Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PRİMİTİF. Bildiğiniz üzere bu Fransızca kökenli kelimeyi genelde “ilkel”, “gelişmemiş” ya da “iptidai” anlamında kullanmak üzere Türkçemize almış bulunmaktayız.

        İnsanoğlunun dünyadaki varoluş tarihini anlatırken, kökenimizi oluşturan ilk insanları, taşla sopayla avlanıp mağaralarda yaşadıklarından, teknolojiyle henüz tanışmamış olmalarından dolayı “ilkel/primitif insan” olarak adlandırıyoruz. 5-6 milyon yıllık bir gelişimin ardından doğal olarak primitif olmayı kendimize yakıştıramıyoruz artık. Modern evlerde yaşamak, teknolojinin her türlü imkânını elimizin altında bulundurmak, uzaya açılmak bizi “primitif” likten kurtardı, çok şükür. Görgü kurallarımız bile var. Çatal solda, bıçak sağda, “Pardon”lar, “Lütfen”ler... Hem pek naziğiz hem de süper gelişmiş... En akıllı da biziz şu evrende. İnsan vücudunu, elektriği, kuantum fiziğini, mikropların ıcığını cıcığını moleküllerine ve de genlerine kadar deşifre etmişiz.

        Ormanların kralı aslansa kâinatın kralı insan! Yavaş yavaş herkes uzayla tanışacak. Okuyan, okumayan, aklı çok, aklı kıt... Çok geliştik çok! Uzayda porno filmleri yapacak kadar ilerledik. Eva Lovia ve Johnny Sins’in, bu işin öncülüğünü yapacakları için heykelleri bile dikilecek bu sene. Tüm insanlık gururla bahsediyor. Var mı daha ötesi? Ne diye okullara gidesin, hayatını adayıp bilim adamı, mühendis falan olasın? Bir iki silikon enjeksiyonu ve transplantasyonu, takma saç, takma kirpik (ki bunlar da bizi ilkellikten kurtaran büyük teknolojik buluşlardır), bir de birkaç milyon dolar varsa cepte, hop NASA’da astronot egitiminden sonra doğru uzaya... Çıplaklıkla ve seksle ilkelliğe meydan okuyabilen başka bir canlı türü daha var mı şu evrende?

        Primitifin diğer bir tanımında da denir ki: Belli bir kültürü olmayan... Biz insanoğlunda kültürden bol ne var? Her diyarda her millette çeşit çeşit. Mesela geçen hafta Çin’de YuLin Festivali vardı. 10 bin köpek, bacakları bağlanıp canlı canlı kızgın yağlara atıldı, aleve verilerek, derileri yüzülerek, işkence edilerek yemeğe dönüştürüldü. Çok eğlendiler çok...

        Köpekler 20-30 bin yıldır insanoğluyla yan yana yaşıyor, doğal afetlerde, savaşlarda yardımcı oluyor, sadakati ve sevgisi örnek gösteriliyor ama insan “gelişmişlikte” zirveye ulaşınca “vicdan” kelimesi vız gelip tırıs gidiyor. Bazı kültürlerde kırmızı kumaş tutup buna saldıran boğaları şişlemek, kara kedilerin kuyruğunu kesmek gibi ilginç buluşlar da var. Kültür ve inanış uğruna yapılan, ilkel olmadığımızı ispatlayan benzer uygulamalar saymakla bitmez. Zaten biliyorsunuz insan ilkellikten kurtulunca doğal olarak diğer ilkel varlıklara tahammülü kalmıyor. Kedi, köpek, çiçek, böcek, ağaç sevgisinden falan konuşanlar da insanlık evrimini yavaş geçirenler olabilir belki.

        Primitiflikten kurtuluşun diğer bir göstergesi de bilgidir. Bütün doğrulara haiz olununca “Biz neymişiz be!” denir ve farklı düşünenlere sözel, fiziksel saldırılır, “farklı” lar ortamdan uzaklaştırılır, gerekirse kafaları kesilir. E her şeyi bilmek kolay değildir. Primitiflerle savaşmaksa azaptır azap...

        Düşünüyorum da bizlerden daha çok primitifliği yenmiş, gelişmiş başka canlıların uzayda olma olasılığı nedir pek bilmiyorum, ama eğer varlarsa, bizleri bulurlarsa sanırım doğal olarak şöyle bir mesajı gezegenlerindeki üsse geçeceklerdir: “Evrenin ‘en gelişmiş’, ‘en sevecen’ canlılarını, insanoğlunu bulduk. Lakin huzursuz etmemek için kendimizi göstermeden, bir daha asla ziyaret etmemek üzere sessiz sedasız gezegenimize geri dönüyoruz.”

        BİLL GATES, 'YEŞİL IŞIK' YAKTI

        GEÇEN hafta Financial Times ile yaptığı görüşmede Bill Gates, “Biliyorsunuz bilimin çabuk adım atabilmesi için desteklediğimiz çok önemli projeler var. ‘Çok önemli proje’ deyince hükümet başta olmak üzere herkesin aklına uzay misyonları geliyor. Bana göre doğayı korumak için hazırlanan projeler, günümüzdeki en önemli projelerdir. Bu yüzden ‘yeşil teknoloji’lerle ilgili projelere ödediğimiz parayı iki katına çıkarmaya karar verdim” dedi.

        Atmosfere karbondioksit salınımını aşağı çekmek için getirilen önerilere ayrılan bütçe 1 milyar dolar civarında. Bu miktar, gelecek projelerin ilginçliğine göre daha da artırılabilecek esneklikte. Bill Gates, küçük büyük diğer finansörleri de aynı şekilde düşünmeye şu sözleriyle davet etti: “Eğer ‘para nasıl kazanılır’ konusunda tecrübem olduğuna inanıyorsanız sesimi duyun ve doğayı kurtaracak projelere yatırım yapın. Hem zengin olursunuz hem de çocuklarınıza ve torunlarınıza daha güzel bir dünya bırakmış olursunuz.”

        İNSANOĞLU SOYU TÜKENECEKLER LİSTESİNE ALINDI

        ÇOK uzun yaşamıyoruz. Ortalama 80-90 yıllık bu kısacık yaşam süremiz içerisinde bile birçok hayvan türü kaybolanlar ya da kaybolmak üzere olanlar listesine giriverdi. Listede leopar, gergedan, goril, denizkaplumbağası, fil ve kutup ayıları da var. Liste her ay biraz daha uzarken “İnsanoğlu bu listeye girecek mi” sorusu aklımıza bile gelmiyor elbette. Lakin maalesef an itibarıyla, bilim insanlarının elindeki verilere göre bu listeye girmiş bulunmaktayız. Geçen hafta duyulan bu haber, gezegenimizdeki milyarlarca insan nüfusu göz önünde bulundurulduğunda pek de inandırıcı gelmiyor doğal olarak. Bu yüzden dünya basını da habere fazlaca yer vermedi. Böylece Stanford Üniversitesi profesörlerinden Paul Ehrlich bir basın toplantısı düzenlemek zorunda kaldı. Yapılan açıklama aynen şöyle: “Dünyadaki bütün canlıların yok olma sürelerini dinozorlar dönemindeki canlıların yok oluş süreleriyle karşılaştırdık. Öyle görünüyor ki günümüzdeki canlıların nesli 100 kat daha hızlı tükeniyor. Dünyadaki insan nüfusunun milyarlarca olduğu doğrudur. Lakin bu insanların yok oluşu diğer yok olan canlıların dünyada meydana getireceği dengesizlikle ortaya çıkacaktır. Bir tek arıların yok oluşu bile gıda üretimini ciddi sekteye uğratacaktır. Açlık, susuzluk, doğa kirlenmesi, kaybolan tür hayvanların ardından başka hayvan türlerinin nüfuslarındaki patlamalar hayatı ciddi tehdit edecektir. Örneğin tek bir tür yılanın soyunun bile tükenmesi dünyadaki kemirgen sayısını binlerce kat artıracaktır. Bizler burada felaket tellallığı yapmak değil insanlığı uyarmak peşindeyiz.”

        Diğer Yazılar