Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        AK Parti’nin 2015 seçim sürecinde kullandığı “Ortağız Bir Namusa, Yaslanmışız Sırt Sırta” şarkısını hatırlamayan yoktur. Türkçe, Kürtçe ve Arapça dizeleri olan şarkıyı bütün Türkiye’ye sevdiren Grup Tillo’nun yeni albümünün galası Erbil’de yapıldı; bir gazeteci grubuyla beraber bu vesileyle Erbil’deydim. Pek tabii herkesin gözü kulağı Musul’a başlaması an meselesi olan operasyondaydı. Zira Musul operasyonu egemenlerin ve onların bölgedeki eşlikçilerinin kâğıt üzerinde planladığı gibi gitmez, sahadaki dinamikler iyi kavranmazsa bölge kan denizine dönecek. Hali hazırda Musul’da yaşayan 1.5 milyon çareyi göçmekte bulacak ve bu tam da Tahran’ın istediği demografik tabula rasa zeminini oluşturacak. Şii olmayan herkes, her ülke, şehir etkilenecek.

        Musul operasyonu başladı” haberinin doğru olmadığı anlaşıldı. Başika’daki ABD birliklerinin yaptığı top atışı yanlış yorumlandı. Geri sayım başladı, operasyon değil. Zira cumartesi yayımlanan yazımda da anlatmaya çalıştım, Musul’a karşı çarpışmak için sahaya inen aktörlerin bazıları aslında kendi aralarında çatışma halindeler. Bu da birlikteliğin tüm hatlarıyla netleşmesini zorlaştırıyor. Sahadaki kaynaklara göre de durum şu: “Sincar’daki PKK varlığı, Telafer’deki Şii Türkmenlerin durumu, peşmerge ile Haşdi Şabi’nin karşı karşıya gelmesi ihtimali, operasyonun hemen başlamasını engelliyor.

        Barzani ile Bağdat yönetimi arasında bir anlaşma sağlandı. Başika’da eğitilen birliklerinden Nuceyfi komutasında 3 bin kişi operasyonda yer alacak. Ancak Musul’un etrafını kimin nasıl tahkim ettiği, operasyon sonrası Musul’un nasıl yönetileceği önemli bir nokta ve burada tek aktör Bağdat değil. “Haşdi Şabi” isimli Şii milisleri ve iddia odur ki PKK üyelerini de içeren milis grubu, Bağdat’tan emir almıyor. Musul halkı için de oldukça tehlikeliler. “Sünni nefreti” ile dolup taşan, liderleri aşure töreninde “Musul’da Hüseyin’in intikamını alacağız” diye bağıran, sayısı şimdilik 60 bin olan bir milis grubu söz konusu ve açıkçası kaçan IŞİD’lileri yakalasınlar diye Musul yakınlarında konumlandırılıyor oluşları, operasyonu, Musul’u ve Telafer’i tehlikeye atıyor.

        Kritik nokta şu: IŞİD aslında Musul’u almakta hiç zorlanmamıştı. Irak ordusu kaçmış, halk yıllardır yaşadıkları Maliki zulmünün intikamını IŞİD’e destek vererek almıştı. Zaman içinde IŞİD Musul’un önde gelenleri başta olmak üzere Sünnilere de zarar verdi ki bu nedenle eğer sadece Irak ordusu, peşmerge ve Haşdi Vatani (Ninova Bekçileri) eliyle bir operasyon yapılırsa sıkıntı çıkmayacak. Ancak Suriye’deki dram, Şii milislerin et standına canlı canlı asılan ve altta yanan ateşle hem pişirilip hem kesilen Sünnilere ilişkin veriler, video kayıtları ve hikâyeler önemli bir bagaj. Maliki döneminde yaşananlar hâlâ canlı. Yani direkt Tahran’dan emir alan Haşdi Şabi milislerini karşısında gören Musul halkının IŞİD’i dert etmeyi bırakıp kendisini ve şehrini Şii milislere karşı savunmaya karar vermesi ihtimali var. Bütün bunlara Haşdi Şabi üyelerinin Irak ordusunun kullandığı üniformaları giyerek dolaşmaya başladıkları iddiası ekleniyor ki, bunun anlamı İbadi, istese bile verdiği sözleri tutup bu milis grubunu kentin dışında tutmayı başarabilir. Milisler ordunun askeriymiş gibi davranarak Musul’a girebilir, savaş, çatışma derinleşebilir. Bu da en iyi ihtimalle başta ABD olmak üzere koalisyon üyeleri için şu ikilemi doğurur: Şimdi IŞİD yerine Musul halkını da bombalayacak mıyız? Dahası eğer bu Şii milisler kente herhangi bir bahaneyle girerlerse bölgeyi tamamen esir alacak bir mezhep savaşı başlayabilir; bunu kim ister?

        Maalesef talibi yok değil.

        Bağdat’ı Şiileştiren İran’ın, gözünü diktiği kentlerden biri de Musul. Irak-İran-Suriye ekseninde Sünniliğin en fazla kök saldığı yer Irak. Tam da bu nedenle Tahran, katliam korkusuyla başlayacak bir göç dalgasından memnun olacak çünkü ancak o zaman dilediği demografiyi oluşturabilme imkânını elde edebilecek. Bu amaç ABD’nin arzularıyla da çelişmiyor. Zira bölgeyi mezhep savaşının kucağına atan da kendisi, “Şiiliğin sorunu Sünnilikle, o halde bölgede Sünniler olmasın, Şiiler olsun” kararını çoktan vermiş olan da kendisi.

        Diğer Yazılar