Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekili Enis Berberoğlu’nun hapis cezasına çarptırılmasından sonra, “Bıçak kemiğe dayandı” diyerek Ankara’dan İstanbul’a yürüme kararı aldı. “Adalet için” diyerek yürüyor ve yürüyüşünü OHAL sürecinde yaşanan ihraçlar, gözaltılar ve tutuklu yargılamaların yarattığı tüm mağduriyetlerin tümünü temsil eden bir kapsamla açıklıyor. Kırk yıldır “laiklik” için maraza çıkaran, rektörünü, akademisyenini “Türkiye laiktir laik kalacak” gibi sloganlarla sokağa döken bir siyasi geleneğin temsilcisi olan CHP, bugün “adalet” için yürüyor. Bu gelişme takdire değerdir. Parlamentonun çalışıyor olması, başka muhalefet tekniklerinin uygulanmasına engel değil. Barışçıl ve şu ana kadar herhangi bir şiddet emaresi içerdiği gözlemlenmemiş bir yürüyüşün kriminal bir faaliyetmiş gibi lanse edilmesini yanlış buluyorum.

        TÜRKİYE’Yİ REHİN ALMA...

        Bir meseleye dikkat çekmek, sesini duyurmak için yürümek ilk kez yapılan bir şey de değil. Ancak bu durum, bu yürüyüşü başlatan etkenin ne olduğunu hatırlamamıza da engel değil.

        Bu yürüyüş Enis Berberoğlu’nun cezaya çarptırılması yüzünden başladı, bunu hepimiz biliyoruz.

        Enis Berberoğlu’nun şimdi hapse mahkûm edilmesine neden olan şey, önce Aydınlık Gazetesi’nin bastığı, daha sonra Can Dündar’ın kullandığı bir haberdi. Haber 19 Ocak 2014 tarihinde MİT’e ait bir TIR’ın Adana’da FETÖ’cü bir savcının talimatıyla durdurulmasına ilişkindi. Olay, “MİT IŞİD’e silah veriyor” anti propagandasına zemin için tezgâhlanmıştı, medyaya servisi de bu tezgâha iç ve dış kamuoyunda müşteri bulmayı amaçlıyordu. 29 Mayıs 2015’te Cumhuriyet Gazetesi’nde yer alan haber, bu TIR’da yapılan aramalarda elde edilen görüntülerden oluşuyordu.

        Söz konusu faaliyet, FETÖ’nün Türkiye’nin dış politika tercihlerini rehin alma maksadıyla ve aynı durumda olan her ülkenin yapacağı/yapmak zorunda olacağı bir şey üzerinden Türkiye’yi yönetenleri uluslararası mahkemelerde yargılatmak için gerçekleştirildi. Bu faaliyet nedeniyle Türkiye sınırında IŞİD’le savaşan muhalifler bile IŞİD’li muamelesi gördü. Türkiye’nin sınırlarına IŞİD’in ve aynı zamanda YPG’nin yerleşmesini engelleyen muhaliflerin desteklenmesi akamete uğradığı için 2015 yılında cehennemi yaşadık. IŞİD bu sayede genişledi, YPG-PKK bu sayede güçlendi ve alan hâkimiyetini artırarak demografik yapıyı değiştirecek adımlar attı. MİT TIR’larına müdahale ve bunun uluslararası bir skandala dönüştürülmesi ile başlayan sürecin bedeli Fırat Kalkanı oldu. En az 70 şehit.

        Enis Berberoğlu söz konusu MİT TIR’larının aranma görüntülerini Can Dündar’a veren kişi olduğu için ağır bir cezaya çarptırıldı. Peki ama Berberoğlu ve Dündar, yukarıda anlattığımız sebep-sonuç zincirini bilebilecek durumda mıydılar, yoksa devletin önce “İlaç var, battaniye var” dediği TIR’ların içinde başka şeyler olduğu bilgisini elde edince nihayet bir açık yakalamış olmanın verdiği şehvetle mi hareket ettiler?

        SUÇUN TANIMI

        19 Ocak 2014’te yapılan baskın ve arama faaliyetinin görüntülerini 29 Mayıs 2015’te yani olaydan epey sonra yayınlamak “casusluk” faaliyetine mi girer, yoksa “devlet sırrını açıklama” faaliyeti midir? Bu soruların cevabı Berberoğlu’nun işlediği suçun tanımı ve cezanın miktarında ne kadar adil davranıldığı bakımından elbette önemli. Ancak görüntülerin kaynağının FETÖ olduğuna şüphe yok. O zamanlar adı FETÖ değildi, fakat 29 Nisan 2015 itibarıyla “Fethullah Gülen Cemaati”, “Paralel Devlet Yapılanması” adıyla Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne girmiş, yeniden iç tehdit unsurları arasına alınmıştı.

        Motivasyonunu o tarihte MGSB’nin iç tehdit olarak gördüğü yapıyı kaynak olarak kullanmış, “paralel yapı” ile işbirliği yapmış bir vekilden alan bir hareket kadük kalmaya mahkûm. Mağduriyet yaşayanlar bile bu adalet talebine anlam yüklemekte zorlanacaktır. Ancak öyle ya da böyle adalet talep edene, “Vay neden adalet istiyorsun” denmez. Yürümek isteyen yürür; hakaret ve linçler demokratik olgunluk hedefiyle mütenasip değil.

        Diğer Yazılar