Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        PKK terörüne karşı alınan mesafe sayesinde 100’e yakın hendek kapatıldı. Ancak Cizre’de Cudi ve Nur mahallelerindeki hendekler halen varlığını sürdürüyor. Ancak bu iki mahalledeki teröristlerin durumları da iyi değil. Barikatları ve hendekleri büyük maliyetlerle ayakta tutuyor PKK. Kürtleri temsil iddiasından epeyce uzağa savruldu, moral üstünlüğü kaybetti. Hendeklerin kapandığı yerlerde ciddi bir sıkışmışlık yaşıyor. Direniş çağrılarına abanmasında da yenilgiyi bertaraf etme arzusu var. Terörle mücadelenin sonuç aldığı yerlerde devletin yapacağı işlerin başında yaraları sarmak var. Zira süreçte halk acı çekti ve bir an önce gündelik hayatına dönmek istiyor.

        Ancak olmuş olanlar, olabilecek olanların karinesi olduğundan güvenlik politikalarının çabucak rafa kalkmasını beklemek safdillik olur.

        Labirent mahallelerin, tarihi 90’lara kadar uzanan evden eve tünellerin, örgütün başka olası ataklarında bir kez daha rol oynamaması için şehirler elden geçecektir muhtemelen. Bazı yerlerde il merkezlerinin taşınması hakkında alınan kararlar tam da bununla ilgili.

        Cizre örneğine dönelim... Zira “Bu iş neden bu kadar uzun sürdü?” sorusunun cevabı Cizre ve Nusaybin gibi örneklerde gizli. Bu yerleşim yerleri, Türkiye’nin neden PYD ile uzlaşmaz bir tutum içinde olduğunu da açıklayan örnekler aynı zamanda. PKK’nın şehirleri yangın yerine çevirmesi ve halktan destek görmemesine rağmen eylemlerini sürdürüyor olmasına ek olarak Nusaybin gibi, Cizre gibi yerlerde hayatı uzun süre felç edebilmesinin tek bir nedeni var: Bu yerlerin Suriye sınırına ve özellikle de Kamışlı gibi PYD’nin egemen olduğu alanlara yakın olması.

        Öyle ya, Yüksekova ya da Van gibi yerlerde PKK’nın halkı bu kadar uzun süre rehin alması mümkün olmamıştı. Çünkü bu yerleşim yerleri dışarıdan destek alabilecek noktada değillerdi.

        Yani mesele PKK’nın çözüm sürecinde yaptığı söylenen yığınakla ilgili değil. Mesele Cizre’deki örgüt mensuplarının Kamışlı’daki PYD’den sürekli olarak silah ve mühimmat alabiliyor olmalarıyla ilgili. Sınır ötesinden gelen desteğin düzenli ve güncel olmasıyla ilgili.

        Şimdi, o Kamışlı’da Rusya’nın askeri üs kurduğu iddia ediliyor.

        Rusya’nın üsle ilgili iddiayı yalanlıyor olması bir gerçeği değiştirmiyor: PYD Suriye rejimiyle, Rusya hem rejimle hem PYD ile ittifak halinde.

        Rusya’nın Afrin’de 3-4 kez PYD’ye silah verdiği, hem de bu silah desteğinin binlerce tonu bulduğu biliniyor. Afrin’de Rusya, PYD, Hizbullah güçleri ve Suriye rejimi ortak operasyon odası kurdu ve Rusya bu ittifakın gerçekleştireceği eylemlere havadan destek sözü verdi.

        YENİ CİZRE, HATAY MI?

        PYD, PKK’nın Türkiye’de ürettiği terörün silah sponsorluğunu yapmakla kalmıyor, Türkmendağı’nı düşme eşiğine getiren ve yüzlerce Türkmen’in ölümüne sebep olan unsurlarla da iç içe, yan yana.

        Daha bir hafta önce Suriye rejimi ve Rus uçakları, Hatay ilimizin çok yakınlarında İdlib’in Salkin, Sarakib, Sarmada kasabalarını bombalamış, bir günde 92 kişi ölmüş, bir haftada 141 kişi hayatını kaybetmişti. Bu yazı yazıldığı saatlerde Rabia düşmüş, Türkmenlerin Kelime-i Tevhid bayrakları çöpe atılmakta, Türkiye sınırına yakın bir köye sığınan Türkmenlerin koordinatları Rusya uçaklarıyla paylaşılmaktaydı.

        An itibarıyla Kamışlı’daki Rusya üssü ya da Rus-PYD-rejim ittifakı kadar ciddi olan realite, PYD’ye açılacak her alandan dolaylı olarak yararlanacak olan Mihraç Ural ve militanlarının oluşturduğu tehlike...

        Sosyal medya hesabından sürekli olarak PKK’ya ve PYD’ye selam sarkıtan ve Türkmendağı’nın düşürülmesi üzerinden zafer sloganları atan Mihraç Ural ve “Acilciler”i; rejim ve Rusya desteğiyle Salkin, Sarakib ve Sarmada gibi yerleşim yerlerindeki baskıları artırarak Hatay’ı dengesizleştirmeyi deneyebilirler. Uluslararası kamuoyunun bu kez de Cizre’leştirilmiş bir Hatay üzerinden domine edilmesi söz konusu olabilir. Türkmenlere karşı yaptıkları işleri, yüzyıllar önce yaşanmış Mercidabık Savaşı’nın intikamı olarak sunan Mihraç Ural’ın önce ilan edip sonra gerçekleştirdiği Banyas katliamı hâlâ hatırlarda. Amacının Hatay’ı tekrar Suriye’nin parçası haline getirmek olduğu da.

        Diğer Yazılar