Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        HALK AK Parti’ye “Biraz alçaktan uçun” dedi. “Hamaset güzel de benim evimde ocağımda, cebimde karşılık bulmuyor” dedi. “Sizin için çerez parası olanı ben hayatım boyu çalışsam bir araya getiremiyorum, yüzüme mi vuruyorsunuz?” dedi. “Başkanlık sistemi diyorsunuz ama ben bir şey anlamıyorum, neyiniz eksik ki?” dedi. “Çözüm süreci dediniz ama iyi yönetilemiyor” dedi. “Kürt meselesi yoktur diyorsunuz ama bize bu kadar rahat Zerdüşt diyebilmeniz Kürt olduğumuz için değil mi?” dedi. Yine de AK Parti’nin tek başına iktidar olacağından çok emindi. “Biraz ders vereyim” dedi. Eli ağır geldi. Bugün olsa böyle bir tercih yapmayacağını artık biliyoruz

        Öyle bir sistem ki % 41 oy verdiği parti tek başına iktidar olamıyor. % 16 oy alan ile % 13 oy alana neredeyse eşit sandalye veriyor. Çok söyledik: Türkiye eşi benzeri olmayan bir ikiye bölünmüşlük yaşıyorsa bu sosyolojiden tatminkâr bir toplum ve yönetilebilir bir ülke çıkarmanın tek yolu, başkanlık sistemidir. Üstelik halkın siyasetçiyi etkin olarak kullanması da bu yolla mümkündür. Gelgelelim Erdoğan nefretiyle yetinmeyip toplumun yarısını makarnacı-kömürcü ilan eden taife anlayacak gibi değildi. Konu şimdilik kapandı ve bir başka bahara kaldı.

        Çok belli ki, muhalefet partileri ya AK Parti ile koalisyona baştan yanaşmayacaklar ya da ağır şartlar sıralayacaklar.

        Cumhurbaşkanı’nın konumuyla ilgili kanuni sınırlamaları dayatacakları kesin, ama bu bağlamda ne kadar el yükseltecekleri net değil. Bu pazarlığın çok dikkatli yürütülmesi gerektiği konusunda şüphe yok. Davutoğlu, ilk görüşmeyi Kemal Kılıçdaroğlu ile yapacak. Bu yazı yazılırken Erdoğan-Baykal görüşmesi vardı ve kulislerde şaşkın bir “Acaba?” sorusu hüküm sürmekteydi.

        IPSOS’un araştırmasına göre AK Parti ve CHP koalisyonu fikrine CHP’lilerden gelen destek (%31), AK Partililerden gelen destekten (% 15) daha fazla. Kılıçdaroğlu da iktidar yüzü görme konusunda istekli. Fakat oranlar bu düzeyde iken, AK Parti ile CHP arasındaki farklar saymakla bitmez iken, herhalde en düşük olasılık AK Parti-CHP koalisyonu. Böyle bir koalisyon eğer olabilseydi bireysel özgürlükler ile devlet-millet bütünlüğü arasındaki gerilimi, Alevi-Sünni gerilimini ve makarna-suşi çatışmasında somutlaşan zıtlıkları yumuşatma fırsatı verir mi? Yoksa AK Parti oylarını mı eritir? Bütün ihtimaller masada.

        AK Parti-MHP koalisyonu biraz daha kolay bir ihtimal gibi görünüyor. “Milli”ci bir tabanı olan AK Parti ile milliyetçi bir tabanı olan MHP arasında en azından “Şanlı Selçuklu, büyük Osmanlı” başlıklarında uyum var. Bu ihtimal yine IPSOS araştırmasında ele alınmış. MHP tabanı koalisyona % 55’lik bir oranla razı. AK Parti tabanında destek % 67 oranında. Bu aynı zamanda AK Parti tabanının % 67’si çözüm süreciyle ilgili konuları artık eskisi gibi dert etmiyor demek. İmralı ile müzakerelere ve HDP’nin taraf kabul edilmesine yönelik olarak daha net tepki gösterebilir demek. Bu durumu yaratan tek etken de Selahattin Demirtaş ve İmralı’nın ikili oynaması, bahsi diğer.

        AK Parti-MHP koalisyonu ilk akla gelen seçenek olsa da, Devlet Bahçeli isteksiz. Koalisyon MHP’ye yaramamıştı. Fakat böyle bir koalisyonun çözüm süreci ve tahakkuku gerçekleştirilen Kürt hakları konusunda yaşanacak gerilimden dolayı son derece elverişsiz olacağını öngörmek zor değil. AK Parti İmralı’yı, yani PKK ve destekçisi parti üzerinden kurulmuş görüntüsü veren çözüm sürecinde bazı şeyleri iyi hesap edemedi. Sınırın 900 km’lik hattını kapsayan bir hatta etnik milliyetçilik temelli bir megalo ideaya sahip olan örgütün “barış süreci” diyerek zaman kazanmaya çalıştığı geç fark edildi. Fakat bu durum ayrı, Kürtlerin kazanılmış hakları ayrı. Kürt kimliğinin ifadesi, Kürtçe’nin serbestliği gibi kalemlere sahip çıkmak AK Parti’nin namus borcudur. Ama MHP bu konuda rasyonel bir parti değil.

        Anket sonucu HDP tabanının AK Parti ile koalisyona % 58 gibi bir oranla razı olduğunu gösteriyor. Ama dramatik olan şu: HDP’liler % 47 gibi hiç küçümsenmeyecek bir oranda CHP başkanlığında kurulacak bir MHP-HDP hükümetine de onay veriyor.

        Yani HDP’ye oy veren % 47 gibi yüksek bir oranın “Kürt yoktur” diyen ulusalcılar, “Ne o be kıro gibi” diyen Nişantaşı cumhuriyeti sakinleri, Ahmet Kaya’ya ödül verilmesine bile karşı olan milliyetçiler ile pek fazla sorunları yok. Eğer böyleyse hiç kızmasınlar, zira bu tabloya göre Kürt sorunu bitmiş. O halde CHP başkanlığında kurulacak MHP’li ve HDP’li azınlık hükümeti olasılığına geçelim. Yarın.

        Diğer Yazılar