Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Önceki gün Çanakkale’de 74 yaşındaki Ekrem Yaşlı adında bir vatandaşın sadece kendi ana dilinde konuştuğu için hastanede saldırıya uğraması geçiştirilebilecek bir hadise değil. Fotoğraflarını gördüğümde derin bir üzüntü hissettim.

        Araştırdım ve önce konuyla ilgilenen Avukat İnci İncesağır’a ulaştım. Sonra şiddete maruz kalan Ekrem Bey’in oğlu Ethem Yaşlı’ya. Ardından uzun uzun Ekrem Yaşlı ile konuştum.

        Ardından süreç boyunca yanlarında olan aile dostları Nihat Yalçın bana ulaştı. Olanları hepsinden teker teker dinledim.

        Oğul Ethem Yaşlı şunları söyledi…

        "Annem 71 yaşındaki Bedriye Yaşlı gözünden 2 ay önce ameliyat olmuştu. İkinci ameliyatı olmak için hastaneye yattı. Operasyona girip çıktıktan sonra gece kalacağı odaya geçmişler. Odayı başka bir hanımla paylaşıyormuş. Babam da yanında refakatçi. Annem pek iyi Türkçe konuşamaz. Biz Muşluyuz. 95’te Çanakkale’ye gelip, Biga’ya yerleştik."

        Ekrem ve Bedriye Yaşlı

        "BURASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ, TÜRKÇE KONUŞ!"

        "Peki saldırı nasıl oldu?" diye sordum…

        "Yanında yatan hanım hastane yemeğini yedikten sonra kusmuş, babam da anneme Kürtçe olarak ‘İstersen bu yemeği yeme. Belki sana da dokunur’ demiş. Bunun üzerine kadının yanında refakatçi olan oğlu ‘Ne konuşuyorsun bıdı bıdı, Burası Türkiye Cumhuriyeti, Türkçe konuş!’ diye bağırmaya başlamış.

        Babam alttan almaya çalışmış, ‘Evladım, Hanım Türkçe çok iyi anlamıyor' vs demiş ama karşı taraf bağırmaya devam etmiş, babam güvenlik çağırmış ancak o sırada elindeki soda şişesini babamın kafasına geçirmiş saldırgan. Şişe kırılınca bir kez daha vurmuş. Daha sonra hemşireler gelmiş, buna rağmen saldırgan bu kez de annemin üzerine yürümeye kalkmış, hemşireler engellemiş."

        Bu gerçekten kan dondurucu bir hikaye! Hastane odasında yan yana yatan biri Türk öbürü Kürt iki hasta yakınından bahsediyoruz.

        Korkunç saldırıya maruz kalan Ekrem Yaşlı için aradığımda kırık bir Türkçe ile konuşan, yaşını ele veren titrek bir ses çıktı karşıma. Hadiseyi bir de ondan dinledim. İçim çok acıdı.

        24 yıl önce Muş’tan Biga’ya göç etmiş, Biga’da en ufak bir adli sorun yaşamamış, sicilinde herhangi bir suç unsuru olmayan 74 yaşında namazında niyazında bir amca….

        Saldırının hemen ertesi

        PSİKİYATRİK RAHATSIZLIK SUÇ İŞLEME ÖZGÜRLÜĞÜ MÜ VERİR?

        Bu saldırının ardından saldırganın şizofren olduğu, saldırının da Kürtçe nedeniyle değil, saldırganın psikolojisinin yerinde olmaması nedeniyle olduğu açıklaması yapıldı.

        Psikiyatrik rahatsızlık bir kişiye suç işleme özgürlüğü mü verir, anlayamadım. Madem toplum için tehlikeli bir kişi bu, o zaman neden ortalıkta serbestçe geziyor? Eğer gerçekten şizofrense akıl hastanesine sevk edilmesi gerekmez mi? Bir hastanede refakatçi olarak nasıl bulunabiliyor?

        HASTANE NEDEN SALDIRGANI DEĞİL DE MAĞDURU APAR TOPAR TABURCU ETTİ?

        Daha da vahimi şu: Saldırıdan sonra sanki mağdur olan onlar değilmiş gibi bir de Ethem ve Bedriye Yaşlı apar topar taburcu edilmişler.

        Düşünün saat 3’te ameliyattan çıkmış 71 yaşında bir kadın ve kafasında şişe kırılarak ciddi şekilde yaralanan 74 yaşında bir erkek ışık hızıyla hastaneden çıkarılıyorlar.

        Durumlarının kritik olduğu öyle aşikar ki, doktorlar "Bu gece Biga’ya dönmeyin, Çanakkale’de kalın, acil durum olursa hemen gelin" demişler.

        SALDIRGAN SALIVERİLMİŞ

        Peki ya saldırgana ne olmuş dersiniz?

        Hiçbir şey! O kişinin hastaneden çıkması gerekmemiş. Annesi Bedriye Hanım gibi göz ameliyatı geçirmiş ama onu taburcu etmemişler. Kendisini de ifadesi alındıktan sonra salıvermişler!

        Bu hikayeyi bütün devlet yetkililerinin bilmesi ve bu yanlışlıklar zincirinin toplumda nasıl ayrışmalar yarattığını görmesi gerekiyor.

        ETNİK MİLLİYETÇİLİK TIRMANIYOR

        Bunu tekil bir hadise olarak değerlendirmemeliyiz. Etnik milliyetçilik özellikle genç erkekler arasında tırmanıyor.

        Türkiye’de toplumsal bazda bir Türk-Kürt çatışması hiçbir zaman olmadı ama son günlerde yükselen bir dalga var.

        Adapazarı’nda yine Kürtçe konuştuğu için bir genç saldırıya uğradı, ardından hastanedeki müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

        MUSTAFA YENEROĞLU VE BÜLENT TURAN'A TEŞEKKÜR EDİYORUM

        Bu kez neyse ki kısmen ucuz atlatıldı ama bu havayı dağıtmak şart… Bunun için de siyasilere görev düşüyor…

        Ben Bülent Turan’a ve Mustafa Yeneroğlu’na özel olarak Türkiye’nin geleceği adına teşekkür ediyorum. Ailenin anlattığına göre Bülent Turan Çanakkale’de yaşanan saldırının hemen akabinde Yaşlı ailesini arayıp geçmiş olsun dileklerini iletmiş. Yeneroğlu da hem aramış hem de çok güzel bir Kürtçe mesaj yayınlamış. İki siyasetçiye de bravo.

        *

        Türkiye’nin kararlılığı kazandı

        Barış Pınarı Harekatı’nı neredeyse bütün dünyanın karşı durmasına rağmen hayata geçiren Türkiye bir hafta gibi kısa bir sürede askeri alanda elde ettiği gücü diplomatik ve politik avantaja döndürmeyi başardı.

        ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence ile yapılan kritik toplantının ardından varılan mutabakat YPG-PKK açısından büyük bir geri adıma işaret ediyor.

        Türkiye, bu mutabakat hayata geçince istediğini elde etmiş olacak. YPG Fırat’ın doğusundan çekilerek alanını çok daraltacak ve güvenli bölgenin inşasına başlanacak. Bu sonuç, kararlılık ve ısrarın neticesidir.

        Diğer Yazılar