Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ABDULLAH Gül’ün Cumhurbaşkanlığı makamından ayrıldıktan sonra ne yapacağının tartışıldığı günlerin üzerinden sadece aylar geçti. Kongre tarihi üzerindeki küçük bir değişiklikle Gül’ün AK Parti’yi seçime götürecek kişi olması engellenmiş, geleneksel medyada değilse de sosyal medyada bir Gül karşıtlığı oluşmuş, sakınımsız yorumlar yapılması dikkat çekmişti. Hatta Hayrünnisa Hanım bu nahoş ama Gül’ün anlaşılmaz tavırlarından kaynaklandığı için “anlaşılabilir” olan bu atmosfer karşısında “intifada” başlatacağını söylemiş, “Tablolarıma iyi baksınlar” gibi “detaylar” verecek kadar sinirlenmişti.

        “Gün oldu devran döndü” demeye bile kalmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Gül’ün adaylığını teşvik eden bir açıklama geldi.

        Bir tarafıyla şaşırtıcı değil. Çünkü Erdoğan, her gün yeniden kurulan bir dünyaya çok iyi ayak uyduran bir siyasi deha. Koşulların vereceği en faydalı ve hayırlı sonucu alabilmek adına hızlı makas değiştirebilen esnek bir siyasetçi olarak kader birliği yaptığı arkadaşlarıyla karşı karşıya gelmekten çekinmiyor, ama günün sonunda tamamen de vazgeçmiyor. Rafa koyar, kenara ayırır, sonra yeniden alan açar vs.

        Özetle, biraz aklı olan kimse Erdoğan’ın Abdullah Gül ile kanlı bıçaklı olduğunu filan düşünmüyordu zaten. Gezi ve 17-25 Aralık sürecinde yaptığı açıklamalar, mütedeyyin muhafazakâr tabanla arasını açmıştı Gül’ün. Bu sorunu anladığı için olsa gerek, Gül İsmailağa Cemaati’nden İHH’ya kadar pek çok kesimle bir araya gelerek kırgınlıkları onarmaya çalıştı son zamanlarda. İyi sonuçlar da aldı.

        Ancak Erdoğan’ın seçimlere 3 ay kala, Abdullah Gül’ün adaylığıyla ilgili soruya “Abdullah Gül’ün siyasetle ilgili vereceği karar güzel de olur, hayırlı da olur” yanıtını vermesinin başka sebepleri vardı elbette.

        Erdoğan’ın faizle ilgili uyarılarının hükümet tarafından dikkate alınmaması, Davutoğlu’nun Hakan Fidan’ın istifasını ve siyasete atılmasını desteklemiş olması ve başkanlık sistemini savunmaktan geri durması gibi hususlar dur durak tanımadan “Ama Cumhurbaşkanım otoritenizi tanımıyoo” duygusunu ihdas etmeye ayarlı fısıltı mekanizmasının ilgi alanındaydı epeydir. Söz konusu alanlardaki görüş ayrılıklarının Erdoğan’da “Beklediğim uyumlu çalışma bu değil” duygusu uyandıracağını kestirebilen ve tahmin edilebilir nedenlerle Hoca’dan karşılık bulamayan kliklerin Erdoğan-Davutoğlu arasındaki limonilikte payı olduğu kuşku götürmez.

        Bu bağlamda çok açıktır ki Abdullah Gül’ün adaylığı için “Çok güzel olur, hayırlı olur” cevabı Gül’den çok Davutoğlu’na bir mesajdı. Erdoğan- Davutoğlu arasında “Çatışma var” demek nasıl abartı olursa, bu mesaja “İkaz” demek o denli abartı olur. Tatlı sert mesaj. Ne daha az ne daha fazla. O da şu: “Sözümün geçmediğini ileri sürenlere katılmaya başlıyorum ve işin doğrusu başka seçenekler de yok değil.”

        Ahmet Hoca da topu alıp göğsünde yumuşattı ve iyi haber geldi: Hakan Fidan aday adaylığından vazgeçti ve eski görevine yeniden atandı.

        İstifa ettiğinde “Yolu açık olsun” demiştim, şimdi de “Yeniden hayırlı olsun” diyorum, “Fidan’ın Kararı” diye başlık atmıştım, yine aynısını düşünüyorum.

        Evet, mutlaka Fidan’ın kararıdır ama en hafifinden, Davutoğlu’nun da “Fidan’ı siyasette istiyorum” ısrarından vazgeçtiğini gösterir. Nitekim “koşullarla” beraber düşünüldüğünde bu vazgeçişin de bir anlamı var. Ahmet Hoca cephesinde, Erdoğan’ın şahsı, önemi, kendisini fiilen “partili cumhurbaşkanı” olarak tasavvur edişiyle ilgili bir itirazın, bir şüphenin olmadığı tüm netliğiyle ilan edilmiş oldu.

        Aksi olsaydı teşkilat toplantılarında gençler “Reisin çırakları, Hoca’nın talebeleriyiz” diye pankart açmazlardı zaten. Bu sadece bir slogan değil, tabanın bu iki figürü beraberce nasıl sahiplendiğinin göstergesi.

        Geride Fidan istifa eder etmez Davutoğlu ve Fidan için “İhanet ediyorlar” tepkisi verenlerin açığa düşmüş kısımlarını toparlamaya çalışırken verdikleri hazin manzara kaldı.

        Limoni hava tatlıya bağlandı. Ama aynı zamanda bir şeyi gösterdi: Yeni dönemde AK Parti’de siyaset yapmak eskiden olduğu kadar rahat olmayacak. Hakan Fidan da siyaset ve Erdoğan hakkında öğrendiği şeylerle önemini daha çok tahkim edecek.

        Diğer Yazılar