Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        ÇOK bilinen bir savaş kuralıdır: “Kadınlara ve çocuklara dokunulmaz.”

        7 yılı aşkın bir zamandır can almakta olan Suriye iç savaşında bu kural hiç uygulanmadı.

        Yüz binlerce insan kameralar önünde can verdi. Bu savaşta enkazların altında kalarak bombalar tarafından parçalanıp ölen çocuk sayısı 15 bini buldu. Kadınlara yönelik cinsel saldırı, işkence, hukuksuz tutulmalar, uluslararası hukuka göre savaş suçu ve insanlığa karşı suç niteliğindeydi, ama Suriye rejimi bu suçu işlemekten hiç geri durmadı.

        Bilakis, Şam rejimi kadınlara tecavüz ve saldırıyı bir savaş silahı olarak kullandı. Sadece rejimin askerleri tarafından değil, Şebbiha adlı çeteler ve terör grupları da savaş boyunca kadınlara tecavüz ettiler, zindanlara attılar, depo, fabrika ve istihbarata bağlı kuruluşların binalarında kadınları esir tuttular.

        Tespit edilebilen 13 bin 581 kadın, Suriye rejiminin zindanlarında işkence görüyor. İsmi bilinenlerin sayısı 6 bin 736. Bu rakamın 417’si reşit olmamış kız çocuğu.

        Pazar gününüzü mahvedeceğim belki, ama şöyle veriler var: Bu kız çocukları ve kadınlara çok enteresan yollarla işkence edildi. Tecavüz en bilinen işkence türü. Bununla yetinmeyip göğüslerini kapılara, çekmecelere sıkıştırmak suretiyle parçalamak da işkence yöntemleri arasındaydı. Bu kadınların bir kısmı tecavüzlerden hamile kalıyor, ikinci tecavüz mahsulü bebeğini doğuran bile var. Bir kısmı unutulduklarını düşünerek ya da serbest kalsalar bile artık ailelerine dönemeyecekleri duygusuyla intihar ediyor.

        Suriye rejiminin eline düşmüş, işkenceye ve tecavüze uğramış ama bir şekilde ellerinden kurtulmuş 7 bin kadın var. Ne yazık ki onlar için hayat artık çok zor. Vücutları paramparça. Bazılarına aileleri sahip çıkmıyor. Fuhuş tacirleri gözlerini dikmiş, düşmelerini bekliyor. Bu kadınların sorunları çok özel ve ihtimam gerektiriyor. Misal, babalarının gözü önünde tecavüze uğramış, kurtulduktan sonra intihara teşebbüs etmiş, neyse ki hayatta kalmış iki kız kardeş var. Şu an Türkiye’de tedavi altındalar. İyi ki Türkiye var, ama yeterli değil.

        Suriyeli kadınların tümünün bir an önce özgürlüklerine kavuşması, kendilerinden haber alınamayan kadınların acil olarak nerede olduklarının ortaya çıkarılması ve insani yardım desteğinin sağlanması gerekiyor. Daha kısa vadede acil ve önemli olan ise esir kadınların unutulmadıklarını bilmesi ve hayata tutunması lazım.

        “Vicdan Konvoyu”, işte bunun için yola çıkıyor. Bunca kötülüğe maruz kalmalarına rağmen yaşadıkları zulüm hiçbir şekilde gündem konusu edilmemiş sahipsiz kadınların sessiz çığlığının duyulduğunu göstermek için yola çıkıyor. O çığlığı uluslararası platforma taşımak ve bir baskı oluşmasını sağlamak da amaçlar arasında.

        VİCDAN KONVOYU 8 MART’TA HATAY’DA

        Şöyle anlatalım: Türkiye’nin her ilinden ve 50’yi aşkın ülkeden temsilciyle her aşamasında kadınların çalıştığı bir organizasyon, kadınlardan müteşekkil bir konvoyu otobüslerle yola çıkarıyor. Amaç kadınların, Suriye’de savaşın başından bu yana işkence, tecavüz, infaz, hapis ve mültecilikle büyüyen dramlarına dikkat çekmek, Suriye’de savaş sebebiyle haksız bir şekilde tutulan tüm kız çocukları ve kadın mahpusların serbest bırakılması için çağrı yapmak ve girişim başlatmak. Ve tüm insanlığı savaşlarda kadınların korunması için etkili tedbirler almaya davet etmek.

        Konvoy 6 Mart 2018 tarihinde sabah basın açıklamasından sonra 3 bin 500 kadınla İstanbul’dan yola çıkacak, Hatay’a varıldığında bu sayı 10 bin olacak. Esir kadın sayısını temsilen 6 bin 736 adet oyalı yazmayı mahpus kadınlar adına taşıyacak olan konvoy, “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” sabahı Hatay’dan dünyaya seslenecek.

        Konvoyda Türkiye’nin her ilinden katılımcılar olduğu gibi; Şili, Arjantin, Güney Afrika, İngiltere, Japonya, Ukrayna, Pakistan dahil 50 ülkeden gelen dini ve ideolojik bakımdan çeşitlilik arz eden beynelmilel bir topluluk da var. Koordinasyon başkanlığını Gülden Sönmez’in yaptığı organizasyon çerçevesinde Putin’den Kraliçe Elizabeth’e, AB parlamenterlerinden Sayın Emine Erdoğan’a kadar çok sayıda etkin ve güçlü profile bu konuda inisiyatif almaları için mektup yazıldı, çağrıda bulunuldu. Konvoya katılmak isteyenler için henüz geç değil. Son güne kadar katılım mümkün. Bunun için yapmanız gereken tek şey vicdankonvoyu.org sitesine girmek ve başvuru formunu doldurmak.

        Diğer Yazılar