu noktaya geldim…

        Öncelikle devlet kesinlikle bir bütçe kısıtlaması saikiyle işi yokuşa sürme politikası gütmüyor. Aksine, Avrupa’da devletin karşılamadığı birçok ilaç burada karşılanıyor.

        YENİ NESİL İLAÇLAR İÇİN KURULAN KOMİSYON

        Ben Bakanlığın kendini protokollerle bağladığını, halbuki gerçek bir hasta-doktor ilişkisinin tespit edilmiş olması şartı ile doktor reçetelerine yönelik daha esnek olması gerektiğini yazmıştım. Bakan Koca o konuda şöyle dedi: “Nagehan Hanım, biz sadece sonuç almaya odaklı çalışıyoruz. Şayet hastaya iyi geleceğini düşündüğümüz bir ilaçsa illa protokol diye ısrar etmiyoruz. Hatta ruhsatlı olmayan ama hastaya iyi geldiği doktor raporu ile kanıtlanan çok pahalı ilaçları yurt dışından getirttiğimiz var. Yani liste dışı ilaç bile tedarik ediyoruz.”

        Peki o zaman benim yazıma konu olan hikayenin sebebi ne? Yani bağırsak kanserinden mustarip arkadaşımın Zaltrap adlı ilaç talebini Bakanlık neden reddetmiş?

        Bu sorunun cevabının başlığı “yeni nesil ilaçlar”. Bunlara biyolojik ilaç da deniyor, yeni geliştirilen, daha çok alternatif ilaç gözüyle bakılan, yeni ruhsat alan ilaçlar… Bu ilaçlar konusunda özel bir hassasiyet varmış, zira üreticiler de kullanım konusunda çok ciddi kırmızı çizgiler çiziyorlarmış.

        Bakanlık yeni nesil ilaçların kimlere verilebileceği ile ilgili bir bilim komisyonu kurmuş. Bu komisyonda en az 3 hekim görev yapıyor ve gelen talepleri teker teker değerlendiriyor. Önce hastanın zarar görmeyeceği tespit edilmeye çalışılıyor, sonra potansiyel fayda olup olmayacağına bakılıyor. Önemli bir ayrıntı da hastanın daha önce aynı gruptan başka bir ilacı kullanıp kullanmadığına, kullandıysa hastalığın ilerleyip ilerlememiş olmasına bakılması…

        “ÖNEMLİ OLAN SONUÇ ALMAK, GEREKİRSE YİNE DEĞERLENDİRİRİZ”

        Kısacası çok detaylı bir süreç söz konusu.

        Ancak burada ben yine de çok ince bir elemeyle (zira bu konular maalesef istismara müsait) gerçek ve yeterince uzun süreli bir doktor-hasta ilişkisi tespit edildikten sonra doktor görüşüne daha çok alan açılmalı diyorum.

        Gördüğüm kadarıyla Bakan Bey, sağlık dünyasının içinden gelen bir isim olmasının da etkisiyle bu konuda çok açık fikirli. Sonuç almak odaklı bir yaklaşım sergiliyor. Nitekim benim dile getirdiğim hikaye ile ilgili de “Zaltrap kolon kanseri için üretilmiş yeni nesil bir ilaç, hasta daha önce aynı gruptan başka bir ilaç da kullanmış, raporlara bakılıp karar verilmiş ancak şayet hasta kendini bu ilaçla daha iyi hissettiğini söylüyorsa-ki bu placebo etkisi de olabilir- doktoru bize iyiye giden sonuç raporlarını sunduğu an komisyonumuz yeniden bir değerlendirme yapacaktır” diye konuştu.

        Sizlerden gelen onlarca benzer hikaye var. Şunu öneririm: Şayet elinizde değerlerin olumluya gittiği güncel raporlar varsa doktorunuzun açıklayıcı bir değerlendirmesi ile birlikte komisyona ulaştırın. İnce ve hakikaten titiz bir çalışma yürütülüyor olduğuna ikna oldum. Bunun aksi bir durum, raporlara rağmen olumsuz yanıt ya da iletişimsizlik söz konusu ise bana yazın lütfen…

        Kanser bugün dünyanın en ciddi sorunu. Ben babamı bu lanet hastalık yüzünden bundan 9 yıl önce 3 ay içinde kaybettim. Zamanın tedavide ne kadar kilit önemde olduğunu çok iyi bilirim. Bu hastalık maalesefyaygınlaşıyor ama devletin yardım eli de son 2-3 senedir var, en azından bunun bir umut ışığı olduğunu düşünüyorum…

        REKLAM

        ***

        Mehmet Şimşek’e “dön” mesajı gitti mi?

        Birkaç gündür kulağıma, çok da önemsediğim ve güvendiğim kaynaklardan bir dedikodu geliyordu. Rivayete göre Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve işadamı Cemal Kalyoncu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bilgi ve isteği doğrultusunda Mehmet Şimşek’e gidip, yeniden hükümette görev alması ve ekonominin başına geçmesi konusunda nabız yoklamışlar. Bu iddia “iddialı çevrelerde” konuşulmaya başlayınca ben de kaynağına, Sayın Fahrettin Koca’ya sordum. “Var mı bu söylentinin aslı astarı?” dedim.

        Bakan Koca bana gülerek şunları söyledi: “Cemal Kalyoncu’nun düğününde Mehmet Şimşek ile yan yana oturduk. Masada sohbet sırasında Sayın Şimşek ‘Sizi Bakanlığınız için tebriğe gelemedim, müsaitseniz uğramak isterim’ dedi. Ben de bundan memnuniyet duyacağımı ifade ettim ve bir hafta sonrası için bir tarih verdim. Ancak tam o tarihte Sayın Cumhurbaşkanı ile birlikte katılmam gereken bir program çıktı ve randevuyu iptal etmem gerekti. Daha sonra da Mehmet Bey yurt dışına gitti.

        Bundan 3-4 hafta önce buraya geldiğinde aradı ‘Ben buradayım, o zaman görüşememiştik’ dedi ve bunun üzerine ziyaretime geldi. Ancak ziyarette bahsettiğiniz gibi bir konu hiç açılmadı. Bir nezaket ziyaretiydi. Sayın Cumhurbaşkanının talimatı ya da isteği söz konusu olmadığı gibi bir teklif de söz konusu değil.”

        Diğer Yazılar