Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        REİNA saldırısının tetikçisi ya da tetikçileri hâlâ meçhul olsa da saldırıyı IŞİD üstlendi. Türkiye’de gerçekleştirdikleri eylemleri üstlenmemesiyle ünlü IŞİD, bu kez hem üstlendi hem de tafsilatlı bir açıklama yayınladı. Hem bu hem de saldırgan ya da saldırganların “ölmeye gitmemeleri”, “‘yakalanmamak üzere plan yapmaları”, “flashbang” gibi enstrümanlar kullanmaları üzerine bazı şüpheler sâdır oldu.

        Ancak IŞİD dediğimizde zaten son derece düzenli, başı ve sonu belli, idealleri belli, organizasyon yapısı bilinen bir örgütten bahsetmiyoruz. Tepesi proje, ortası kesin inançlı tekfirci, kuyruğu Orlando’da olduğu türde yalnız kurt eylemleri de yapabilen asimetrik bir “terörmatik” ten bahsediyoruz. Kendi adına operasyon yapabilen ama bu arada jetonu atana taşeron olup eylem servis edebilen bir yapı gibi görünüyor. Amaç, sözde “kâfirlerin düzenini bozmak ve kâfir düzende kaos yaratmak” olunca, kurmay tabakanın kurguladığı katliamlar da, kuyruk tabaka tarafından gerçekleştirilenler de terör örgütünün ideolojik bütünlüğüne zarar vermiyor. Açıkçası, Reina katliamının IŞİD tarafından gerçekleştirilmediğini düşünmek için hiçbir neden yok.

        Türkiye IŞİD’e karşı sahada, aktif olarak savaş veriyor. Nokta.

        Ama bir kesim var ki, failin IŞİD değil de, Türkiye’deki Batılı yaşam tarzı ve eğlence anlayışını cezalandırmak isteyen ve iktidardaki partiden cesaret alan yerli unsurlar arasından çıkmasını istiyor.

        Yine bir kesim var ki, failin seküler üst akıl ve kullandığı provokatörler diye tarif edilen büyük bir torbaya dahil olduğunu düşünmek istiyor.

        İlk grup haksız, çünkü iddia ettiklerinin aksine bu ülkede 14 yıldır iktidarda olan parti de, ülkenin mütedeyyin, dindar tabakası da yılbaşı kutlayanlara karşı sistematik, yaygın, ilkel bir nefret söylemi geliştirmedi ve hedef göstermedi. Kucaklamamış olabilir, kapsamamış olabilir, özellikle son yıllarda kendisi ve “onlar” arasına mesafe koymuş olabilir, ama bu durum yeni yıla eğlenerek girmek isteyenleri hedef olarak görme ve gösterme, yok olmalarını dileme noktasına hiçbir zaman gelmedi.

        Noel Baba kafasına silah dayama gibi hayâsız fotoğraflar sembolik, marjinal işlerdir, çoğunluk tarafından benimsenen tutumlar değildir. Farklı yaşam tarzlarına sahip topluluklar arasında nahoş bir çatlak vardır evet, birbirlerini incitmemelerini, rencide etmemelerini sağlama yolunda herkesin rol alması gerekir. Ama farklı yaşam tarzları üzerinden politik avantajlar elde etme adına sorumlu icat etmek, bu ülkeyi birleştirmez, böler.

        İkinci grup da haksız, çünkü görünen köy ortada. IŞİD diye bir terörist topluluk var, o kadar somut ki Türk askerleri bizzat El Bab’da kendisiyle savaşıyor, kayıp verdirtiyor ve bedel ödüyor. Durum buyken, “Müslüman böyle cani olmaz, bunu yapan olsa olsa Allah’sız kitapsız güçler, emperyalist kafalardır” önkabulüyle, mevcut tabloyu analiz etmeden topu perde gerisindeki görünmez kaleye fırlatıp gol olduğunu sanmak zekice bir tutum olmuyor.

        Doğru; Türkiye çok yönlü bir kuşatma altında. Başta ABD olmak üzere Batı’nın NATO mahreçli eksen kayması endişelerini fiili müdahalelere dönüştürdüğüne de şüphe yok. Doğru; eğer iç çatışma çıkarmak isterlerse memleketin kimi unsurları arasından eleman devşirmek ve böyle bir çatışma çıkarmak için kullanmak, yapacakları işler arasındadır. Ama bu durum saldırıyı üstlenen örgütü iyice müphemleştirip memleketteki hemen her muhalifi ya da muhalif olması işe yarayacak olanları saldırının planlayıcıları arasına yerleştirmeyi gerektirmiyor.

        Ülkenin hem fiziksel hem psikolojik harekâta maruz bırakıldığı bir gündeme direnmenin yolu, birliği ve beraberliği tesis edecek, kolay aşınmayan çoğulcu bir cephe oluşturmaktır. Reina saldırısı sorumluluğunu ülkedeki laiklere, anamuhalefet partisine kadar genişleten bir tutumun Türkiye’ye faydası yok.

        Diğer Yazılar