Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        İstanbul Erkek Lisesi (İEL) öğrencileri, mezuniyet töreninde müdürlerine sırtlarını dönerek protesto eylemi yaptılar. Ardından yayınladıkları bildiri muallaktı, mesele proje okullar kapsamına alınan İEL’nin müdürünün vakıf tarafından ve sınavla değil, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından atanmasının ötesindeymiş gibi görünüyordu.

        “Karayeller başına indirmeden çatını. Artık ses ol, ışık ol, yumruk ol!” diye biten ve liselileri direnişe çağıran İEL bildirisi diğer liselerde de karşılık buldu. Galatasaray Lisesi, Beşikaş Anadolu Lisesi, Cağaloğlu Anadolu Lisesi, Beyoğlu Anadolu Lisesi, Notre Dame de Sion Lisesi, İtalyan Lisesi, Vefa Lisesi gibi birçok lise benzer temaları içeren bildiriler yayınladı. Nitekim Cumhuriyet Gazetesi’nin bir haberinde kullandığı ara başlık şöyleydi: İsyan büyüyor... Koç Lisesi ve Kartaltepe Anadolu Lisesi de ‘karanlığa sırtını döndü’.

        “Karanlığı ve esareti gördük. Ateşi ve ihaneti gören abilerimize paydaş bildik kendimizi” diye başlayan İEL bildirisinde, ilginçtir “abi” vurgusu ilerleyen cümlelerde de bize eşlik ediyor: “Etek yerine pantolon giymeyi zorunlu kılan, mezun abilerimizi muhattap kabul etmeyip dışarı kovan bir idareye ihtiyacımız yok bizim. Nitekim bir İstanbul Erkekli vicdani muhakemesiyle öz idaresini sağlayabilme gücündedir.” (Muhatap kelimesi tek “t” ile yazılır, abiler bunu atlamış olsa gerek) Ya da şu: “Karanlığı yok etmek için okuduk, kurtulduk dogmalarımızdan. Düştük, kaldırdı abilerimiz, ablalarımız.”

        Karşımızda bir devlet lisesi var, ama neredeyse “özerklik” iddiası ve talebi olan bir devlet lisesi bu. Söz konusu özerklik için referans alınan değerler ise “abilerin” iradesinde tebarüz etmekte.

        Latife değil gerçek. İEL Müdürü Hikmet Konar bahane, asıl mesele mezun “abilerin” son dönemde okulun içişlerine fazlaca müdahil olmasının önüne geçme eğilimi.

        Nereden mi öğrendim?

        Öteki “abi”lerden...

        Biri M. Z. Ş. Şimdi tıp fakültesi öğrencisi olan bir İstanbul Erkek Liseli. Okuldaki mütehakkim abi vesayetinin “karanlık” dediği tarafın çocuklarıyla ilgilenen genç bir doktor adayı.

        “İEL’de ne oluyor ki, Milli Eğitim’in atadığı müdür yüzünden hangi sorunlar çıkıyor ki, liseliler ateşi ve ihaneti gördü?” diye sordum.

        İlginç şeyler anlattı:

        “Benim zamanımda Adnan Ersan müdürdü. Mesela dışarıda başını örten kız öğrencilere bakarak ‘Başı açık, zihni açık öğrenci istiyoruz’ gibi ifadeler kullanarak konuşurdu. Son dönemde ise İEL’den ‘asimile olmadan mezun olabilen’ çocuklar oluyor. Derslerde Fatih Sultan Mehmet’le ilgili, Mevlânâ ve Şems’le ilgili ithamlar yer aldığında artık bazı öğrenciler karşı tez geliştirebiliyor. Rahatsız oldukları şey bu. Onlara göre ateş ve ihanet bu.”

        “Nurettin Topçu İEL mezunudur ve bir sempozyumla anıldı. ‘Mezun abiler’ Topçu’yu İslamcı bularak ‘Hayır, bu isim İEL’li olamaz’ dediler ve buradan bile rahatsızlık çıkardılar. Öğrenci meclisindeki çocuklardan bazıları okulun bastığı yıllık ajandada 20 Nisan gününün altına Kutlu Doğum Haftası’nı hatırlatsın diye ‘K.D.’ harflerini not etmişler. Bazı öğretmenler, öğrenciler okulu ayağa kaldırdı. Yine Kutlu Doğum Haftası’nda bir öğrenci bazı hadislerin Almanca’sını A4 kâğıtlara yazıp koridora asmış ve arkadaşlarına gül lokumu ikram etmiş. İki mezun ‘abi’ gelip çocuktan hesap sordular; müdür yardımcısı bu mezunları gönderdiğinde de soluğu İELDER’de aldılar ve iki saat sonra bir bildiri ile gelip protesto başlattılar.”

        “Benim gördüğüm Müdür Hikmet Konar’ın çalışkan biri olduğu. Çocuklara burs buluyor, proje yapanları destekliyor. Hocalarla da öğrencilerin arası iyi. Ama birileri gelip ‘Ne o, müdürün sevdiği hocayla mı kanka oldun?’ diyerek öğrencilerle hocaların arasını açıyor. Müdürün burs bulduğu öğrencileri burstan vazgeçirmeye kadar varıyor baskıları.”

        “İEL’nin mezun abileri ‘İEL ruhu’ adı altında okulda okuyan bütün öğrencileri tarihiyle sorunlu, maneviyatla sorunlu bir kültür ve ideoloji terkibi altında tek tipleştirmeye çalışmaktalar. Okula sahip çıkmakla okulun sahibi olmak arasındaki farkı idrak edemiyorlar. Çocuklara beraberlik duygusu aşılamakla okula tahakküm etmek arasındaki nüansı kaybettiler. Sorunların nedeni bu.”

        Diğer Yazılar