Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        İÇ Güvenlik Paketi’ni doğru bulmayanlar ateşli eleştiriler yöneltirken, savunanların gerekçesi, bu paket yoluyla 6-8 Ekim benzeri olayların önüne geçilmesinin mümkün hale gelecek olması. 16 yılda molotof ile işlenen suçlarda ciddi bir artış var. Kitlesel hareketlerin sebep olduğu gündemi payanda haline getirerek siyaset yapan HDP ve CHP, İç Güvenlik Paketi’ne karşı çıkmakta.

        Tasarı, çözüm süreci bakımından da gerilim yaratıyor.

        Barış görüşmelerinde yeni bir faza geçtik. Kandil “oyalanma paranoyası”nda ısrar ederken, devlet “Barış sürecini bitiririz” tehditlerine karşı dişini sıkan taraf olmayacağını belli ediyor. Kamu düzeni olmadan barış konuşulamayacağı gerçeğine göre hareket ediyor. Öcalan’ın Kandil’e silahsızlanma kongresi talebi içeren bir metin gönderdiği malum. Kandil’le görüşen heyet pek de parlak haberlerle dönmedi. “İç Güvenlik Paketi’ni çıkarmanın müzakere sürecini de tehlikeye atacağı, paket zihniyetinin müzakereye gelmeme zihniyeti olduğu net olarak ifade edilmiştir. Bu anlayışın demokratikleşme yerine, daha fazla otoriterleşme anlamına geleceği ifade edilerek demokratikleşmeyi ortadan kaldıracak bu anlayışın ise, kabul edilmesinin mümkün olmadığı ifade edilmiştir’’ cümlelerinden anlaşılacağı gibi, KCK Öcalan’ın metnini, silahsızlanma çağrısı açısından değil, güvenlik paketi cihetinden mülahaza etmiş.

        Oysa kilit nokta, seçimler. Tasarı yasalaşsın ya da yasalaşmasın, KCK, HDP’nin seçim barajına takılması, hele hele yüksek bir oy oranıyla barajın altında kalması ihtimalinde barış sürecinin angajman kurallarını bu kez nihai bir sonuç üretecek şekilde yıkmayı planlıyor gibi görünüyor.

        Kılıçdaroğlu, “HDP ile AKP gizlice anlaştı. Barajın altında kalıp AKP’ye daha fazla vekil kazandıracak’’ şeklinde uyduruk iddialar ileri sürüyor ve takipçilerini İç Güvenlik Paketi’ne karşı kışkırtmaya çalışıyor ama gerçek pek öyle değil.

        Misal ortada Aydınlık Gazetesi’nin 13.02.2015 tarihli nüshasında yer alan ve PKK’nın 235 uçaksavar aldığı iddiası...

        Habere göre PKK, Irak ve Suriye’de ele geçirdiği silahlar yoluyla “Türkiye içindeki” silahlarını takviye ediyor. Aynı gazeteye görüş veren eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı İsmail Hakkı Pekin, PKK’nın bir isyan hazırlığı içinde olduğu, TSK’nın cevap verme olasılığına karşılık tahkimat yaptığı görüşünde. Görüşünü pazar akşamı yayınlanan Enine Boyuna’da da tekrarladı. Bir şey daha söyledi: “Asker başından beri çözüm sürecine karşı, o yüzden kenarda durdu, karışmadı.’’

        HDP’ye uzak, Öcalan’a yakın olan bir kaynağım, “uçaksavar” haberini doğruluyor ve “Dahası var” diyor. “Geçtiğimiz yaz Hakkâri tepelerine o uçaksavarlar için dozerlerle mevzi kazdılar. Gördüğümde anlam verememiştim ama şimdi parçalar birleşiyor.’’

        Hükümete yakın kaynaklar, PKK’nın edindiği silahları yalanlamıyor ama uçaksavarlar dahil yapılan tahkimatın Suriye tarafında olduğunu söylüyorlar.

        Hükümet üyeleri, bakanlar, vekiller her fırsatta HDP’nin Meclis’e girmesinin barış sürecine de, normalleşmeye de büyük katkı sağlayacağını anlatıyor. Bu zaten iyi ihtimal.

        Kötü ihtimali ise Muhsin Kızılkaya 4 Şubat’ta yazmıştı: “Seçimde HDP yüzde 9 veya yüzde 9.8 gibi bir oy oranında kalır, Hakkâri, Şırnak, Van, Diyarbakır, Batman gibi illerde bütün milletvekilleri AK Parti’ye giderse, 6-7 Ekim olaylarında sokağa çıkanları evlerinde tutmak bir hayli güç olacak. Allah korusun, ortaya çıkacak bir ‘serhildan’ (isyan) durumunda vazifeye çağrılacak askerlerle birlikte, Öcalan’ın bahsettiği ‘darbe mekaniği’ tıkır tıkır işlemeye başlayacak. Bu da hepimiz için büyük bir felaket olacak.’’

        İmralı, Anayasa’ya konulacak geçici maddeyle barajın % 7 gibi bir orana çekilmesinin bu tehlikeyi bertaraf edeceği düşüncesinde. Yahut devletin müzakere niyetinin netleşmesi gerektiğini ileri sürmekte. Devlet ise görüşmelerin devamı için kesin bir “silah kullanmama” ilanını şart koşuyor.

        Bütün bunları topladığımızda, İç Güvenlik Paketi’nin, olası bir isyanı “askeri göreve çağırmadan’ bastırmanın yolu olarak düşünüldüğünü görüyoruz. “HDP barajın altında kalır ve muhtemel isyan girişimi kolluk kuvvetlerince bastırılamaz ve asker göreve çağrılırsa korkunç şeyler olabilir” tezi yabana atılabilir bir tez değil.

        Tasarıyı şiddetle eleştirenler ya neye odun taşıdıklarını bilmiyorlar ya da bilakis çok iyi biliyorlar.

        Diğer Yazılar