Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Geçen hafta Mehmet Barlas’ın “CHP kapatılmalı” ve “Atatürk dönemindeki gibi vatan haini 150’likler listesi hazırlanmalı” satırları etrafında ortalık birbirine girdi bildiğiniz gibi.

        Bu satırlar ciddiydi ya da ironikti ayrı konu. Bunun üzerine de yazacağım ama gelin bu vesileyle “sözde iktidar-sözde muhalefet” arası siyasal tiyatroyu bir kenara bırakalım ve Türkiye’ye dair acı gerçekleri serinkanlılıkla konuşalım…

        Cevaplanması gereken esas sorular şunlar:

        İçinde yaşadığımız mevcut rejim isterse ve karar verirse CHP’yi kapatabilir mi?

        Kapatırsa toplumdan ne tepki gelir? Mesela isyan çıkabilir mi, ayaklanma çıkabilir mi? Mesela milyonlarca kişi toplanıp yürüyüş yapabilir mi?

        Mevcut rejim CHP’yi kapatır ve CHP yöneticilerini de tutuklarsa Türkiye otoriter safhasını aşıp çok açıkça totaliter bir rejim haline gelir. Ülkemiz için felaket olur.

        Fakat birinci sorunun cevabı şu: Maalesef eğer bugünkü rejim kafaya koyarsa CHP’yi PKK ile işbirliği gibi bir gerekçe göstererek kapatır ve ulusalcı olmayan CHP ileri gelenlerini de tutuklayabilir.

        Mevcut rejimde bu güç potansiyeli var.

        Ulusalcı CHP’liler tutuklanmaz çünkü onlar rejim tarafından son tahlilde müttefik olarak görülüyorlar.

        Eğer bir CHP yöneticisi “Buna güçleri yetmez, hadi gelin görelim” derse üzülerek söylemeliyim ki bu sadece hamaset edebiyatı olur. CHP teşkilatları elbette protesto edecektir ama bu protesto rahatlıkla bertaraf edilebilir.

        Unutmayalım, şu anki rejim 2017’den 5 kat daha bütünleşik ve organize. Ama 2017 Adalet Yürüyüşü bile henüz embriyonik düzeydeki mevcut rejimi fazla sarsamamıştı. O rejim daha da güçlenerek bugünlere geldi.

        İkinci sorunun cevabına gelirsek… Yani böyle bir olasılık karşısında CHP’yi kapatabilecek rejimi sarsacak bir toplumsal hareket olur mu?

        Bana göre yüzde 1 bile ihtimal olmadığını söylemek zorundayım.

        Ayrıca şuna eminim ki “CHP’yi kapatma” durumunda CHP medyası tarafından buna en çok şu argümanlarla itiraz edilecektir:

        “Esas AKP, PKK ile işbirliği yaptı. AKP çözüm sürecini yürüttü. AKP Kürt açılımı başlattı. AKP megri megri dedi. AKP Şiwan Perwer’e şarkı söyletti. AKP, Osman Öcalan’ı ekrana çıkarttı.”

        Sevgili samimi muhalif okurlarım… CHP’nin PKK ile işbirliği yaparak kapatılması talebine karşı bu yukarıda alıntıladığım sözleri söyleyebilecek olan ne kadar “muhalif” yazar varsa bilin ki onlar bu rejimin muhalifi değil, bilakis mevcut çerçevenin bir parçası hepsi.

        Diyeceksiniz ki “E Nagehan muhalif yazarların büyük çoğunluğu ve özellikle en popüler olanları tam da bu argümanlarla karşı çıkarlar. Ne yani bunlar muhalif değil mi?”

        Maalesef değiller. Bu kafayla düşünenler isteseler de istemeseler de aslında mevcut rejimin çerçevesinin içinde ve ona uyumlu insanlar.

        İşte zaten aslında sistemin en büyük güçlerinden bir kendini muhalif zanneden çok sayıda insanımızın da zihnini formatlama yeteneği.

        150’likler konusunu da yazacağım ama önce “CHP’nin kapatılması” olgusuna dair şu yazdıklarım üzerine düşünmenizi rica ediyorum.

        Her ne kadar ekranlarda “siyasal tartışmalar oluyormuş gibi” gibi görünse de Türkiye’nin gerçek manzarası bu.

        Türk tarihinde eşi benzeri olmayan bir dönemden geçiyoruz. Bu gerçekler hiçbir şekilde medyada konuşulmuyor.

        Buradan çıkışın tek yolu var. O da önümüzdeki bir buçuk yıl içinde iktidar ve muhalefetin birlikte mevcut sistemi değiştirmesi.

        O yüzden Türkiye’nin iyiliği için yapılabilecek en önemli şey sabah akşam başkanlık sisteminin derhal terk edilerek parlamenter başbakanlık sistemine dönüşün savunulması.

        Ben bu noktada Tayyip Erdoğan’ın SP Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile görüşmesinde “50 artı 1 diyerek yanlış yaptık” demesini çok kritik buldum. Bu cümle anahtar olabilir.

        Devam edeceğim…

        Diğer Yazılar