Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu’nu yeni başbakan olduğu dönemde Erzurum, Kars ve Balıkesir il kongrelerinde izlemiştim. Geçen hafta ise Karabük, Sakarya, Kocaeli ve İzmir’deki AK Parti mitinglerini izleme şansı buldum. İşte bazı notlar:

        - Ahmet Hoca siyasette önemli bir yer kaplayan “sahne” işine iyice intibak etmiş. Mitinglere gelen kitleyi heyecanlandıracak yöntemler geliştirmiş. Monolog hissi uyandırmaktan kaçınıyor, toplulukla diyalog içinde olmaya çalışıyor.

        Duruma, zamana ve zemine göre hassasiyet kesbedebilecek hallerde spontane çözümler üretebiliyor. İzmir’de “Allahuekber” sloganları atıldığında bunu Kuvayı Milliye’ye, oradan Yörük Ali Efe’ye, Demirci Mehmet Efe’ye bağlaması buna en güzel örnek. Böylece gayet “İzmirli”, gayet seküler bir AK Partilinin de son iki yılda çağrışımları fazlasıyla değişmiş olan -çünkü sloganlaşmış olan- Allahuekber lafzıyla bağ kurabilmesini sağlamış oluyor.

        - Erdoğan gibi Ahmet Hoca’nın da kullana kullana imza haline gelen kavramları var. Erdoğan için “Durmak yok yola devam” ne ise Ahmet Hoca için de “Selam olsun” o. Başlarda dalga geçenler oldu ama “Selam olsun” tekrarlana tekrarlana anlamını derinleştirdi, bir mantraya dönüştü. Davutoğlu’nun kendi şahsına münhasır bir siyasetçi olarak ve tamamen yeni biri olarak sahne alacağını ifade eden bir girizgâh oldu.

        - Erdoğan ile Davutoğlu’nu kıyaslamak çok sık yapılan bir hata; artık daha az yapılıyor, ama tamamen kaçınmak mümkün olamıyor. Bir il ya da miting meydanı söz konusu olduğunda, “Erdoğan ne kadar insan toplamıştı? Davutoğlu ne kadar topladı?” gibi mülahazalar illaki masaya geliyor. Ama sonra şu da düşünülüyor tabii: “O dönem başbakanlık için adı geçen filanca isim ne kadar kişi toplardı?” Cevap her seferinde, “Davutoğlu’nun getirdiği kitlenin çeyreği kadar belki” oluyor.

        - AK Parti’de Erdoğan’ın en çok etkilediği kitle özellikle kadınlar iken, Hoca’nın özellikle etkilediği kitle öğrenciler.

        - Erdoğan biriyle, bir kesimle polemiğe gireceği zaman bunu çok spontane, kendiliğinden ve büyük bir kolaylıkla yapıyor. Davutoğlu bir kesimi, bir partiyi karşısına almak için mantıksal, hukuksal ve demokratik arka planı olup olmadığına bakıyor, üzerinde çalışıyor. Bir kişiyi nadiren hedef alıyor.

        - Hoca, ciddi ve sorumluluk gerektiren salvoları avantajsız kesimleri incitmeden savuşturma konusunda gayet başarılı. Bazı bakanlar Diyanet-Mercedes meselesine “Çerez parası yahu” diyerek sorunu derinleştirme yönünde katkı(!) sunarken, Davutoğlu asgari ücret gibi önemli, partiler arası rekabet konusu haline gelmiş bir olayı TÜSİAD’a havale ederek hem rasyonel bir savunma hem siyasi bir hamle gerçekleştirmiş oldu.

        Asgari ücretin yükseltilmesi konusunda devletin ön alıcı, teşvik edici olması gerektiğini düşünüyorum. Ancak bu durum Davutoğlu’nun çıkışındaki haklılık payını da hükümden düşürmüyor. Ne diyordu?

        “Asgari ücreti belirleyen hükümet değil, iş çevreleridir. TÜSİAD eğer beğeniyorsa çıksın Kılıçdaroğlu’nun önerilerini desteklesin ve yeni bir rakam belirlesinler. Ama dürüst de olsunlar, açık konuşsunlar. Asgari ücret 1500 lira olursa kaç iş yeri kapanır?”

        VEKİL ADAYLARIYLA İLGİLİ ŞİKÂYETLER

        Davutoğlu’nu takip ederken kâh teşkilattan kâh başbakanlıktan ya da çevreden AK Partili vekil adaylarıyla ilgili şöyle eleştiriler duydum: “Başbakan günde 4 miting yapıyor, canını dişine takıyor. Ama çalışmayan vekil adayları antipati topluyor. Halk bazı vekil adaylarımızın ismini bile bilmiyor. Çünkü bölgelerini ziyaret etmiyorlar. Ettiklerinde de pahalı makam arabalarıyla, millet insanı gibi değil, devlet erkânı edasıyla ziyaret yapıyorlar. Vatandaşın 13 yıldır iktidarda olan bir partiyle ilgili doğal olarak serzenişte bulunacağı gerçeğini kavrayamıyorlar. Vatandaşın kendilerine posta koyması doğal, sızlanması doğal, eteğindeki taşı dökmesi normal, anlamıyorlar.”

        Bu şikâyetleri cumartesi günü yayınlanan “AK Parti tabanındaki rehavet” yazımda sıraladığım maddelere ekleyebiliriz diye düşünüyorum.

        Diğer Yazılar