Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ADDİS ABABA

        ETİYOPYA, eski adıyla Habeşistan nereden baksanız ilginç bir yer. “Çağrı” filmi nesli için bu ülke, Mekkelilerin zulmü nedeniyle hicret eden Müslümanlara sığınabilecekleri bir yuva veren Kral Necaşi’nin ülkesi. Tam adıyla Necaşi Eshame, 15 sahabiyle beraber Addis Ababa’ya 700 km uzaklıkta bulunan Mekele kentine bağlı Necaşi Köyü’nde yatıyor. Türbesini ise TİKA restore ediyor.

        Etiyopya ilginç bir yer. Bir kere, burada yıl hâlâ 2007. Çünkü Hıristiyanlık burada en orijinal haliyle yaşanıyor ve bu çok eski Hıristiyanlar, Hz. İsa’nın doğum yılını farklı hesaplayan Kıpti takvimini kullanıyorlar. Burada bir yıl 13 ay. Ve son ay bazen 5, bazen 6 gün sürüyor.

        Bu arada, Addis Ababa, “yeni açan çiçek” demek. Adına yaraşır biçimde, allı morlu her tür çiçeğin yanı sıra okaliptüs ağacının havaya saldığı kokuyu sürekli solumak mümkün. Tabii, kent merkezi dışında.

        Etiyopya’da yılın 6 ayı kesintisiz ilkbahar. Kış yağmurla hitama eriyor ve yaz sıcaklığı 30 dereceyi asla geçmiyor.

        İklime, toprağın elverişliliğine ve Afrika’nın en iddialı ülkelerinden biri olmasına rağmen Etiyopya’da gözümüze çarpan her kare “azgelişmişlik” tablolarından seçmeler derlemekte. Bunun nedeni, biraz disiplinden yoksun yaşam felsefesi, biraz da tarih.

        Etiyopya’da modern bir devlet kurma girişimi 20. yüzyılın başlarında İmparator Menelik ile başlamış, İmparator Haile Selassie ile devam etmiş. İmparator II. Menelik, İtalya’nın sömürgecilik girişimlerini savuşturabildiği için özenle yâd ediliyor. Etiyopya, tarihte hiç sömürge olmamış tek Afrika ülkesi.

        Haile Selassie isimli kral ise Afrika Birliği’ni kuran kişi. 1963’ten beri birliğin merkezi Etiyopya. Tam da bu nedenle, Addis Ababa dünyada en çok büyükelçilik bulunan ikinci şehir.

        Ülke soğuk savaş dönemi şartlarında gerçekleşen, Mengistu Haile Mariam liderliğindeki askeri darbeyle büyük bir kırılma yaşamış. O zamana kadar ülkede gerçekleştirilen siyasi, ekonomik ve kültürel gelişme, 1974-1991 yılları arasında hüküm süren Marksist-Leninist rejimle yıkıntıya uğramış, bir taraftan iç isyanlar, diğer taraftan Eritre ile mücadele, ülkenin insan kaynaklarını ve tüm altyapı zenginliklerini tüketerek iflasa sürüklenmiş.

        Komünist Derg rejimi, SSCB’nin dağılması, Eritre’deki bağımsızlık savaşı, çok dilli, çok etnik unsurlu ülkenin önemli bölümünde süren gerilla mücadelesi ve kuraklığın tetiklediği olaylar sonucu 1991 yılında yıkılmış. iktidara gelen EPRDF (Etiyopya Halkları Devrimci Demokrasi Cephesi) koalisyonu, 1995, 2000, 2005 ve 2010 yıllarında yapılan genel seçimleri kazanarak iktidarını korumuş.

        Bugün Etiyopya’nın başbakanı olan Hailemariam Desalegn, aynı politika çizgisini devam ettirmeye, federatif bir devlet olan Etiyopya’yı çatışmalardan uzak tutmaya, ülkeye istikrar kazandırmaya çalışıyor.

        Resmi rakamlara göre ülkede Müslümanların Hıristiyanlara oranı % 33, gayri resmi oran % 40. Geçmişteki iç isyanlar döneminde ve Eritre nedeniyle çıkan çatışmalarda Müslümanların da “bu fırsatı’ kullanmak istemesi; Etiyopya’da “Sufiler” diye adlandırılan Müslüman grubun dışında “Selefiler”in de varlığı ülkenin baskıcı rejim gerçeğiyle birleşince Müslümanların hareketleri bir miktar kısıtlanmış.

        Yine de çatışmaların ve isyanların belirleyici faktörü din farkı ya da İslam düşmanlığı gibi görünmüyor. Çünkü toplumsal doku buna müsait değil. Müslümanların mutlak surette 5 vakit namaz kıldığı ve Hıristiyanların kiliselerde çokça vakit geçirip zikre, ibadete odaklandığı Etiyopya’da, aynı ailede hem Hıristiyan hem Müslüman bireylerin olması normal bir durum. Necaşi’nin mirası olsa gerek.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan tam da bu nedenle Etiyopya’daki ziyaretinde sürekli olarak ülkenin “hoşgörü” anlayışına vurgu yapıyor.

        Diğer Yazılar