Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Uzman araştırmacı Faruk Acar tarafından kurulan ANDY-AR, Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi hata payını yüzde 2.0 olarak belirleyerek Erdoğan’ın oy oranını yüzde 53.0, Ekmeleddin İhsanoğlu’nunkini yüzde 37.9 ve Selahattin Demirtaş’ın oyunu yüzde 9.1 olarak açıklamıştı. Türkiye genelinde 3283 denekle yapılan anket Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını en yakın oranla yansıttı. Erdoğan yüzde 51.8, İhsanoğlu yüzde 38.44, Demirtaş yüzde 9.8 oy aldı. Peki farklı kültürlerden milyonlarca insanın yaşadığı bir ülkede bu araştırmalar nasıl yapılıyor? Faruk Acar’ı ziyarete gittim...

        Nasıl başladınız bu işe?

        Anketör olarak...

        En alttan başladınız yani...

        Sonra da bir daha kopamadım ve Andy-Ar’ı kurdum. 2004’te bir deneme yaptık ve yerel seçimler öncesinde başarılı tahminlerde bulunduk. 2007’de ilk üçe girdik. 2009’da sonuçları en yakın tahmin eden iki şirketten biri olduk. 2010’da dünya rekoru kırdık. 57.4 çıkacak dedik, 57.8 çıktı. Diğer şirketler 52-53’lerde kaldı. Bugün de en yakın tahmini yaptık.

        Sırrınız ne?

        Tabii ki alt kademeden bugünlere gelmek... Bir anket formuna baktığımda doğru mu yanlış mı olduğunu anlarım. Bir ağırlıklandırma sistemimiz var. Kararsız seçmenin olası seçimlerini orantısal olarak dağıtıyoruz.

        Onları herkes bilir mi?

        Evet, öngörü kısmı farkı belirleyen. Yoksa bilimsel kısmında farklı sonuç çıkması mümkün değil. 2011 seçimlerine benzemiyor. Yerel seçimlere de benzemiyor. Biz hepsini harmanladık. Her şirketin gizli bir formülü vardır; biz de bizi bu sonuca götüren formülü geliştirdik. İçeceklerin içindeki formül gibi. Ve bunu bir tek ben biliyorum.

        ‘DEMİRTAŞ, BARIŞÇIL DEMOKRASİYE İNANDIRDI’

        Selahattin Demirtaş’ın oy oranının Batı’daki artışını uzak ara farkla siz tahmin ettiniz...

        Ekmeleddin İhsanoğlu gibi bir aday çıktı seçimlerde. Birçok CHP’li seçim öncesi performansını yeterli bulmayınca Erdoğan karşıtlığından da ödün vermediği için Demirtaş’a oy verdi. Batı’daki durum net budur.

        Bu pek rastlanır bir şey değil...

        Bir de Demirtaş seçim kampanyasını çok başarılı geçirdi. Oy verenler de Demirtaş’a göz kırptı. Bence o da kazandı. Siyaset tarihinde çok rastlanılır bir şey değil bu. Selahattin Demirtaş “Öcalanlı” söylemler yerine barışçıl demokrasi meselesinin üzerine gitti ve inandırdı.

        Siz de bunu öngördünüz...

        Bizim alt kodları sorguladığımız bir kurulumuz var. Günlerce tartıştık ve bu sonuçları gerçek ama ön planda olmayan verilerle ortaya çıkardık.

        ‘MERAL AKŞENER İKİNCİ TURA KALIRDI’

        Ne olsaydı ikinci tura kalırdı seçimler?

        MHP’nin ismi Meral Akşener, CHP’nin adayı Deniz Baykal olsaydı, Akşener ikinci tura kalırdı. Ekmelettin İhsanoğlu’nu kimse tanımıyordu. Kampanya dönemini en iyi geçiren Erdoğan yaptı reklamını. Hatta Erdoğan’a kızanlar oldu, “Adını söyleme reklamı oluyor bedavadan” diye. “İsrail ajanı” dedi, “Paralel yapının adayı” dedi. O da siyasetten anlamadığı için sessiz kaldı. Halkımız mağduru oynadığı için ona oy verdi. Ama 14 partinin bir araya gelmesi olarak bakarsanız hezimettir. MHP’liler Erdoğan’a kaydı.

        ‘KADIKÖY TATİLDEYDİ BAĞCILAR KÖYDE’

        Yüzde 15 kullanılmayan oy Ekmeleddin İhsanoğlu’na mı gidecekti?

        Hayır. Sadece katılım yüksek olsaydı Erdoğan ilk turda seçilmeyecekti. CHP’nin oyu değişmeyecekti. İkinci tur BDP’nin oyları Erdoğan’a gidecekti. Bağcılar’la Kadıköy arasında korkunç bir fark yok. Kimi tatildeyse kimi de köyündeydi. Hangi partinin oy oranı yüksekse en fazla o etkilenir eksik oy kullanılmasından, bunu unutmamalı. Erdoğan 9. zaferini ilan etti. Muhalefetse özellikle son üç seçimdir sadece iktidara sataşıyor. Şimdi de Gül’le Erdoğan arasındaki sürtüşmeden medet umuyorlar. Çok acı. Selahattin Demirtaş’ın tek başına yaptığını CHP bir türlü yapamıyor. Erdoğan’ın zaferinin en önemli nedeni muhalefetin başarısızlığıdır.

        ‘Yaptığımız tek iş seçim tahmini olsa batarız’

        AKP’ye yakın olduğunuz, oyları manipüle ettiğiniz söylendi...

        Öyle bir şey yok. Bir market nasıl ürünlerini bayramdan önce çıkarıp bayramda da satıyorsa biz de aynısını yapıyoruz. Biz bu sonuçları seçimden önce kamuoyu dikkatine sunmasaydık sizin benim başarımdan nasıl haberiniz olacaktı. Bu yorumları çok acımasızca buluyorum.

        “Tamamen ticari” diyorsunuz...

        Tabii ki. Bilinirliği olan 10 araştırma şirketi var. Onlardan bir adım önde olmanın tek yöntemi bu. Biz de zaten tek bilen olduk. Son dört seçimde üç birinciliğimiz var. Öte taraftan 9 seçim oldu ve Erdoğan da bu konuda bilinçlendi. Araştırmalara hiçbir liderin vermediği kadar önem veriyor.

        Müşterileriniz kimler?

        Politikacılar, yatırımcılar ve işadamları ağırlıklı. Bir yatırım yapacak, o yüzden en önemli şey istikrar. Biz onlara bir anlamda danışmanlık hizmeti veriyoruz. Tabii sizinle paylaşmadığımız sonuçları da veriyoruz.

        Mesela?

        Erdoğan’ın kemik oyları onlar için önemli bir detay. Gezi döneminde, “Halkı Erdoğan’a karşı nasıl birleştirebiliriz” şeklinde araştırma yaptıranlar oldu. Amaç çıkacak sonuca göre yatırımlarını kaydırmak. İnsanlar bizlerin sadece seçim tahmini yaptığımız sanıyor. Öyle olsaydı...

        Batardınız...

        Aynen...

        ‘Kimse de beni sevmiyor açıkçası’

        ■ Tehdit, hakaret gibi şeylere maruz kalıyor musunuz?

        Geçen seçimlerde “Yüzde 53” dedik diye AKP’lilerden yemediğim küfür kalmadı. CHP’liler de “Sizi AKP satın almış belli, manipülasyon yapıyorsunuz” dedi. Taraf tutmuyorum ve kimseye duygusal yakınlığım yok. Ama kimse de beni sevmiyor açıkçası.

        Tehdit?

        2011 seçimleri öncesi Habertürk’te son tahminleri yapıyoruz. Yayın bitti, asistanım arayıp “Çıkmayın binadan, ölüm tehditleri aldınız” dedi. Bir partinin oylarının ciddi düşeceğini söylemiştim.

        Bildiniz mi?

        Evet. O akşam arka kapıdan kaçtım. Eşimi çocuğumu alıp 10 gün ortadan yok oldum. “Neredesin lan” diye mesajlar geldi sürekli. Küfredenler, tehdit edenler vardı, özellikle sosyal medyadan... Ortalık sonuçlar belli olunca duruldu. Valla verecek bir canım var. İşim de bu. Tehdit edenlere hakkımı helal etmiyorum. Cumhurbaşkanı anketlerini “haklı bir gerekçeyle” kontrol etmek isteyen varsa, buyursun gelsin.

        ‘Kesin bilgi alınmış 2 bin 500 kişi 100 bin kişiye bedeldir’

        35 ili nasıl belirlediniz?

        Örneğin memleketim Bursa...“X mahallesinde yaşayan üniversite mezunu, x yaş grubundaki x kişiyi bulun” diyoruz. Telefonla o kişiyi arıyoruz. Anket yapılıp yapılmadığını soruyoruz. “Hayır” derse o anketi çöpe atıyoruz.

        O anketi yaptığını söyleyen kişi?

        Onun da işine son veriyoruz. “Ben çocuğa verdim adımı, sen doldur dedim” diyenler bile oluyor. Ama çok katı şekilde kontrol ediyoruz bilgileri. Telefona geçmeye çalışıyoruz ama kimse bunu tercih etmiyor.

        Ben de etmem, telefon sapığı bile olabilir...

        Haklısınız. Aslında en iyisi internet ama bizde sektör yeni geliştiği için zamanı var.

        Şampiyonlar Ligi maçını izlemeye gittiğim Lizbon’da stat anketi göndermişlerdi. O kadar eğlenceliydi ki keyifle doldurup yolladım mesela...

        Çok güzel bir örnek. Aslında insanların hayatını kolaylaştırmak için verilen bir hizmet ama aramızda dağlar kadar fark var. Apartman girişlerinde anketör ve satıcı giremez yazan bir ülkeyiz.

        Kaç kişiyle görüştünüz?

        2 bin 500 kişi civarı... Kesin bilgi alınmış 2 bin 500 kişi 100 bin kişiye bedeldir. Titiz çalışırsanız sonuç değişmez. Sonrası doğru okuma ve yorumlama biçimidir.

        ‘İlişkilerle ilgili detaylı soru sormak isterdim’

        Neyi araştırmak isterdiniz?

        Gerçek fikrini söyleyen bir halkı araştırmak isterdim. Samimi cevaplar almıyoruz biz, sadece bu koşullarda kullanılacak oyları tahmin ediyoruz. Bir de dokunulmayan konular var. Hani gazetelerde çıkar ya, “İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre bekâr kadınlar” diye başlayan haberler... Mesela bir erkeğe kadınla ilgili detaylı soru sormak isterdim. Kadına da aynı şekilde erkek, cinsellik ya da kişisel mutlulukla ilgili... Ama insanlarımız buna açık değil.

        Ne zaman açılırız?

        Belki bizden sonraki jenerasyon... Yani bizlerin dede, nine olduğumuz jenerasyon, 15-20 yılı var.

        Diğer Yazılar