Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Hakikaten Türkiye şu an hiç olmadığı kadar tuhaf ve karmaşık bir siyasal düzlemde yaşıyor. Her şey birbirine karışmış durumda. Israrla söylüyorum, böyle bir dönem Türk tarihinde yaşanmadı.

        Tamamen zıt kutuplarda yer alan hem Fuat Uğur hem hukukçu Gönenç Gürkaynak hem de İbrahim Uslu yazılarımda mevcut rejim diyerek neyi kast ettiğimi sormuşlar. Ben Türk siyasal sistemini dört ideolojinin (milliyetçilik-muhafazakarlık-İslamcılık-ulusalcılık) ittifakıyla bir blok olarak görüyorum. Bu blok çok kuvvetli bir alaşım halinde şu an. Yani sadece AK Parti hükümeti ya da Erdoğan hükümeti diyebileceğimiz bir yapı yok. İktidar ve muhalefet ayrımları bile bugünkü Türkiye'yi çoğu yerde anlatmıyor. İleriki yazılarda bunu somut olarak da örneklendireceğim.

        Özellikle muhalif okurlarımdan rica ediyorum, lütfen yazımı üstünkörü değil, dikkatle ve sonuna kadar okuyun.

        Muhtemelen zıt siyasal görüşlerdeyiz ama nasıl bir ülkede ve nasıl bir devlet rejiminde yaşadığımızı size en net şekilde anlatacak insanlardan biri benim. Çünkü yaşadığımız sistemi iyi bilen ve fotoğrafı olduğu gibi çeken bir yazarım.

        Ama eğer mevcut devlet rejiminin "görüntüde muhalefet etme imtiyaz ve lisansı" verdiği televizyon kanallarında muhalif vatandaşları rahatlatma hizmeti verenleri dinlemek istiyorsanız, buyurun bu "iktidar- muhalefet" tiyatrosuna devam edin.

        Kimin rejimin muhalifi, kimin ise muhalif görünürken bilakis rejimin işine yarar olduğunun bu kadar karıştığı bir dönem Türk medya ve siyaset tarihinde yaşanmadı. Şüphesiz bu tabloyu anlamak da anlatmak da çok zor ve meşakkatli. Hem yabancı hem Türk akademisyenlerin yüzde 99'u da ellerinde yeterince bilgi seti de olmadığı için mevcut rejimin ne olduğunu anlayamıyorlar. Ali Bayramoğlu akademisyen şapkasıyla "Bu rejim artık gidiyor" korosuna karşı devletin son 5 yılda yenilediği mevcut personel tablosunu tek tek yazarak net tespitler yapan nadir isimlerden biri ama maalesef pek kimse bu tespitlere değer vermiyor. Kendi gazetesi Karar'daki diğer yazarlar bile Bayramoğlu'nu ya okumuyorlar ya da tatlı hayal satmak işlerine geldiğinden Bayramoğlu'nun teşhislerini yok sayıyorlar. Aynı şey Bayramoğlu'nun yorum yapmak için çıktığı Ruşen Çakır'ın Medyascope'u için de geçerli. Bir gazeteci mevcut devlet ve bu devlet içindeki güvenlik-istihbarat-savunma yapılanmaları hakkında nasıl bu kadar gerçeklerden kopuk olur? Bence Çakır hakikatleri bildiği halde muhaliflere umut pazarlıyor. Böylelikle de bilmeden de olsa mevcut rejime fayda sağlıyor.

        Doç. Dr. Doğan Gürpınar ABD'nin Ivy League üniversitelerinde son dönemde Türkiye'ye dair yazılan doktora tezlerinin hepsini incelediğini ve onların bile nerdeyse tamamının çok eksik ya da yanlış olduğunu söylüyor. En ileri okullardaki sosyal bilimciler dahi Türkiye’deki rejimi körün fili tarif ettiği gibi anlamaya çalışıyorlar.

        Hal böyleyken ben elimden geldiğince gerçekleri yazmaya gayret edeceğim.

        Son yazımda şunu söyledim: "Mevcut rejim CHP'yi kapatır ve CHP yöneticilerini de tutuklarsa Türkiye otoriter safhasını aşıp çok açıkça totaliter bir rejim haline gelir. Ülkemiz için felaket olur."

        KÖRLER, SAĞIRLAR...

        Daha sonra bir yazar arkadaşımın uyarısı ile CHP'nin kapatılmasına karşı bu net tavrıma rağmen Halk TV'de benim CHP'nin kapatılmasını ve CHP'lilerin tutuklanmasını savunduğumu ileri sürecek kadar aleni yalan söylenen bir program yayınlandığını öğrendim. Bana programın videosunu da gönderdi.

        Gözlerime inanamadım. Tam da "muhalefet tiyatrosu"na uygun rejime fayda sağlayan ve muhalif yurttaşları aldatan bir program. Bunu da kasten değil aslında şuursuzluktan yapıyorlar.

        Benim yukarıda alıntıladığım cümlelerime karşı o programda ulusalcı-militarist fikirleri bilinen bir "muhalif" eski yarbay şu minvalde itiraz etti: "Nagehan Alçı rejim kapatacak, rejim bunları ve şunları yapacak diyor. Yargı demiyor. Bu ülkede yargı var. Kimsenin CHP'yi kapatmaya gücü yetmez. Nagehan Alçı CHP'nin kapatılmasını istiyor."

        İşte buyurun nur topu gibi bir şuursuz muhalif örneği... Hatta dikkat edin benim bu rejimin güç potansiyeline dair bazı gerçekleri ifşa etmemden öyle rahatsız ki güya muhalifi olduğu rejimi alttan alta koruyan ve kollayan mesajlar veriyor. Sonra yalanlarla bana iftira atıyor.

        Bir ara "Yetmez ama Evet" diyenlere yüklenildi programda. Stüdyoda o dönem Taraf gazetesi yazarı olup "yetmez ama evet"e çok kuvvetli destek vermiş bir yazar da vardı. O da sanki Taraf'la hiç bağı yokmuş gibi ulusalcıların dediğini onayladı. Sonra eski yarbay "19 senedir kim bu iktidara destek vermişse suçludur" dedi. Karşısında 2018 sonuna kadar Tayyip Erdoğan'ın uçağından inmemiş ve Erdoğan'ın vizesiyle büyük bir gazetede genel yayın müdürlüğü yapmış bir gazeteci vardı. O da bu yarbaya kafa sallıyordu. Hakikaten inanamadım.

        Şimdi bu bir muhalefet programı mı? Yoksa rejimin işine gelen bir komedi programı mı? Maalesef bu şuursuzlukla muhalif görünümlü kanallarda bol bol boy gösteriyorlar. Samimi muhalif yurttaşlarımızın bu şuursuzluklara karşı dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum.

        Zaten çoğunlukla bu tür "muhalif" karakterler o ekranlara çıktığı için o kanallar rejim gözünde meşru olabiliyor. O sayede yukarıda ifade ettiğim gibi "Görüntüde muhalefet etme imtiyaz ve lisansı" bu kanallara verilmiş. O kanallara çıkan herkes elbette bu eski yarbay gibi değil, samimi demokrat muhalif yazarlar da var ama zaten oralara çıkan demokrat insanlar benim bu yazdıklarımın tamamının gerçek olduğunu ve muhalif görünümlü kanallara rejimin izin verdiği alanda hareket etme hakkı verildiğini biliyor.

        Mevcut rejimin CHP'yi kapatmaya ve CHP yöneticilerini tutuklamaya gücü yeter mi sorusuna geçen yazıda cevap verdim. Ki CHP'yi kapatma ve CHP yöneticilerini tutuklama meselesi bu rejimin yapabileceği en uç totaliter icraat. Bugünkü dengeler içinde rejim asla CHP'yi kapatmaz. CHP yöneticileri de tutuklanmaz. Ulusalcı CHP'liler zaten rejimin bir parçası. Onlara zaten hiçbir koşulda bir şey olmaz. Dikkat, "Rejim CHP'yi kapatamaz. Bu ülkede yargı ve hukuk var" gibi ulusalcı yarbay usulü masallar anlatmıyorum size. Rejim şu anki menfaatleri gereği CHP'yi kapatmaz diyorum.

        CANAN KAFTANCIOĞLU VE CHP

        Her ne kadar Kemal Kılıçdaroğlu CHP'nin tüm tabularını kırmaya çalışan bir genel başkanlık performansı sergilese de şu anki haliyle CHP rejim için esaslı bir tehdit değil. Çünkü şu anki CHP, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan ibaret bir yapı değil. Kılıçdaroğlu her demokratın bildiği gibi CHP'nin ortalamasının çok üzerinde bir siyasetçi. Oysa mevcut CHP hala büyük ölçüde rejimle uyumlu bir yapı.

        Mesela bu partinin diğer il başkanları ve milletvekilleri de Canan Kaftancıoğlu gibi rejim tarafından açık tehdit görülen isimler olsalardı o zaman mevcut düzen CHP için daha totaliter önlemler düşünebilirdi. Nitekim işte Canan Kaftancıoğlu 20 yılın üzerinde hapis ile yargılanıyor. Oysa çoğu CHP'li siyasetçi ve yazar hakkında açılmış küçücük bir dava bile yok. Çünkü rejimi en ufak şekilde rahatsız etmiyorlar.

        Yarın Kaftancıoğlu hapse atılsa ben aynen Osman Kavala olayında olduğu gibi karşı çıkarım. Bunu daha önce de yazdım. Fakat acaba mevcut CHP'li siyasetçilerin önemli bir bölümü Canan Hanım'dan bu vesileyle kurtuldukları ve CHP İstanbul İl Başkanlığı gibi bir koltuk boşaldığı için mutlu mu olurlar? Yani CHP ile rejim arasında bir Kaftancıoğlu mutabakatı var mı?

        Bu sorunun cevabını sizlere bırakıyorum...

        Not: O bahsettiğim Halk TV programında konuklardan biri de CHP Mersin milletvekili Ali Mahir Başarır’dı. Başarır seyahatlerinden ötürü benim yazımı okuyamadan yayına girmiş. Dün sabah yazıyı okuduktan sonra Tele 1'de Zeynel Lüle'nin programına katıldı ve "Nagehan Alçı burada ciddi bir sistem eleştirisi yapıyor. CHP'nin kapatılmasını asla savunmuyor. Yanlış sözler etmeyelim. Bilakis Nagehan Hanım'ın sistemin isterse daha totaliter hale gelebileceği tespitine ben de katılıyorum" minvalinde sözler söyledi. Başarır'a bu adaletli yaklaşımı için teşekkür ederim. Ruşen Çakır'a da adaletli yaklaşım konusunda CHP'li Mahir Başarır'ı örnek almasını tavsiye ederim.

        Diğer Yazılar