Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz hafta içinde pittbul köpeklerin saldırısına uğrayıp ağır yaralanan minik Asiye’nin yarattığı haklı öfke ve acı ile belediyelere seslenerek sokak hayvanlarını barınaklarda toplama çağrısı yaptı.

        Erdoğan’ın yaptığı çağrının sebebi çok insani ve doğru olsa da bunun sonuçları bir felakete, büyük bir hayvan katliamına yol açabilir…

        Hayvanseverler ayakta. Sokak hayvanlarının toplanmasına karşı çıkıyor, barınaklarda koşulların elverişsiz olduğunu söylüyor, hayvanların hayatlarının tehlikede olduğunu haykırıyorlar.

        Açıkçası ben sokak hayvanları konusunda tereddütlüyüm. Beni tanıyanlar hayvan sevgimi bilirler. Bizim ailenin bir parçası olan Pamuk Hanım bir sokak kedisidir. Bugüne kadar sayısız hayvan baktım, bakıyorum, imkanlarım elverdiğince de bakmaya devam edeceğim.

        Öte yandan sokaklarda sahipsiz gezen hayvanların, özellikle köpeklerin insanlar için bir tehdit olduğu da gerçek.

        İki yıl önce Çeşme’de bir sabah bir köpek çetesinin saldırısına uğrayıp yoldan geçen bir kamyonun gürültüsünün köpekleri dağıtması sayesinde kendimi zor kurtarmıştım. Aç bir köpek sürüsünün beni paramparça etmemesi bir mucize idi o gün.

        İstanbul’da yaşadığım yerin etrafında da özellikle son 2 yıl içinde köpek çetelerinin 2-3 kat büyüdüğüne bizzat şahidim. Bir süre öncesine kadar yürüyebildiğim bizim yokuşa artık adım atmaya korkuyorum. Etrafımda köpek çetelerinin saldırısına uğramış en az 4-5 kişi var. İki yıl önce yaşadığım saldırıdan yola çıkarak bu konuda bir yazı yazdığımda mail kutum Türkiye’nin dört bir yanından köpeklerin saldırısına uğrayan okurların mektupları ile dolup taşmıştı.

        REKLAM

        Kısacası hayvan seven ama köpek sürülerinin insanlar için bir tehdit olduğunu kabul eden bir noktadayım.

        Cumhurbaşkanı’nın çağrısı köpek çetelerine çözüm olur mu? Hayvanlara zarar vermeden tehlike ortadan kalkar mı? Hayvanseverler neden bu öneriye karşılar?

        Sahadan bilgi almak için kendisini ‘hümanist hayvansever’ olarak tanımlayan Hayvan Hakları Konfederasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık’ı aradım.

        Hümanist hayvansever tabirini çok önemsiyorum zira insanlardan nefret edip hayvanları adeta kutsayan bir insan profili son dönemde sıklıkla karşıma çıkıyor. İnsanlara karşı son derece kaba ve anlayışsız olup hayvanlara abartılı bir sevgi ve hoşgörü gösterenlerin sayısı artıyor. Böylelerininki hayvan sevgisi değil, hayatla olan kavgalarını kamufle etmek için hayvanların arkasına gizlenme. Bana bu tipleme çok acınası geliyor. Hayvansever diye kendini tanıtan ama insanlara olan sevgisizliklerini hayvan sevgisi ile kamufle etmeye çalışanlar bence hayvanlara da çok zarar veriyorlar.

        Nesrin Hanım’a sokak köpeklerinin belediyeler tarafından toplanıp barınaklara bırakılma önerisine neden karşı çıktığını sordum. Dedi ki:

        “Nagehan Hanım 2004’e kadar bu ülkede belediyeler zehirli kıyma için bütçe ayırıyorlar, hayvan katliamları yapıyorlar ve bunu açıklıyorlardı. 2004’te Tayyip Erdoğan’ın AK Partisi bir devrim yaptı ve hayvan hakları kanunu çıkardı. Dünyaya örnek bir kanundu bu ancak TCK’da olmaması ve uygulamayan belediyeler için bir yaptırım öngörülmemesi yumuşak karnı idi.

        Nitekim belediyelerin büyük çoğunluğu sokak hayvanları için bütçe ayırmak istemediler ve ne barınak ne de kısırlaştırma için bakım ve tedavi merkezi kurdular. Bakın bugün 1389 belediyenin 1200’ünde barınak yok zaten!”

        REKLAM

        Hangilerinde var, hayvan hakları konusunda en duyarlı belediyeler nereler diye sorunca da başta Üsküdar’ı verdi Çıtırık. Ardından Şişli’yi ekledi ancak hepsinde eksikler olduğunu da söylemeyi ihmal etmedi.

        Nesrin Hanım’a göre köpek çetelerinin önüne geçmenin tek yolu var o da kısırlaştırmak. Ancak belediyelerde hayvanları kısırlaştırmak için ne altyapı ne eleman ne de malzeme var. Şayet kısırlaştırma yapılabilirse çok kısa sürede sayıda büyük bir azalma yaşanacağını söylüyor.

        Belediyelerin olanaklarına bakınca zaten barınaklara almanın hayvanların güvenliği için bir seçenek olmadığı görünüyor. Sadece İstanbul’da 100-150 bin sokak hayvanı var ancak en az 8-10 ilçede barınak ya da bakım evi dahi yok. En kuvvetli altyapıya sahip ilçelerden biri olan Üsküdar’da dahi kapasite birkaç yüz köpeği alacak kadar. Keza İBB’nin Kısırkaya barınağındaki alan en fazla 1000 hayvanı kaldırabilir. Dolayısıyla belediyelerin eline sokak hayvanlarını teslim etmek onları meçhul bir yere göndermekle eşdeğer. Sonlarının ne olacağı belli.

        BELEDİYELERİN ÇOĞU SINIFTA KALIYOR

        Maalesef bu konuda belediyelerin AK Partilisi, CHP’lisi, İYİ Partilisi de yok. Hepsi hayvan hakları konusunda kırık not alıyor.

        Bakın AK Partili Üsküdar ve CHP’li Şişli belediyelerini olumlu örnek olarak verdim ama maalesef bunlar bir istisna. Mesela rahmetli Kadir Topbaş zamanında toplanan hayvanlarla ilgili birçok şehir efsanesi dolaşıyor.

        Hayvanseverlere Ekrem İmamoğlu’nu sorduğunuzda da şöyle diyorlar: “Çok umutluyduk. Ancak göreve geldikten 2 ay sonra Kısırkaya barınağında 1400 köpek yok edildi.”

        Hayvanseverler İmamoğlu’na olduğu kadar Belediyeler Birliği Başkanlığı yapan Gaziantep Belediye Bakanı Fatma Şahin’e de tepkililer. Şahin de TBMM Hayvan Hakları Komisyonu kurulduğunda 1389 sayılı kanun kapsamında belediyelere kısırlaştırma zorunluluğu getirilmesi tartışılırken ek maliyeti bahane göstererek bu şartın zamana yayılmasını sağlamış. Dolayısıyla halen belediyeler üzerlerinde herhangi bir mecburiyet hissetmiyor, sokak hayvanlarının kısırlaştırılması için gerekli altyapıyı oluşturmuyorlar.

        Halbuki sokak köpekleri çeteleri ile mücadele etmek isteniyorsa bunun yolu belli: Belediyeler bu işe kaynak ayıracak ve hızla köpekleri kısırlaştıracak. Bunu yapmadıkça sorun büyüyerek sürüyor. Ve çözüm asla barınak değil! Ortada ne yeterli barınak ne de barınağa sokularak bitecek bir sorun var.

        Eminim Cumhurbaşkanı Erdoğan da belediyelerin bu konudaki duyarsızlıklarını görse, 2004’te kendi çıkardığı hayvan hakları yasasını birçok belediyenin içselleştirmediğini anlasa önerisini revize eder. Bence bu konuda kendisini samimi bir hayvansever olan Emine Hanım ikna edebilir…

        Örnek gösterilen Üsküdar Belediyesi ne yapıyor?

        Örnek gösterilen Üsküdar Belediyesi ne yapıyor?
        0:00 / 0:00

        Hayvan Hakları Konfederasyonu Başkanı Nesrin Çıtırık iyi örnek olarak Üsküdar Belediyesi’ni verince ben de Üsküdar Belediye Başkanı Hilmi Türkmen’i aradım ve hayvanlarla ilgili belediyenin çalışmalarını sordum.

        Hilmi Bey şunları anlattı:

        “Nagehan Hanım, Veteriner Müdürlüğü olarak 2 birimimizle hizmet sunuyoruz. Birincisi Minik Dostlar Hayvan Rehabilitasyon Merkezi (Barınak). Burada günlük ortalama 150 hasta tedavi ediliyor. 3 veteriner ve 8 personelle hizmet veriyoruz.

        İkincisi ise Minik Dostlar kliniğimiz. Burada da günlük ortalama 200 hastaya bakılıyor. Farklı alanlarda hizmet veriyor bu merkezler. Klinikte çeşitli ameliyatlar yapılıyor, 6 kedilik yatar hasta bölümümüz var. Kısırlaştırma ameliyatları yapılıyor.

        Ayrıca Üsküdar Belediyesi olarak sokak hayvanları için yaz ve kış şartlarında çeşitli önlemler alıyoruz. Hayvanları koruma afişleri asıyoruz, kedilerin yoğun olduğu yerlerde kedi çıkabilir tabelası koyuyoruz, kedi ve köpek mama istasyonları yerleştiriyoruz, barınma alanları yapıyoruz. “

        Hilmi Bey rakamlar vererek çalışmalarını detaylı bir şekilde anlattı. Üsküdar’ın diğer belediyelere örnek olması için ben de sizinle paylaşmak istedim.

        Diğer Yazılar