Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        “Bir üst akıl devreye girdi, nifak silahları ateşleniverdi ve Katar hedef oldu” cümlesini kuranlar, yayınlarında perfore olarak kullananlar kusura bakmasın, son Körfez krizinde bu tezin ciddiye alınır bir yanı yok. Eğer öyle olsaydı aynı kanalda birazdan söz alacak Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeş kavgasının kazananı olmaz. Bıktık biz bu kavgalardan. Bölgenin hali ortada. Bundan ne kazanıldı ki hâlâ ne gibi bir başarı umuluyor? Katar’da çeşitli hizmetler için kurulmuş vakıflara bile terör örgütü denildi. O vakıfları tanıyorum ve bunu kabul etmiyorum” cümlelerini kurmaz, bizzat Katar’a diplomatik ambargo uygulayan ülkeleri muhatap alarak konuşmazdı. Eğer bütün buraları hemen her konuda üst aklın aldığı kararların şekillendirdiğini düşünüyor olsaydı Sayın Cumhurbaşkanı, “hadimül Haremeyn eş-şerifeyn” diyerek hitap ettiği Suudi Arabistan’dan saygılı bir üslupla bu krizi sona erdirmesini rica etmezdi.

        Üst aklın bu coğrafyaya ilişkin planları yok mu? Elbette var. Ancak yerli akılla, yerli ferasetle, çalışkanlıkla, uyanıklıkla, doğru kadrolarla baş edilemeyecek türden değil.

        Üst aklın gönlünde yatan bir aslan yok mu? Elbette var. Son üç yıldır birçok kere yazdım: “Müslümanlık demokrasiye mâni değildir, bilakis ikisi birbirini geliştirebilir” diyen halk iradesine dayalı hareketlerin önünü kesmek. İslam dünyasındaki aktörlerin “diktatörler ve teröristler” şeklinde kabaca iki seçeneğe indirgenmesi, küresel hegemonyanın işine gelir.

        İşine gelir, evet. Bu doğrultuda yıpratır, çelme takar, aktörleri birbirine düşürür. Ancak, devlet geleneğinin var olduğu, halkıyla ilişkisi korku değil güven esasına dayanan, ortak akıl mekanizmasının çalıştığı ve doğru kadroların mümkün olan en iyi karara ulaşana kadar tartışabildiği, bilimsel ve rasyonel düşünceyi hasır altı etmemiş ülkelerin üst aklı devre dışı bırakma ya da müdahaleleri az hasarla atlatma şansı gayet yüksektir.

        Kötü haber şu ki, şimdi bölgede birbirine sürtünen fayların daha da ısınmasına neden olan Suudi Arabistan ve BAE’de devlet geleneğinden çok, aktörler var, kişi kültleri var. Ortak akıl bu ülkelerde hakaret yerine geçer. Halkın seçimi, halkın tercihleri, halkın idarecilerinden müsterih olması gibi mefhumlar da yok, hatta zaten meselenin kökünde rejimlerin sahip olduğu benmerkezcilikten, halka dayalı olmamaktan ileri gelen paranoyalar ve kompleksler var.

        MACUNU TÜPE DOLDURMAK

        Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin beraberce tasarladıkları Katar’a haddini bildirme planı; İran’la rasyonel ilişki kurmak gibi “gevşeklikler” gösterecek diğer ükelerin gözünü korkutmak, bu anlamda daha göreve gelmeden İran aleyhindeki tutumu belli olan Trump’ın pozisyonunu avantaja çevirmek, Yemen başarısızlığını unutturmak gibi faktörlere dayanıyor. Ancak hem kendilerinin hem de yanlarına aldıkları diğer ülkelerin esas motivasyonu, Arap Baharı’yla sıkılmış diş macununu tüpe geri doldurmak.

        Çok acılara sebep olmuş olsa da, bir kere akıllara düşmüş olan “rejimle ve diktatörlerle yüzleşme” hevesini sahada hiçbir karşılığı kalmayana dek süpürmek. İhvan ve HAMAS’a duydukları düşmanlığın sebebi bu. Yani asıl motivasyon rejimi, rejimle beraber koltuğunu, hanedanlığını korumak. Bu koruma dürtüsüyle, iktidarın babadan oğula, kardeşe vs. geçtiği diktatörlüklere itiraz eden her kimse “terörist” muamelesi görmesi garanti altına alınmak isteniyor. Böylece İslam dünyasının “diktatörler ve teröristler” şeklinde iki seçeneğe inene kadar azalması sonucuna, adım adım hem de Müslüman ülkeler eliyle gidiliyor.

        Saf Müslümanlar “Ama olayların arkasında İngiliz aklı var”, “Ama derin Amerika” diyerek kendini kandırmaktan ibaret bir hayal âleminde hesabı sadece “gâvurlara” fatura etmeye devam ededursun, son hadise, lamı cimi yok, bizzat Müslüman’ın Müslüman’a ettiğidir. Çünkü İslam dünyasındaki seçeneklerin diktatörler ve teröristler gibi iki elim şıkka indirgenmesi yoluna bizzat Suudi Arabistan’ın ve BAE’nin koltuklarını- imtiyazlarını-hegemonyalarını koruma amacıyla ve İsrail desteğiyle İhvan-ı Müslimin düşmanlığı yapmaları, Mısır’da Mursi’ye karşı yapılan darbeyi desteklemeleri ve halkların aklına düşen demokrasi fikrini kirletmek için ellerinden geleni yapmalarıyla girildi.

        Diğer Yazılar