Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İzmir’in kurtuluşunun 100.yılı vesilesiyle önceki gün Alsancak-Gündoğdu Meydanı’nda çok güzel bir Tarkan konseri yapıldı…

        Gerçekten muhteşem bir organizasyondu. İzmir’deki ailemiz de yeğenimiz Çisem ve Ardan Timer’in Gündoğdu meydanını gören evinde toplanıp bu coşkulu konseri canlı canlı instagram adresinden yayınladı. Biz de oradan izledik.

        Dünya tarihine geçen halka açık bir konser oldu. Bir küçücük güvenlik sorunu bile yaşanmadı. Tunç Soyer, İzmir Emniyet Müdürlüğüne de özellikle teşekkür etti.

        Demek ki konser-festival gibi organizasyonları öcüleştirmemek, bilakis böyle konserlerin önünü açmak gerekiyormuş. İstenirse kamu düzeni mükemmel sağlanıyormuş.

        Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kimi işgüzar kaymakamların ve idarecilerin kafasına göre konser ve festival iptallerinin önüne geçmeli. Her konser, her festival bu ülkeyi daha da rahatlatır, ferahlatır. Habire konser yasaklayıp gençlerin enerjisini boşaltmasını engellemek de bilakis Türkiye için başka türlü bir güvenlik riski oluşturabilir.

        Öte yandan Tunç Soyer’in o konser öncesinde Osmanlı Devleti’ni hedef alarak söylediği sözler de tartışılıyor. Tunç Bey’in Osmanlı ile ilgili sözleri doğru değil.

        Çok retro ve pörsümüş laflar bunlar. Hem tarihsel hakikate aykırı, hem de güncel olarak gereksiz, kutuplaşmayı coşturacak sözler. Soyer aslında bu cümleleriyle AK Parti ve MHP’nin tam istediğini yapmış oldu.

        REKLAM

        İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı özü itibariyle ideolojik çizgi olarak bir Kemalist ya da ulusalcı-milliyetçi değil. Babası 12 Eylül askeri savcısı Albay Nurettin Soyer’in çizgisiyle Tunç Bey’i aynı görmemek lazım. Daha önce de bu köşede Soyer’in güncel politik kimliğinden bahsetmiştim.

        Tunç Bey, Avrupalı anlamda sosyalist-sol bir siyasetçi. Eşi Neptün Soyer de bir sosyalist. Toplumsal cinsiyet eşitliğinden LGBT haklarına, göçmenlerin entegrasyonundan halkların kardeşliği çabasına, yeşil aktivizmden hayvanların özgürleşmesi temasına kadar Batı’da kültürel-sol diye adlandırılan bir bakış açısı bu. Evrensel anlamda çağdaş sol düşünceye sahip Soyer çifti.

        Fakat diğer yandan da Kemalizmin, Atatürkçülüğün ve dolayısıyla seküler milliyetçi-ulusalcı ideolojinin çok güçlü olduğu İzmir şehrinin belediye başkanı Tunç Soyer. O yüzden bu ideolojik çizginin de hoşuna gidecek bir 100.yıl konuşması yapması lazımdı. Bence orada Soyer’in önünde iki yol vardı…

        Ya Yunanlılara karşı alınan zaferi vurgulayacak, “Yunanlıları denize döktük, bozguna uğrattık” söylemini benimseyecekti. Eminim böyle de konuşsa o kalabalık daha da coşardı. Mevcut Türk-Yunan gerilimi ortamında daha ziyade Soyer’den devletin beklediği de buydu.

        SOYER YUNAN KONUSUNUN CUMHUR İTTİFAKI’NA YARADIĞINI DÜŞÜNÜYOR

        Tunç Soyer Yunan konusuna bence bilakis bu güncel mesele yüzünden girmek istemedi. Türk-Yunan geriliminin Cumhur İttifakı’na yaradığını düşünüyor. O yüzden Yunan kelimesinin Y’sini bile ağzına almadı. Öyle olunca “Getirin Mazlum’u bana” efektiyle Osmanlı devletine vurdukça vurdu Tunç Bey. Şüphesiz o noktada haksızlık etti.

        Cumhur İttifakı’nın Yunan milliyetçiliğine karşı Türk milliyetçiliğiyle meydan okuma politikası kendi ideolojileri bağlamında çok tutarlı.

        Peki Tunç Soyer gibi CHP’li gerçek sosyal demokrat ve enternasyonalist olduğunu iddia eden siyasetçiler bu konuda ne yapıyor? CHP’nin daha solundaki siyasi partiler Türk-Yunan meselesinin barış çerçevesinde çözülmesi için ne yapıyor?

        REKLAM

        Hiçbir şey…

        Hem CHP hem de hatta TİP bu noktada Cumhur İttifakı’nın uydusu gibi hareket ediyorlar.

        Mesela İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, aynı Gündoğdu meydanında “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” mitingi yapabilir mi?

        Tarkan’ı ya da İzmirli büyük sanatçı Sezen Aksu’yu “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” mitingi için konsere davet edebilir mi?

        Tarkan’dan emin değilim ama Sezen Aksu’nun “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” mitingi için ücretsiz konser vereceğine ben eminim.

        Mesela rock grubu Mor ve Ötesi ve Harun Tekin’in de “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” miting konserine katılacağına eminim. Athena’nın ve Gökhan Özoğuz’un “Yunanlıları yeniden denize dökelim, bozguna uğratalım” tarzı irredantist-nasyonalist sağcı bir mitingde büyük konser vereceğine emin olduğum gibi…

        Tunç Soyer ve CHP İzmir teşkilatı kararlı olup İzmir-Gündoğdu’da 1 milyon kişiyi “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” mitingi için toplayabilirse, bunun Yunan solunda hemen yansıması olur ve onlar da Atina’da Syntagma’da o kadar insanı “Türkiye ile savaş istemiyoruz” diye Miçotakis’e karşı toplarlar. Tüm tablo değişir.

        İşte devrimci siyaset böyle yapılır. Babasından farklı olarak gerçek bir solcu olduğuna inandığım Tunç Soyer bu siyasi cesareti gösterebilir mi? İşte o zaman Soyer, İzmir’in yerel siyasetinin ötesine geçer ve tüm Türkiye’ye damga vuran bir isim olmaya başlar.

        Bu hadiseyi sadece Tunç Soyer ile sınırlamak ve Soyer’e yüklenmek de haksızlık olur.

        CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu bu siyasi cesareti gösterebilir mi?

        REKLAM

        Kılıçdaroğlu şu an oluşmuş havaya karşı CHP olarak “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” mitingleri yaparak Cumhur İttifakı’nın tüm oyun planını bozacak cesarete sahip mi?

        Bundan bir önceki yazıda hakkını teslim ettiğim Kemal Bey’in bu siyasi önderlik ve cesareti gösterebileceğini zannetmiyorum.

        Kılıçdaroğlu böyle mitingler tertip ederse Cumhur İttifakı’ndan gelecek taarruzlardan çekinecektir. 6’lı masanın da kendisini yalnız bırakacağı kanaatinde olacaktır.

        Sayın Kılıçdaroğlu da şu an oluşmuş resmi tabulardan hiçbirinin üzerine gitmiyor. Bu bağlamda ben Kemal Bey’i de statükoya çok teslim olmuş çizgide buluyorum.

        Ya Ekrem İmamoğlu? 16 milyon insanı yaşadığı İstanbul şehrinin belediye başkanı olarak bu siyasi cesareti ve liderliği gösterebilir mi? İBB Başkanı olarak “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” mitingleri organize etmeye kalksa dediğim gibi Yunanistan’da da bunun yansıması olur ve hakikaten siyasi tablo değişir.

        Böyle bir ihtimal var mı?

        Bence sıfır…

        Ne Yunanistan solunun ne de Türkiye solunun bunları yapacak ne hali ne mecali var.

        Türkiye’de bilakis “muhalif” medya ve popüler “muhalif” kalemler Yunanistan ile savaşıp, adaları fethetmemiz konusunda iktidar medyası kadar istekli ve arzulu…

        Hem Türkiye’de hem Yunanistan’da çok kuvvetli bir milliyetçi-sağ hegemonya kurulmuş durumda ve her iki ülkede sol da buna teslim olmuş vaziyette.

        Türk-Yunan geriliminde de sürecin nereye doğru gittiği de belli. İsmet Özel’in bir dizesinde yazdığı gibi: Yaklaşıyor yaklaşmakta olan…

        Son sözüm de Gündoğdu ve benzeri kent meydanlarında toplanan ve Tarkan’ın “Geçcek” şarkısıyla mest olan, 20 senelik bu dönemin kapanacağına inanan milyonlarca insanımıza…

        Eğer sizler 9 Eylül 2022’de Gündoğdu meydanında toplandığınız gibi “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” mitinginde de yine aynı Gündoğdu meydanında toplanırsanız, o mitingde de Tarkan konseri olabilirse ve aynı coşku “Yunanistan ile savaş istemiyoruz” mitinginde de olursa o zaman gerçekten 20 senelik bu dönem kesinlikle kapanır, rejim değişir ve yeni bir dönem açılır…

        Ama eğer bu miting bu ülkede tertip bile edilemezse, hatta böyle bir mitingin organize edilmesini düşünmeye teşebbüs bile etmeyen bir muhalefet varsa ve sizler de bu “muhalif” anlayıştan memnunsanız Türkiye’de hiçbir şey değişmez. 20 senelik bu dönem bir 20 sene daha devam eder. Muhalefet, bu süreç sonunda kesinlikle kaybedecektir.

        Diğer Yazılar